Kim demiş aşk sever ilkbaharı...
Kim uydurmuş sevgililer yaz sıcağında sevişir...
Ben sonbaharlarımı sakladım sana,
Gizemimi, hüznümü ve büyüleyici manzaramı...
Ben ateşimi sakladım sana,
Ayazda tenini ısıtacak alevlerimi...
Ey sevgili...
Ben kendimi sakladım sana,
En güzel duygularımı
Ve yalansız aşkımı...
Eylül ayının güzelliğini ve sonbaharın zarafetini sakladım.
Çünkü aşk sonbaharda,
Sen bende bambaşkasın...-*-
Zaman kavramı yok olduğunda, her şey anlamını yitirirdi. Aşk, sevgi, sadakat ve daha bir sürü şey. Çünkü zaman uçup gitmiştir aklınızdan ve hatıraları da bir bir götürmüştür yanında. Artık dudaklarınızda ne dudaklarının tadı kalmıştır ne de o gülüşlerinin sizde bıraktığı mutluluğun izi. Bitmiştir her şey, bahar mevsimi kendini ayaza bırakmıştır. Zaten her baharın sonu kış değil miydi? Bu beklemediğin neyin sahteciliğiydi?
Olaylar bu noktaya nasıl geldi bilmiyordu Beste. Ne zaman böyle oldular, neden onlar? “Her şey, her kötü şey beni bulmak zorunda mı?“ diye isyan ediyordu artık içinde kalan paramparça duygularla. Sevdiği onu tanımıyordu. Deli gibi sevdiği, aşık olduğu, kendisi için yanıp tutuşan adam şuan bir yabancıdan farksızdı. Bakışları donuk, sözleri soğuktu. Bu sevdiği o adam olamazdı.
Bu talihsiz bir olaydı evet ve hepsi onun suçuydu. Eğer o gerçeği saklayıp, sevdiğine yalan söylemeseydi belki işler bu noktaya gelmezdi. Ama o zamanlar ki şartlar öyleydi. Nerden bilsin aşık olup, delice seveceğini. Üstelik o durumdayken.
Her şey o evi tutmasıyla başlamış ve işler sarpa sarmıştı. Tam 3 yıl önce...***
3 YIL ÖNCE...EYLÜL AYI
Evet, her şey tamamdı. İstediği evi hem de tamda istediği fiyata almıştı. Sadece yerleşmesi kalmıştı. O kadar bir eşyası olmadığı için eşyalı bir evi tercih etmişti ve turnayı gözünden vurmuştu. Uğraşacak, tek tek mağazaları gezecek vakti de yoktu zaten.
“Evet Beste kızım, şanslı pilicin tekisin!” dedi kendi kendine yumruk yaparken. Etrafında dönüp yeniden baktı eve, bayağı da lükstü. Bu paraya bu evi alacağını hiç düşünemezdi. Parayı peşin vermesinin de etkisi vardı tabi. Adamın ihtiyacı vardı; o yüzden evi hemen elden çıkarması gerekiyordu. Odası da bayağı genişti.“Ferah ferah yatarım, oh!” diye geçirdi içinden. Koca bir rezidansın son katıydı, havuzu, terası... Kısaca mükemmel bir evdi.
Adam eşyalarını da hafta sonu toparlayacaktı. Aman bir zararı yok. Şimdilik bavulda bırakırdı kıyafetlerini. Cumartesiye ne kaldı ki şunun şurasında.
“Of, her tarafım koptu. Duş alsam harika olacaktı. Evet sonrasında da keyif kahvesi içerim terasımda,” diyerek kıkırdadı ve kendini banyoya attı.***
“Döndün demek? Erkencisin?“
“Evet, işlerim erken bitti. Şimdi eve geçip bir duş alır uyurum. Akşam mekanda olursan, görüşürüz,“ dedi ve direksiyonu kırarak rezidansın otoparkına girdi.
“Kesin geleceksen geçerim mekana.“
“Yorgunluğumu ve şu yolculuğun verdiği huysuzluğu üzerimden atar atmaz oradayım.”
“O zaman bekleniyorsun bebeğim.”
“İğrençsin abi, kapat ya!”Adam kahkaha atarak kapattı telefonu. Genç adam bir ayın yorgunluğunu üzerinden nasıl bir saatte atacağını düşünüyordu. Park ettiği arabanın direksiyonuna başını yasladı. Artık şu yurt dışı işlerini bırakmalıydı, fazlasıyla yorucu oluyordu. Belki de Serdar yapabilirdi, ona teklif etse iyi olurdu. Evinin anahtarını bile bir tek ona veriyordu. Bugüne kadar onu hiç hayal kırıklığına uğratmamıştı. Çok güvenilir, oldukça sadık bir dosttu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RÜZGAR'ın BESTE'si / Y.S.S. I - FİNAL
Roman d'amourBir sonbahar klasiği... Bir Eylül senfonisi... Geçmişi silinen bir adam. Kendi geçmişini silen bir kadın. Rüzgar ve Beste... Aşkın her halini yaşayan iki genç... Arkadaş, dost ve iki inatçı aşık... Gençliğini onun abisi ile yaptığı çapkınlıkları...