Asanın ışığıyla yüzümü buruşturdum. Tanıdık bir ses "Potter! Iyi misin?" diye sordu.
"Malfoy! Burada ne işin var?" dedim rahatlayarak.
"Yoldaşımı tek bırakmanın saçma olduğunu düşünmüştüm ama görünüşe göre sen ve çok bilmişliğin yine sorunları halletmeyi başarmış." diye takıldı hafifçe gülümseyerek.
Büyük baba James arkadan yaklaşırken "Yoldaşımızı demek istedin herhalde Malfoy." dedi kaşlarını kaldırarak.
Sirius eksik kalır mı? Hemen lafa atladı. "Tabi ki öyle demek istedi Çatalak. Aksi takdirde onu lanetleyeceğimizi biliyor. Değil mi Malfoy?"
Scorpius sinirle Sirius'un taklidini yaptı. Lupin buna katıla katıla gülerken onları uyardım. "Şşş sessiz olun. O hala Üç Süpürge'de"
"O kim?" diye sordu Sirius kaşlarını çatarak.
"Voldemort" dedim fısıldayarak. "Kehaneti almak için kendisi gelmiş. Ve iki ölüm yiyen öldürdüğümü gördüğünde sesi pek sevinmiş gibi çıkmıyordu."
Malfoy endişeyle "Seni gördü mü?" diye sordu.
"Hayır görmedi. Ama biraz daha ses çıkarmaya devam edersek en sevdiğim rengin yeşil olmayacağına eminim."
Malfoy yanıma çöktü. "Yine yanıyor mu?" diye sordu yara izini göstererek.
"Evet. Çok acı veriyor... Hey! Ne yapıyorsun?" diye yavaşça inledim Malfoy beni kucağına alırken.
"Yürüyecek gibi bir halin yok Potter."
"Hatırlatmak için söylüyorum ama ben onun dedesiyim ve torunumu bir Malfoy'un kucağında görmek gururumu bir miktar zedeliyor." dedi James Potter gözlerini abartıyla devirerek.
"Merlin aşkına Çatalak! Dede falan demeyi keser misin? Seninle yaşıt olmak kendimi 70 yaşında hissetmeme neden oluyor." Dostunun omuzuna hafif bir yumruk geçirip takıldı.
"Aslına bakarsan benim yaşadığım dönemde o yaşta oluyorsun Sirius" dedim gülerek.
Lupin ellerini sessizce çırptı. "Tamam çocuklar! Bunu halledebiliriz."
Lupin, Malfoy ve bana yaklaştı. "Onu ben alayım. Bu tartışma sonlansın."
Malfoy beni Lupin'in kucağına öyle bir ifadeyle bıraktı ki Malfoy'u tanımasam beni Lupin'e vermeye gönülsüz derdim.
Lupin zorlandığını belli eden derin bir nefes alırken James Potter'a seslendi. Bir yandan da yürümeye başlamıştı. "Çatalak!"
"Efendim Aylak"
Toparlanmak için beni biraz hoplatıp tekrar sıkıca kavradı. "Sana iyi bir haberim var"
"Neymiş o?" diye sordu büyük babam heyecanla.
"Torununu iyi beslemişler!"
Büyük babam tekrar abartıyla gözlerini devirdi. Yüksek ihtimalle su an içinde bulunduğumuz duruma çözüm bulduğunu zannetmişti. "Bırakın torunumu ben taşırım."
Sirius tıslayarak güldü. "Merlin aşkına! O torunum dedikçe ben burda kırışıyormuşum gibi hissediyorum."
Büyük babam beni kucağına aldığında "Ovvv gerçekten iyi beslemişler" dedi gülerek.
"Merliiiinn! Daha ne tarz hakaretler duyacağım acaba?" diye inledim. "Malfoy bile şikayet etmedi."
"Çünkü kaslı vücudum senin gibi ağırlıkları taşımaya alışkın Potter.." dedi Malfoy'da oyuna katılarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LİLY LUNA POTTER VE ZAMAN DÖNDÜRÜCÜ-SCORİLY (tamamlandı)
FanfictionEğer bir Potter iseniz başınızı belaya sokmak kaçınılmazdır. Peki bir Malfoy'la olmak istemediğiniz ama geri dönmeyi de beceremediğiniz bir zamana düşseniz ve kurtulmaya çalıştıkça daha çok çamura batsanız nasıl olurdu? Eski Hogwarts'a merhaba deyi...