Ya gidersen?
Ya hayatımı çekilmez bir cehenneme çevirirsen?
Ya gidersen diyorum kadınım...
Benim olmadan,
Benim olması gereken kalbini bana vermeden...?
Yaşanacak baharlarımı ayaz eylersen...
Sen ne eylersen güzel eylersin de
Gitme be!
Yanımda kal...
Sevme, aşık olma...
Öylece kal...
O da yeter...
Bir tek gözlerime bak,
Ben yine aşık olurum zaten sana...Rüzgar adamın söylediği son sözle donup kaldı. Evet o abilik yapmıyordu ona ve yine evet aşıktı, hemde deli gibi. Seviyordu, özünden, kendinden, her şeyden çok seviyordu da ona neydi bundan? -Tabi ya güya sevgilisiydi. Sıçardı onun sıfatına! Bu adamın karşısında cevapsız kalmayacaktı.
"Bak Asrın mısın kasrın mısın nesin ben kendimi hiçbir zaman abisi olarak görmedim, hemde hiçbir an. Bizim Beste'yle paylaşımlarımız, yaşadıklarımız farklı şeyler, anlatılacak türden, ya da tarif edebileceğim bir şey değil, çok özel, çok farklı. Koruyorum, gün gelir canımı bile koyarım önüne. Belki dost, belki onun da ötesinde. Ama asla iki kardeş değil, hiçbir zaman da olmayacak." Evet kendini tebrik etti Rüzgar. Bu sayede adamın kafası karışmıştı ve Rüzgar'ın Beste'ye abi gözüyle bakmadığını anlamıştı. Ne abi gözü ya? Kör olurdu da o gözle bakamazdı Beste'ye."Beste seni arkadaşı, abisi olarak görüyor, ben ise sevgilisiyim." Rüzgar alayla gülünce daha beter sinirlendi, "Ve seninle aynı evde yaşaması beni rahatsız ediyor."
"Bu senin sorunun. Ayrıca Beste beni hiçbir zaman abisi olarak görmedi, göremez de..."
Asrın önündeki peçeteyi sıktı, "Elbet bir gün benle Beste'nin paylaşımları çoğalacak, o zaman işte ben onu aynı evde yaşamaya... Hatta çok daha fazlasına ikna edeceğim Rüzgar Soylu. İşte o zaman senin sıfatının değeri kalmayacak.""Elinden geleni ardına koyma Asrın Yüce. Onu benden asla koparamazsın. Çünkü sende onu benim elimden alabilecek güç yok." -Aşk gibi, tutku gibi, sevgi gibi... "Ayrıca benim adım Rüzgar, ben şuan esmiyorum, durmuşum. Çünkü bir esersem tufan olur ve geride sadece tozlar kalır!"
Beste masaya geldiğinde Asrın adamın son cümlesini cevapsız bırakmak zorunda kalmıştı.
"Eee beyler kalkalım mı? Rüya aradı beni acil çağırıyor da?
Rüzgar deminki şeytani halinden eser kalmamış gibi gülümseyerek ağzını peçete ile sildi, "Olur güzelim. Ne istiyor yine bizim çatlak?""Ah bilmiyorum. Neyse gidince öğreneceğim."
İki adam aynı anda ayağa kalktılar, "Tamam hadi götüreyim de seni derdini anlayalım."
"Ben anlayacağım Rüzgar sen değil. Kız beni çağırdı."
"Of iyi tamam. Zaten iki cadı ile uğraşacak o kalp yok bu akşam bende, Selimlerle takılırım olmadı."
"Süper olur Rüzgarcığım."
"Bende seni seviyorum Besteciğim," dedi burnunu sıkarak ve bunu adama bakıp sadece onun anlayacağı şekilde sırıtıp yapmıştı.***
"Ne demek daha abine diyemedim ya. Selim iki yıl. Koskoca iki yıldır birlikteyiz. Ve sen hala 'konuşacağım aşkım, anlatacağım bebeğim, bugün son hayatım, bu sefer kesin prensesim' diyorsun. Ama sonuç: Koskoca tırsak bir Selim! Bak sevgilim bu işin şakası falan kalmadı. Bilmem anlatabildim mi?"
Selim taptığı kadına baktı. Ömrünü yakardı bu kadın uğruna. Yoluna ölürdü de bir Rüzgar'la konuşamıyordu işte. Rüzgar hep Rüya'yı ona emanet etmişti. Bir yere gideceği zaman kendi götüremiyorsa onu arardı, bir yerden alınacağı zaman Selim alırdı ama Selim aşıktı işte bu kadına. Aşık olmuştu...O gün geldi aklına yine. Bu küçücük kız, hep birlikte gittikleri bir şehir dışı seyahatinde odasına gelmişti. Altında minicik şort, üstünde beyaz askılı bir atlet, ayakları çıplak, gözünde yaşlar. Allah biliyor ya, o güne kadar içindeki deli Selim'e hep dur demişti. Hep durdurmuştu. Rüya'nın onu abisi olarak gördüğüne ikna etmişti kendini, belki de arkadaşı. Ama Rüya'nın söylediği şeyle donup kalmıştı. Hatta bir süre kızın aralıksız konuşmasına karşılık bile vermemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RÜZGAR'ın BESTE'si / Y.S.S. I - FİNAL
RomanceBir sonbahar klasiği... Bir Eylül senfonisi... Geçmişi silinen bir adam. Kendi geçmişini silen bir kadın. Rüzgar ve Beste... Aşkın her halini yaşayan iki genç... Arkadaş, dost ve iki inatçı aşık... Gençliğini onun abisi ile yaptığı çapkınlıkları...