Cem Ernez ve Çınar Soylu nasıl tanışmış bakalım mı :)
*-*
Çok özlüyorum seni,
Hani öyle böyle değil...
Bir adım öteme gitsen,
Kokun uzaklaşsa benden deliriyorum...
Seni çok şiddetli seviyorum kadın,
Hani anlatabileceğim bir şey de değil...
Gözlerime bak da sen anla!
Anla da sus artık, beni yorma!-*-
Rüzgar karısını kollarına almış, gözlerinin içine bakıyordu. Bu geçen günler onun sevgisini katlıyor, ayrı geçirdikleri her anın acısını çıkarıyordu ona dokunduğu, gözlerine baktığı her an... Özlemi sürekli içinde; sevgisini sadece kalbinde değil; ruhunda, beyninde yaşıyordu, düşünceleri onunla kaplanmış, başka bir şeye müsaade etmiyordu ve böyle bir aşk daha var mıydı bilemiyordu. Onu hatırlamadığı anlarda bile hissetmesi mucizevi bir şeydi...
Kadının saçlarını geriye alıp, gözlerinin içine baktı, "Gerçekten seni aldatabileceğimi nasıl düşünürsün?" dedi gülümseyerek. O gülümsemesinde aklından geçirdiği, içinde hissettiği tüm duygular saklıydı.
"Ne bileyim, konuşmalarını duydum. Sonra da avukatla konuştum deyince..."
"Tamam tamam sus. Özrü kabahatinden beter. Aldattığımı düşündüğün yetmiyor, bir de kapı dinliyorsun. Çok ayıp Beste Soylu. Bunun cezasını gece konuşacağız seninle," deyince herkes ‘Ooo...” diye bağırıp, ıslık çaldı.Beste utanarak başını kocasının göğsüne sakladı ve “Bence dinlemem için yaptın zaten,” diye çıkıştı.
Rüzgar onun başını kaldırıp, burnunu kızın burnuna sürttü, “Kesinlikle. Karımı nasıl da tanıyorum ama. Beni takip edeceğini adım gibi biliyordum. Şüphenin bir kadına yaptırmayacağı şey yoktur.”
O sırada Çınar gelip adamın ceketini çekiştirdi, “Baba umaz.”“Umaz ne ya?” diye sordu Rüzgar karısına bakarak, “Umaz ne?”
Beste gülümsemeye çalıştı, “Şey canım, çocuk bu. İşte buluyor bir iki kelime.” Konuyu değiştirmek için eve baktı. "Burası kimin?"
"Senin..." dedi hızlıca.
Kadın anlamadığını belli ederek baktı ona, "Senin ne demek?""Daha tam bitmedi. İç mimarın bir kaç dokunuşu kaldı,” derken o da evde gözlerini gezdirdi, “Beğeneceğini düşündüm. Ayrıca küçük misafirimiz var, belki dahası gelir, orası bize küçük gelecekti. Ama o da kalacak tabi... Onun anısı ayrı.”
"Bir dakika bir dakika, demin sen iç mimar mı dedin?" öfkeli çıkmıştı sesi.
"Bir sorun mu var?"
"Sorun şu ki Rüzgar, sen gerçekten benim eve dokunuşlarımı beğenmiyor musun? İç mimar nedir yani?"
"Aşkım ne alakası var, sen mimarsın da üstüne mimar getirmişim gibi şey etmesen mi acaba? Sana doğum hediyesi olarak evi aldım. Sürpriz yapmak için. Sen ise bunda bile bir sorun arıyorsun. Gerçekten pes."Beste’nin yine hormonları değişik ritim ve havalarda dans etmeye başlamıştı, “Hayır madem ev aldın, haftalardır neden çocuk odasıyla cebelleşmemi izliyorsun?” diye cırladı.
“Ee sabretmedin. Çok karışsam da bu sefer sürpriz gidecekti,” derken kendine acıyordu şuan. Hatta etrafındakilerde ona acıyordu.
"Millet Beste'nin hormonlar yine coştu. Biriniz Rüzgar'ı kurtarsın. Ben karışırsam bana sarar şimdi," diye fısıldadı Yağız.
"Bebeğiiiimmmmm" diye çığırdı Rüya. "Biz sana burada günlerce hazırlanıp, baby shower partisi yapalım, sen bizimle hiç ilgilenme. Olmuyor ama."Rüzgar kardeşine minnetle baktı, "Ya ya sevgilim. Rüya ne kadar uğraştı bir bilsen. O mağaza senin bu mağaza benim dolaştılar Mısra'yla senin için."
Beste etrafındaki pembe balonlara, ‘Hoşgeldin Yaz Meltem’i’ yazan yazıya, süslü masaya, hediye kutularına ve masanın üstündeki ikramlıklara baktı, "Gerçekten mi?" diye en sevimli haliyle gülümsedi bu sefer.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RÜZGAR'ın BESTE'si / Y.S.S. I - FİNAL
RomanceBir sonbahar klasiği... Bir Eylül senfonisi... Geçmişi silinen bir adam. Kendi geçmişini silen bir kadın. Rüzgar ve Beste... Aşkın her halini yaşayan iki genç... Arkadaş, dost ve iki inatçı aşık... Gençliğini onun abisi ile yaptığı çapkınlıkları...