"Gerçeği Ararken..."

943 111 27
                                    

"İyi Akşamlar efendim. Ben Pamir, Nehir'in erkek arkadaşı."

"Ah.. Evet. Nehir çok bahsetti sizden. Ben de Nevin, bu da eşim Rıfat."

Rıfat Bey'in elini sıkarak, "Memnun oldum Rıfat Bey,"

Nehir'le karşı karşıya oturuyoruz. Yanımda Rıfat Bey ve Nehir'in yanında da Nevin hanım. İlk tanışmaydı bu ailesiyle. Çok sıcak karşılamışlardı beni. Bu da fazlasıyla hoşuma gitmişti. İlişkimiz adına büyük bir adımdı bu ve Nehir de gayet hoşnuttu.

Saat iyice ilerlemişti. Kalkma vakti geldiğini söyleyip ayağa kalkıyorum,

"Efendim, her şey için çok teşekkürler. Sizi tanımak mükemmeldi. Ayrıca Nevin hanım, yemekler efsaneydi."

"Afiyet olsun canım. Her zaman bekleriz.." dedikten sonra elini sıkıp ayrılıyorum evden. Nehirle beraber çıkıyoruz. Otobüs durağına gidip oturuyoruz. Saate bakıyorum, 23.00. Saatte bir geçer şimdi otobüs. Nehir'i üşümemesi için eve gönderiyorum ama bırakmıyor beni. Tek başımıza durakta oturuyoruz. Elimden tutup başını omzuma yaslıyor.

'Pamir?

"Söyle, canım."

'Avuçlarının içi neden bu kadar sert?

*******************************************

GÜNÜMÜZ...

Yeni şeyler hatırlamanın sevinciyle Fuat'ın gelmesini bekliyorum. Sabah gelecekti ve ben uyuyamıyordum. Yavaş yavaş hatırlıyorum. Olay tamamiyle çözülecek galiba. Nevin, Rıfat, Nehir... Bunlarla ben tanışmıştım. Doğru...

Bir bir geliyor hafızama olaylar. Peki birbirimizi bu kadar yakından tanırken, bu kadar severken, ne oldu da..? Hayır, hayır... Saçmalama Pamir. Zaten sen öldürmedin ki. Sen niye öldüreceksin sevgilini? Bir dakika... En son, uyanmadan önce hatırladığım son şey...

Nehir bana 'Avuçlarının içi neden bu kadar sert' diye sormuştu. Evet gerçekten avuçlarımın içi sert. Ama neden? Kafayı yiyorum. Bu hastalık beni iyice yiyip bitirecek. Bir an önce şu hapishaneden kurtulursam iyi olacak.

Güneş ağır ağır yükseliyor semalarda... Yeni bir gün doğuyor. Benim için yeni bir umut günü. Bugünkü çay nöbetçisi de erkenden uyanıp kahvaltıyı hazırlıyor. İçimde öyle bir sevinç var ki yatağımdan kalkıp ona da yardım ediyorum. Yapmaktan en çok tiksindiğim işi resmen severek yapıyordum. Şaşırıyordu nöbetçi,"Hayırdır genç? Bugün tersinden kalktın herhalde diyecem de o da değil, ne oldu?"

"Sen bakma bana abi.. Diyorum gülümseyerek."

Ve sonunda beklediğim adam; Gardiyan Sami abi...

Pamir BERK! Ziyaretçin varr!!

Elimdeki bardakları da masaya bırakarak koşuyorum hemen. Yine o damlayan boru ve yanıp sönen floresan lambanın altından geçerken söyleniyorum içimden. Ne zaman kurtulacağım bu cehennemden?

Fuat gelmişti yine her zamanki gibi zamanında. Geçtim karşısında heyecanlı bir şekilde. Daha selamlaşmadan söze atıldım,

"Oğlum hatırladım lan! Dün gece çoğunu hatırladım."

Nasıl yani? Olay anını mı? Cinayeti mi?

"Hayır o kadarı değil de. Yine de işimize yarayacağını düşündüğüm bi kısmını hatırladım."

E hadi anlatsana, ne çatlatıyorsun adamı.

Tüm gece hatırladıklarımı tek tek anlattım. Fuat'ın da yüzünde bir gülümseme belirdi. Umudum her geçen gün artıyordu. Ben bitirince Fuat atıldı söze,

C · 208 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin