Bölüm 19 - Küs Müyüz?

25.1K 1.3K 48
                                    


Amelya'yı kontrol ettiğimde hala mışıl mışıl uyuyor olduğunu görüp kendi kendime gülümsedim. Küçük yaramaz... Bundan daha birkaç gün önce uykunun lafına bile çığlığı basarken şimdi doyamıyordu. Sonunda uykusu düzene girmişti.

Letafet kalfanın bu saatlerde Pierre'in yanında olacağını tahmin ettiğimden salonu es geçerek sektirmeden mutfak katına indim. Koridordan kulağıma ulaşan pısır pısır seslere bakılırsa hararetli bir konuşmanın ortasındaydılar. Nitekim içeriye girerken kulağıma;

-Şaziye Hanım da oğluna ağzının payını vermiş.

Cümlesi çalındı. Akabinde kalfa kahvesinden keyifle bir yudum alırken gözleriyle beni selamladığında gülümseyerek karşısına oturdum.

"Oo, afiyet olsun kalfa."

"Gel oğlum gel, sağ olasın. Bak, otur da sen de dinle hayat dersi hep bunlar. Piere'e de söylüyorum yarın öbür gün evlendiğinizde eşinizle annenizin arasına aman diyim girmeyin."

Kalfaya tebessüm ederken gözlerim o esnada bulaşık yıkamakla meşgul olan Pierre'i bulduğunda gülmemek için kendimi zor tuttum. Zavallı adamcağızın bakışlarından imdat çağrısı yükseliyordu adeta.

"Benim evlenmeye niyetim yok, kalfa." Dedim, dramatik bir edayla içimi çekerek.

Bir anda yaşlı kadının onaylamayan bakışlarının hedefi haline gelirken kalfa sitemkâr bir tonla konuştu.

"Bak şimdi! Evlenmemek de ne demekmiş? Peri de aynı şeyi söyledi az önce."

"Pierre." Diye araya girerek düzeltti, Pierre. "Ben daha çok genç, Lefet kalfa."

Adı yanlış telaffuz edilen yaşlı kadın burnundan alaylı bir ses çıkarttı.

"Tencere dibin kara seninki benden kara." Dedi cıkcıklayarak.

Pierre kaşlarını çatarak tesadüfen o sırada yıkamakta olduğu tencerenin dibine yoğunlaşarak,

"Hani kağa? Hani leke vağ?" diye söylendiğinde, kendimi daha fazla tutamayıp kahkahayı koyuvermiştim.

Letafet kalfa da az sonra bana katıldığında, şaşkın bakışlarla bize dönen ve neler olduğunu çözemeyen Pierre'e,

"İlahi Peri oğlum, atasözü o atasözü." Dedi gülerek. "Yani gerçek değil, lafın gelişi."

Pierre'den saf bir onaylama sesi yükseldiğinde bu ikilinin yanında insanın canı hiç sıkılmaz diye düşünüp başımı iki yana sallayarak ayağa kalktım.

"Kalfa, ben biraz bahçede dolaşıp hava alacağım eğer Amelya uyanırsa seslenirsin değil mi?"

"Tabii tabii."

"Selim- oğlum."

Kapıdan çıkmak üzereyken kalfanın seslenmesiyle durup döndüm.

"Evet?"

"Sen yine de çok uzaklaşma olur mu? Buralarda ol."

"Tamam, merak etme."

Her ne kadar kalfanın böyle söylemesi garip gelse de kadıncağız da haklı diye düşündüm merdivenleri çıkarken. Sonuçta sıradan bir bahçe değildi burası. Dört dönümlük koca bir labirentti.

----------------------------------------------------

Kapıdaki gardiyanlara biraz bahçede dolaşacağımı söyleyip hiçbir şey diyemeden kenara çekilmelerinin verdiği mutlulukla temiz havayı içime çektim ve tembel adımlarla gezinmeye başladım. Şansıma güzel bir bahar günüydü ve evin boğucu tekdüzeliğinden sonra açık hava çok iyi gelmişti doğrusu. Ciğerlerimi bir kere daha temiz havayla doldurmak için canım yanana kadar nefes aldığımda burnuma çiçek kokularından oluşan enfes bir potpori ulaşmıştı.

Bu Nasıl Dadı (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin