~"KIRMIŞ KALBİNİ"~

752 86 6
                                    

Bir haftadır süren bulutlu günlerin ardından güzel bir güne uyanıyor İstanbul. Hava güneşli, etraf cıvıl cıvıl, mis gibi bahar kokuyor. Bugün Mayıs'ın yirmisi. Yaz geldi artık. Etrafımda el ele dolaşan sevgililer ve ailesiyle gezmeye çıkmış birçok insan var. Ben mi ? Ben de Üsküdar'da karşımda Kız Kulesi'yle oturuyorum işte. Etrafımdan gelip geçen insanlara ve denize bakıyorum. Arada bir de kuleye tabi. Elimde o fotoğraf... Bakmaya bile kıyamadığım için ters çevrili. Sağ yanağıma tatlı bir rüzgar ilişiyor. Saçlarım yönünü değiştirmekle kalmayıp düşüncelerimin yönüyle de oynuyor. En son hatırladığım şey ise Raci'den bu fotoğrafı alışım. Lanet kafam yine her zamanki gibi hastalığını konuşturup unutmuş her anı. Buraya kim bilir nasıl geldim?

"Abi çay alır mısın?" diyor on yedi-on sekiz yaşlarında bir genç. Muhtemelen okul masraflarını çıkartmak için çalışıyordur.

"Demli olsun," diyorum.

"Hemen abim. Simit alır mısın abi yanına? Taze simitlerim var abi, gevrek."

"Yok kardeşim, sağ ol."

Çayı koyup elime veriyor. Ben de alıp yanıma koyuyorum. Cebimden çıkardığım beş lirayı verip kalkıyorum. Ne yaptığımın farkında değil gibiyim ama fotoğrafa baktıkça çıkıp uzaklaşmak istiyorum. Nereye, neyden bilmiyorum ama nefesim tükenircesine koşmak istiyorum.

"Abi para üstü?, Abi çayın? Haydaa..."

Direkt vapura atladım ve Eminönü'ne gitmek için yol aldım. Yine her zamanki gibi gideceğim tek bir kişi var. Kutay Dede...

******************

"Anlat, oğlum. Tutma içinde... Haklıymışsın, doğruymuş o fotoğraf. Bana da kız ! Nasıl inanmadım sana..."

Başımı iki elimin arasına almış, oturuyordum Kutay Dede'nin önünde. Aslında bu bir nevi gözyaşlarımı saklamak için bulduğum bir çözüm fakat ne beni rahatlatıyor ne de karşımdaki adamı...

"Konuş, Pamir. Kalmasın içinde. Ne demek istiyorsan açık açık söyle. O yapmış olabilir de, Fuat öldürmüş olabilir Nehir'i de. Ya da Raci öldürdü de, Fuat'la ilişkisini bilmiyordu da benim sevgilim sandı öldürdü de, ne bileyim lan bir şey de Pamir !"

Kafamı ağır ağır kaldırıp, kızarmış göz kapaklarımı gizlemeden yüzüne bakıyorum. Hiç bir şey demeden... Öylece.

Bir süre daha sustuk, sonra konuşup rahatlamak istedim,

"Ya ben öldürdüysem Fuat'ı ?"

"Saçmalama, oğlum. Dedin ya ben silahı indirdim biri geldi arkadan enseme vurdu ve uyandığımda ölmüştü diye."

"Evet, evet ama bir eksiklik var. Suçu benim üzerime atabilirdi. Silahı elime sıkıştırıp ateş edebilirdi. Yapmadı."

Birden ayağa kalktım. Bu son söylediğim çok mantıklı gelmişti.

"Doğru ya, yapmadı. Çünkü onun meselesi benimle değil, Fuat ile sadece. O sadece Fuat'ı öldürmek istedi."

"İyi de kim olabilir bu?"

"Bilemiyorum, Fuat'ın bir düşmanı olmalı. Raci diyorum ama Raci'yi öttürdüm, herşeyi döküldü. O yapsaydı söylerdi."

"Pamir, benim bir fikrim var. Bu sefer git Gazanfer'e anlat. O sana yardım etmek istiyor. Bence ona güvenebilirsin. Sana inanıyor gibi."

"Haklısın, Dede." diyerek hemen kaptım anahtarları ve merkeze doğru yol aldım. İlk defa anlatacağım Gazanfer'e, o bana yardım edecek diye içimden geçiriyorum. Derken o sırada telefonum çaldı. Arayan Eşref Abiydi.

C · 208 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin