Karmakarışık

1.1K 89 37
                                    

Yazarınız geri döndü...

Bay ve Bayan Lupin'in bedenleri holde kanlar içinde yatıyordu. Eğilip ikisinin de nabzını kontrol ettim. Atmıyordu.. Onlar ölmüşlerdi...

Neler oldu burada?

Asama sıkıca sarıldım. İçeride beni bekleyen birilerine karşı önlem olarak görünmezlik pelerinini üzerime geçirdim. Alt kat boş görünüyordu. Üst kata doğru yavaşça merdivenleri tırmanmaya başladım. Şu an görünmezdim. Ama merdiven basamaklarından çıkan gıcırtılar sessiz olmamı engelliyordu.

Son merdiven basamağını çıktığımda Merlin'e bu işkencenin bittiği için şükrettim.

Içimde dehşet bir korku vardı. Aşağıdaki senaryoyu yukarıda da görmekten delicesine korkuyordum. Scorpius'u.. Büyük anne ve büyük babamı.. Remus'u.. Onları cansız görmekten, onları tekrar kaybetmekten ölesiye korkuyordum..

Remus'un pejmürde odasının kapısını açıp yavaşça ittim. İçerisi boş görünüyordu. Odanın patlamış camları rüzgarı içeriye doldurup perdenin savrulmasına neden oluyordu. Gökyüzünde parlayan ve hızla yaklaşan gümüş ışık huzmesini görünce cama iyice yaklaştım. Birkaç saniye sonra önümde ihtişamlı bir maral belirdi. "Luna! Çık oradan! Hemen! Bu bir tuzak!!"

Patronus kaybolur kaybolmaz hava kararmaya ve soğumaya başladı. Neyin geldiğini biliyordum. Ruh emiciler geliyordu. Ama neden?!

Voldemort ortadan kaybolmuştu. O halde ruh emiciler kime itaat ediyordu?

Bahçeye inen siyah siluetleri görünce camdan uzaklaşıp görünmezlik pelerinine iyice sarıldım. Koşarak Remus'un dolabının içine girdim. Aşağıdan ayak sesleri gelmeye başlamıştı bile. Iyice köşeye sindim.

Bulunduğum odanın kapısı uzun ve yavaş bir gıcırtıyla açıldı. O kadar yavaş itildi ki ses kulaklarımı tırmalamaya başlamıştı. Psikolojik olarak asamı tınaklarımı kendi avucuma batıracak kadar sıkı tutmaya başlamıştım. Bu olanların sebebini anlayabilmek için en ufak seslere bile kulak kabartmaya çalıştım.

Bir ayak sesi daha duyuldu içeriye girenin ardından. Nefesimi dahi tutmuştum korkudan. "Lordum.. Ev boş.."

Lordum mu? Hayır! Hayır! Mümkün değil! O yok oldu!

"Iyi arayın Carrow! Onun kokusunu her yerde tanırım.."

Bu sesi tanıyordum. Ama bu nasıl olur?!

Ahşap zeminde adımlarının gıcırtısı kulaklarımı tırmalıyordu. Yara izim yanmıyordu çünkü artık onun hortkuluğu değildim. Ama ne kadar inanmak istemesem de beni görmesini engelleyen dolabın ardındaki oydu. Karanlık lord geri dönmüştü. Olması gerekenden çok önce. Ve bu tamamiyle benim suçumdu. Tarih olması gerekenden farklı ilerliyordu. Potterları kurtarmıştım ama bir şekilde o da yaşıyordu.

Ya babamı bulursa?! Onun daha büyümesine izin vermeden onu öldürebilir. Yaşanması gereken Hogwarts savaşı asla yaşanmayabilir.

Adımlar yavaş ve temkinlice odayı terketti. Tuttuğum nefesimi yavaşça bıraktım. Aslında nefes aldığımdan bile emin değildim. Burada olduğumu biliyordu. Ölümü yendiğimi biliyordu.

Aklımda yanan püfürlerle her yanımı korku kapladı. Voldemort'un geri dönmesi için gereken şeyler gelmişti aklıma.

Sadık hizmetkarın parçası... Ve kurbanın kanı...

Baba? Hayır olamaz...

Kendimi görünmezlik pelerininden sıyırdım. Dolabın kapağını yavaşça açtım. Bacaklarım bir arada tutamayacağım şekilde titriyordu. Ondan korktuğum için değil. Eğer düşündüğüm şey gerçekse kendi dönüşeceğim şeyden korktuğum için...

LİLY LUNA POTTER VE ZAMAN DÖNDÜRÜCÜ-SCORİLY (tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin