~KAN KOKUSU~

673 91 5
                                    

C blok 208... Özlemişim desem, deli misin dersiniz. Buradan çıkmak için elimden geleni yaptığım günlerdi, ama görüyoruz ki nafile... Cinayeti başkasının işlediğine dair umudum git gide tükeniyor... Şu an kaşım yarılmış bir biçimde ve çeneme doğru inen kanın kuruluğu ile eski yuvama dönüyorum resmen. Hücre 208... Umutsuzluğun kapısı burası, tükenişin sembölü bu sayı... Bir çok insanın şahidi bu duvarlar... Şöyle bir hikayesi vardır 208'in; şu ana kadar bu hücreden kimse serbest bırakılıp gitmedi. Ya öldü ya da öldürüldü. Senin de sonun böyle mi olacak Pamir? Kim bilir, belki bir gece kapı açılır takarlar şişi böbreğine, sabaha kadar kıvranarak ölürsün. Zaten iyice yorulmuştum katili aramaktan, sırları çözmekten... Galiba katil benim, artık dayanacak gücüm kalmadı... Kapkaranlık hücrede sırtımı duvara yaslamış, betonun üzerinde oturuyordum. Birden kapıdaki küçük pencere açıldı ve Sami Abi göründü direkt bana.

"Pamir ? Ah be oğlum, dayanamadın mi dışarda, illa başını belaya sokman mi gerekiyordu. Ne güzel aklanmıştın, kurtulmuştun bu beladan."

Ağır ağır duvara tutunarak kalkıyorum betondan,

"Ben değil be abi, onlar dayanamadı aldı beni tekrar. E onlara da hak vermek lazım. Özlemişler beni..."

Sami abi kapıyı açtı ve bileklerime kelepçe taktıktan sonra yüzüme bakarak,

"Gel bi pansuman yapalım, yüzün gözün dağılmış."

"Gerek yok, abi."

"Olur mu oğlum? Gazanfer Başkomiser çağırdı seni. Böyle çıkılır mı karşısına."

"Bir peçete getir şu kanı sileyim yeter," dedikten sonra Sami abi cebinden bir mendil çıkarıp bana verdi. Yanağımı kandan temizledikten sonra cezaevi müdürünün odasına geçtik. Artık orada konuşuyoruz.

Kapı açıldı ve Gazanfer'in karşısındaki masaya geçip oturuyorum. Gazanfer hala dosyaları inceliyordu. Biraz daha inceledikten sonra kafasını kaldırıp,

"Hoş geldin. Pamir? Iyi misin? Oğlum bak içerde rahat dur daha da zorlaştırma işimizi."

"İşimiz yeterince zor başkomiserim. Birbirimizi kandırmayalım."

"Heh bak şimdi tam hapishane adamı oldun. Böyle devam et de senin üstüne daha fazla oynasınlar ve gerçek katiller belkide hala sokakta geziyorlardir."

"Katiller derken ? Bir şey mi biliyorsunuz?" diyerek aniden doğruldum oturduğum koltukta. Gazanfer de bu çıkışıma şaşırdı, sonra söze devam ederek,

"Hayır, tahminimce. Çünkü çok profesyonelce işlenmiş bir cinayet ve bunu tek kişinin yapma olasılığı çok düşük. Ha tek kişi yaptıysa da bu çok zeki ve her yolu bilen, suçu da senin üstüne atmak için hem vazo, hem de bıçaktaki parmak izlerini de kullanmasını bile biri olmalı."

"Beni neden savunuyorsun? Buraya ilk gelişimi hatırlıyor musun ? Neydim senin gözünde? Gencecik bir kızı canice öldürmüş bir katil... Öyle değil mi ?"

"Polisim lan ben. İşimi yapıyorum. Attırma tepemin tasını bak uğraşmam bu dosyayla, veririm organizeye o zaman görürsün ebeninkini. Yardım etmeye çalışıyoruz lan burada !"

İyice sinirlenmişti Gazanfer. Ama ben de artık o ilk cezaevine düşen Pamir değildim. Ben de ayaklanıp,

"O zaman bir an önce çözün şu işi, aylardır bir katilin peşinden dönüp dolaşıyoruz ama elde var sıfır !"

Artık kaybedecek bir şeyi olmayan bir adam gibi konuşuyordum. Resmen Cinayet büro Başkomiseri'ne çıkışıyordum. Gazanfer de ağır ağır ayağa kalkarak gözlerini gözlerime dikti.

C · 208 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin