"İlk Duruşma..."

806 93 13
                                    

GÜNÜMÜZ...

Bir eski boksör... Pamir BERK... Gazanfer Başkomiserin söylediklerinin tamamı doğru galiba. Bir yandan beni yakalayıp içeri tıkan bir polis, diğer yandan benim en yakın arkadaşım Fuat... Bir dakika, hep en yakın arkadaşım diyorum da henüz Fuat'la geçmişe dair çok samimi bir anımızı hatırlamadım. Belki de şu an kendime ve Nehir'e odaklandığımdandır. Bugün 12 Şubat 2017... Yani ilk duruşmamın tarihi. Bunun için fazlasıyla heyecanlıyım. Umut mu? Umut tükeniyor galiba. Çünkü ne zaman bir şeyler hatırlasam cinayeti benim işlediğime ben bile inanıyorum. Kafam çok karışık. Bilemiyorum... Hiç bir şey düşünemiyorum artık.

Fuat bugün benle gelip görüşecek. Muhtemelen duruşma için bir kaç şey söyleyecek. Ayrıca Fuat'ın da benim avukatım olarak duruşmaya çıktığı ilk gün olacak bu. Bakalım benim hakkımda ne kadar araştırma yapıp bilgi toplamış ve nasıl savunacak? Belki de onun çabası bile kurtaramayacak beni. Neyse yapacak bir şey yok. İnsanoğlu her yere alışıyor ya. Hele de bu cehenneme bile alıştıysam zaten tamamdır.

'Hemen kendini böyle şartlandırma Pamir' diyorum kendi kendime. Belki de bugün burdaki son günüm hem belli mi olur? Böyle düşünmek beni biraz rahatlatıyor. Ancak bu binde bir ihtimal. Buna çok da umut bağlamasam benim yararıma olur. Yoksa sonra hayal kırıklığı yaşarım bu sefer toparlanamam. Neyse ne işte burda bir süre daha kalacağım orası tamam. Beni heyecanlı olduğum ve çok merak ettiğim durum bugünkü duruşmada ne konuşulacağı. Yine yeni şeyler öğrenebilirim hakkımda. Ayrıca birisi iftira atsa bile bana bunu inkar bile demem. Hatırlamıyorum çünkü. Birde dün gece hatırladıklarımı söylemeli miyim acaba hakim Bey'e?

Ve yavaş yavaş hafızamın yerine geldiğini, artık eskiyi hatırladığımı söylemeli miyim acaba? Neyse bunları en iyisi Fuat'a sormalıyım. Yine beni bu düşüncelerimle boğulmaktan kurtaran kişi Sami abi oluyor,

Pamir BERK! Ziyaretçin vaar!

Artık sizlere o yanıp sönen floresan lambayı, kolonların kenarında bulunan ve su damlayan boruları, o beton duvarları ve içindeki burun direğini kıran o kokuyu anlatmayacağım. Biliyorum siz de bıktınız. Bir de benim durumumu düşünün.

"Kardeşim benim!"

"Fuat'ım"

Diyerek sarılıyoruz birbirimize. Bugün önemliydi çünkü. Bugün hem onun açısından hem de benim hayatım açısından önemli bir gündü. Ama benim kafamı kurcalayan sorular yüzümdeki ifadeye de etki etmişti.

"Oğlum ne bu surat kireç tutmuş rezistans gibi. Bugün senin günün biraz neşelen."

"Ya öyle, öyle olmasına da. İçim hiç rahat değil."

"Niye ne oldu? Sen zaten bu günü iple çekiyordun."

+Her geçen gün yeni şeyler hatırlıyorum Fuat. Ve bunu durduramıyorum. Artık neredeyse ben istemeyeceğim hatırlamayı. Çünkü git gide kendimi cinayeti işlemeye daha yakın buluyorum.

"Şşş... Sessiz ol!"

Diyerek uyarıyor beni Fuat. Arkamda duran Sami abiye göz ucuyla bakıyorum. Sonra Fuat biraz daha kısık sesle konuşuyor benimle,

"Bak, ben sana en başta ne dedim? Cinayeti, en kötü ihtimalle sen işlesen bile ben seni burada bırakmayacağım. Ben sadece senin avukatın değilim. Sen bana güven ve her ne hatırlarsan bana gel, anlat. Ben bir yolunu bulacağım."

"Ben de bugün sana bunu soracaktım. Bu son hatırladıklarımı Hakim Bey'e anlatmalı mıyım?"

"Sen ne hatırladın bakalım hepsini teker teker anlat bi,"

C · 208 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin