Bölüm 62 - Aile Bağları

18K 998 41
                                    

Aklımda Doğan'la iki gün önce Büyükada'da geçirdiğimiz o harika günün tatlı hatıraları olmasa bu ruh hali içinde, muhtemelen çoktan kırılmış ve pes etmiştim. Amelya, son iki gündür kelimenin tam anlamıyla bana kök söktürüyordu zira.

Kalfayla bu işin hiçbir yere gitmeyeceğini anlamış ve Amelya'ya karşı tıpkı eve ilk geldiğim günlerdeki methodu uygulamaya karar vermiştik. Kısacası artık, ekstra destek olan arka iki tekerleği atıp yoluma düşe kalka devam etmem gerekiyordu. Kararım doğru olmasına doğruydu fakat kesinlikle kolay değildi. Hatta daha ilk günden, yardıma ihtiyacım olduğunu kabul etmek zorunda kalarak yemek konusunda yine kalfadan destek almıştım. Fakat bugün işler başkaydı. Daha kararlıydım. Yılmayacaktım. Gücümün büyük bir kısmı sabah, Amelya'nın benimle ilk defa doğrudan konuşmasından kaynaklanıyordu. Evet, belki bana yalnızca Selim'in ne zaman döneceğini sormuştu ama bu kurulan kırılgan samimiyete dayanarak Selim'den bahsetmeye başlamış ve ona Selim'e verdiği sözü hatırlatmıştım dikkatle seçtiğim cümlelerle.

Çok şükür ki bu korktuğum gibi ters bir tepki yaratmamış ve küçük kızın, önüme getirip koyduğu birkaç oyuncakla oynayabileceğimi söylemesiyle sonuçlanmıştı. Belki henüz onunla oynamama yanaşmamıştı fakat verdiği bu ufak izin bile benim için mucize gibiydi. Bu yüzden elimden yemeyi kati bir kararla kabul etmediğinde onu zorlamadım ve aksine haklı olduğunu, kocaman bir kız olarak kendi yemeğini kendisinin yiyebileceğini söyleyerek muhtemelen hiç beklemediği bir şey yaptım.

Üstü başı batmış, yüzü ve elleri yemeğe bulanmış bir halde mızırdanarak kalfayla girdiği banyodan gözünden uyku akarak çıktığında ayağıma gelen fırsatı değerlendirmeye karar verdim ve üzeri giydirilen küçük kızın yanına çömelerek,

"Amelya'cım-" diye seslendim. "Sana masal okuyabilir miyim?"

Kalfa da benim gibi heyecanlanmış Amelya'nın iki dudağı arasından dökülecek kelimeleri bekliyordu. Bakışlarımız kesişirken Amelya omzunu silkmişti. Yeni bir yol deneyerek,

"Biliyor musun, Selim abin benim ona masal okumamı çok severdi. Bence sen de seversin." Dedim.

Bu defa hiç sesini çıkartmamasını bir nevi onay olarak algıladım ve kalfa küçük kızı yatağına yatırıp iyi geceler diledikten sonra bizi baş başa bıraktığında yerde yanına çömelerek, artık favorisi haline gelmiş olan Güzel ve Çirkin'i okumaya başladım usulca. Oradaki varlığımı görmezden gelse de büyük bir mutlulukla aslında beni dinlediğini beş dakika sonra uykuya dalmasından anlamıştım.

........................................................................

Dünden bu yana Amelya'yla kurulan hassas arkadaşlığımızda belki büyük bir atılım gerçekleşmemişti ama bebek adımlarıyla da olsa ilerlediğimizi düşünüyordum. Hala benimle oynamaya yanaşmıyordu ama en azından bu defa Selim kartını kullanmama gerek kalmamıştı. Bana hangi oyuncaklarla oynamak istediğimi sormuş ben de safça bir hevesle bunun oyuna davet olduğunu düşünerek o ne isterse oynayabileceğimi söylemiştim fakat bir sürü oyuncağı önüme yığdıktan sonra beni orada öylece bırakarak sanki hiçbir şey olmamış gibi gidip masasına oturmuş ve boyama kitabını önüne çekerek sessizce çalışmaya başlamıştı. Beni çocuğunu susturmak isteyen bir anne misali, oyalanmam için oyuncaklarla beraber baş başa bırakmıştı adeta. Bu durum burnumdan alaylı bir nefes kaçmasına neden olurken dağ gibi duran yığına eleştirel bir göz gezdirdikten sonra neyse diye düşünmüştüm. En azından önümde dünkünden daha fazla oyuncak var. Bu da bir şeydir.

--------------------------------------------------------------

Amelya'yı Selim olarak düzenli öğle uykusuna alıştırmak kolay olmuştu fakat Selin olarak bunun gerçekleşmesini beklemek biraz hayalperestlik olurdu. Ki bu konuda ne kadar haklı olduğumu da bugün kalfanın gözümün önünde yaptığı küçük denemenin bir felaketle sonuçlanmasıyla anlamıştım. Küçük kız çığlık ardına çığlık atmış, tepinmiş ve ağlamıştı. Kalfanın üzüldüğünü gördüğümde yaşlı kadına kaş göz işareti yaparak bırakmasını söylemiştim. Bu turun galibi açık ara Amelya olmuştu fakat akşam uykusunda taviz vermeyecektim. Dün bir parça zorlamayla da olsa ona masal okumayı başarmıştım. Hazır oradan bir kapı bulmuşken bu akşam geri adım atacak halim yoktu. Tüm bunları düşünürken oda kapısının açılmasıyla sıçrayarak döndüm ve gelenin kim olduğunu gördüğümde yüzüme önce bir şaşkınlık hemen ardından huzurlu bir tebessüm ifadesi yerleşti.

Bu Nasıl Dadı (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin