Bölüm 9 - Odam güzel odam

28.9K 1.4K 12
                                    


Telefonu kapatıp yatağın üzerine bıraktım ve kollarımı başımın altında birleştirerek odamı incelemeye başladım. Duvarlar çok açık gri renkte boyanmış, odanın geri kalanı da buna göre ağırlıklı olarak grinin tonları ve beyazla döşenmişti. Yatağımın hemen sağ tarafında boydan boya pencerenin önünde beyaz bir berjer, üzerinde ise yerdeki krem gri İskandinav tarz halının deseninden bir yastık duruyordu. Yatağın sol yanında balkona açılan kapı vardı, onun hemen gerisinde kocaman, üç kapılı kırık beyaz bir gardırop ve takıma eş şifonyer kapının sağ yanına konuşlandırılmıştı. Yatağımın ayakucunda ise gri renkte uzun bir ahşap sandık duruyordu.

Bir kere daha huzur ve garip bir güvende olma hissi içimi sararken gülümseyerek ayağa kalktım ve içinde erkek kıyafetlerimin olduğu valizi açıp eşyalarımı tek tek çıkartmaya başladım.

-----------------------------------------------

Yerleşmem bittiğinde saat iki buçuğa geliyordu. Zamanımın büyük bir çoğunluğunu aslında izin günlerimde Selin'ken giyeceğim kıyafetlerimi nereye koymam gerektiğine kafa yorarak geçirmiştim. Önce onları valizde bırakmanın daha emniyetli olacağını düşünmüş, zira odamın kapısını devamlı olarak kilitli tutmam Letafet kalfanın şüphelenmesine neden olabilirdi, daha sonra yatağın ayakucundaki sandığın kilitlenebilir olduğunu fark edip mutlulukla eşyalarımı oraya yerleştirmiştim. Bu gerçekten büyük bir şanstı, sanki bilmeden benim için koyulmuştu oraya. Odadan çıkmadan önce son bir defa etrafa göz gezdirdim, daha ilk günden dalgınlıkla ortada kadın eşyası unutup kazara birine yakalanmak istemiyordum.

Salona indiğimde Letafet kalfa orada değildi. Şimdi, ortalıkta kimsecikler yokken ev ne kadar da büyük ve boş görünüyordu. Belki bir parça da ürkütücü...

Gelirken Amelya'nın odasının kapısını dinlediğim ve hiç ses duymadığım için Letafet kalfanın mutfakta olabileceğine kanaat getirerek merdivenlere yöneldim. İnerken kendimi bir an, misafir evi karıştırmak için gizli kapaklı hareket eden küçük bir çocuk gibi hissediyordum. Bu kat, girişe göre biraz daha serindi. İstemsizce tüylerim ürperirken koridorda ilerlemeye başladım. Katta, kapıları kapalı dört oda vardı ve koridorun sonundan sızan ışık haricinde loştu. Işığın geldiği yerin mutfak olduğunu düşünerek o yöne yürümeye başladım, az sonra Letafet kalfa düşüncemi doğrularcasına mutfaktan başını uzattı. Endişeli bir ifadeyle elini kalbine götürdü ardından gülümseyerek başını iki yana salladı.

"Hay Allah, sen miydin Selim oğlum?"

"Korkuttum sanırım." Dedim gülümseyerek.

"Yaşlılık işte." Dedi Letafet kalfa da gülümseyerek. "Dedim sana, kafa kalmadı artık. Evde senin de olduğunu unutmuşum bir an, ayak seslerini de duyunca korktum. Gel bakalım-" dedi eliyle işaret ederek. "Yerleşebildin mi? Rahat edebildin mi odanda bari?"

Yaşlı kadınla birlikte mutfağa girerken,

"Evet, yerleştim." Dedim. "Odam da çok güzel teşekkürler." Başımla, tezgâhta bir şeyler doğrayan, içeri girdiğimizde arkasını dönüp gülümseyen Pierre'e selam verdim.

"Kolay gelsin."

"Ne diyoğdunuz? Kolay ise başına?"

Letafet kalfa gülüp,

"İlahi Pirre..." derken gülümseyerek başımı salladım.

"Evet, kolaysa başına gelsin deriz."

Pierre Letafet kalfanın adını söyleyişine gözlerini devirip,

"Hah- aynen ondan." Dedi yeniden işine dönerken.

Letafet kalfa mutfağın kalanı gibi metal, dikdörtgen bir masayı işaret ederek,

"Otursana oğlum." Dedi o da karşıma geçip otururken. "Kusura bakma-" diye ekledi ardından dizlerini ovuşturarak.

Katın nemli havasının romatizmasına pek de iyi gelmediğini düşündüm.

"Odan birazcık kadın işi... Ondan sordumdu memnun musun diye. Doğan, orayı döşetirken hep bayan bakıcıya göre ayarlamıştı her şeyi."

Gülümsedim. "Hiç problem değil. Ben çok rahat ettim, eski odama göre-" dedim duraklayarak daha fazla bilgi vermeden düşünmek için. Ağzımdan bir şey kaçırmak istemiyordum.

Yaşlı kadın duraksamamı yanlış yorumlamış olacaktı ki yüzüne bir hüzün perdesi indi.

"Kötü anılarını hatırlattıysam kusuruma bakma."

"Yok, hayır estağfurullah." Dedim başımı iki yana sallayarak. "Kötü de sayılmaz iyi de aslında."

Letafet kalfa elini dizime koydu. Yüzünde anne şefkati vardı.

"Daha bugün geldin biliyorum ama-" dedi gülümseyerek. "Bir derdin olursa çekinmeden benimle paylaşabilirsin oğlum."

Yaşlı kadının samimiyeti beni de gülümsetmişti. Keşke anlatabilseydim diye düşündüm içimi çekerek.

"Teşekkür ederim, kalfa."

"Kahve içer miydin?"

"Eğer varsa nescafe alayım." Dedim ayağa kalkan kadına.

Aslında kendim yapmayı teklif edecektim fakat daha ilk günden Pierre'in mutfağında bir yabancının çalışmasına nasıl tepki göstereceğini kestiremediğim için sesimi çıkartmadım.

Letafet kalfa Pierre'e de biraz ara vermesini söyleyerek kahve yapmış, bu esnada bana sanki çok önemli bir sır veriyormuşçasına Pierre'i de Türk kahvesine alıştırdığını fısıldayarak kıkırdamıştı. Şimdi üçümüz masada oturmuş kahvelerimizi yudumluyorken aşağıya inme sebebimi hatırlayıp yaşlı kadına döndüm.

"Letafet kalfa, aslında senden bir şey rica edecektim."

"Buyur oğlum, bir sıkıntın mı var?"

"Hayır, öyle bir şey değil." Dedim yaşlı kadının endişeli haline gülümseyerek. "Konu Amelya'yla ilgili. Eğer senin için de sorun değilse bana alışana, ben de onun alışkanlıklarını öğrenene kadar Amelya'ya birlikte bakabilir miyiz?"

"Tabii tabii, haklısın. Hem sen bu işin okulunu okumuşsun oğlum, böyle söylüyorsan bir bildiğin vardır."

"Teşekkürler. Rica ederim, ben eğitim alsam da senin senelerdir edindiğin tecrübeyle bir olur mu hiç." Dedim başımı sallayarak.

Letafet kalfanın memnun ve içten bir gülümsemeyle kıvrılan ağzı doğru şeyi söylediğimi gösterirken sordum.

"Amelya uyuyor mu?"

"Uyuyor. Genelde gündüzleri pek uyumaz ama gördüğü kâbus yavrumu pek sarsmış." Dedi yaşlı kadın içini çekerek. "Sen gittikten sonra yatırdım, hemen uyuyakaldı."

Dudaklarıma hüzünlü bir gülümseme yerleşirken başımı salladım, kahvemden bir yudum alıp ayağa kalktım.

"Kahve için teşekkür ederim. Müsaade ederseniz ben biraz odamda dinleneyim. Amelya uyanırsa bana haber verebilir misiniz? Ona oyun sözüm vardı."

"Elbette oğlum müsaade ne demek, git dinlen. Ben sana haber veririm."

Kapıdan çıkmak üzereyken Letafet kalfanın seslenmesiyle döndüm.

"Doğan her gün yedi buçuk gibi evde olur." Dedi yaşlı kadın tereddütle. "O gelmeden önce mutfakta olursan iyi olur."

"Tabii, olurum." Dedim kuru bir sesle ve dışarı çıktım fakat yaşlı kadının yüzündeki o tereddütlü, anlam veremediğim garip ifade kaşlarımın çatılmasına neden olmuştu.

...............................................................

Merhaba :)

Umarım beğenerek okuduğunuz bir bölüm olmuştur :)

Okuyan ve oy veren herkese çok teşekkürler. Bir sonraki bölüme kadar kendinize iyi bakın canlar ;)

NOT: Kapak resminde Selin'in odasının hayalimdekine en yakın halinin resmini bulabilirsiniz :)

Bu Nasıl Dadı (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin