"Merlin aşkına!" diye inledim. "Resmen büyük babam ve büyük annemi öpüşürken yakaladım. Bu pek örnek bir davranış değil!"
"Hadi ama Luna! Büyük baban şurada beş dakika mutlu olmakla meşguldü ve senin o kadar uzun süre içeride bekleyip ben mutluluğu öptükten sonra dışarı çıkacağın mı tuttu?" diye isyan etti büyük babam.
"Tamam..Tamam.. Malfoy ve ben şimdi gidiyoruz. Ama Merlin adına diğerlerine de yakalanmazsanız sevinirim." dedim kinaye dolu bir sesle.
Malfoy bu aile faciasına kıkırdayarak katılmıştı. Ona sağlam bir dirsek atıp susturmaya çalıştım ama nafile.. "Yürü hadi Malfoy! Ebeveynlerimi böyle görmek psikolojimi bozdu."
"Katılıyorum Potter. Senin ebeveynlerini böyle görmek benimde psikolojimi bozdu."
---
Bağıran barakadan yeni ağacını sevmiş kabuluk sayesinde çıktığımızda alacakaranlığın sessizliğiyle kendimizi göl kenarında bulduk. Ne o konuşuyordu ne de ben..
Bir yarım saat daha böyle geçtikten sonra "Astoria'yı özlüyor musun?" diye sordum dayanamayarak.
"Yoldaş olduğumuzu düşünürsek doğruyu söylemeliyim, değil mi?" dedi. Bu gerçek bir soruydu.
"Tabi ki sersem!"
"O zamana tekrar dönebilirsem boynuna sarılıp hüngür hüngür ağlayacağım." dedi hiç düşünmeden.
Gülümsedim. "Ben bir hafta Jamie'nin kölesi olmayı bile kabul edeceğim sanırım."
"Nasıl hissettiriyor?" diye sordu. Çapulcularla olmayı kastediyordu.
"Onları tanımak güzel. Ama daha önce hiç tanıma fırsatın olmamış insanların tüm hayatın olması garip. Ailemin özlemini bastırıyorlar. Ama bir baba karşıma geçip her hatamda bana öğüt vermiyor." Duraksadım. "Bellatrix teyzene yaptıklarım için bana kızgın mısın?"
"Hayır değilim. Çünkü ailemden kimseyi tanıyamıyorum. Lucius Malfoy'un bizim dönemimizdekinden daha bağnaz olabileceğini düşünmemiştim. Ama olabiliyormuş" dedi inanamıyormuş gibi.
Sesli bir kıkırtı yüzümde dondu. "Babam Bellatrix'e yaptıklarımı duysa beni seçmen şapkaya tekrar götürür. Bina testini baştan yaptırırdı. Hayatım boyunca kimseye böylesine kin duymamıştım. Bu benim yabancı olduğum bir his. Hatta biliyor musun Malfoy? Sana kendi dönemimizde sataşırken sadece eğleniyormuşum. Oysa ki senden nefret ettiğimi sanırdım."
Sinsice bir sırıtışla "Hmm.. Demek öyle?" dedi.
"Dalga geçme şapşal! Seni hala eğlence için lanetleyebilirim." diye takıldım omuzuna yalandan vurarak.
Suratını buruşturup oyunuma dahil oldu. "Merlin aşkına Potter! Ellerin bir ifritin ki kadar sert!"
"Bak güneş doğuyor!" dedim gözlerimi devirdikten sonra ellerimle gölün üstünü işaret ederek.
"Gözlerim kör değil Potter. Çevremde olup biten şeyleri görebiliyorum." diye karşılık verdi ukalaca.
Tekrar abartıyla gözlerimi devirdim. "Biliyor musun Malfoy? Daha önce bir şeyi hiç denemedim ve şu an onu denemek istiyorum."
Merakla kaşlarını kaldırdı. "Neymiş o?"
"Seni şafak vaktinde lanetlemek" deyip ayağa kalkarken cüppemden de asamı çıkarttım. Gülerek o da ayağa kalktı. "En iyi hamlenle vur Potter! Nasılsa asanı elinden alacağım."
Adeta bir Sirius Black egosuyla yanıt verdim. "O bir kere olur sarışın!"
"Hmm... Sersemlet" diye bağırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LİLY LUNA POTTER VE ZAMAN DÖNDÜRÜCÜ-SCORİLY (tamamlandı)
FanfictionEğer bir Potter iseniz başınızı belaya sokmak kaçınılmazdır. Peki bir Malfoy'la olmak istemediğiniz ama geri dönmeyi de beceremediğiniz bir zamana düşseniz ve kurtulmaya çalıştıkça daha çok çamura batsanız nasıl olurdu? Eski Hogwarts'a merhaba deyi...