"ASMALI'DA CINAYET!"

1K 117 10
                                    

Bir Eşref ile Sebahat Hikayesi kendime getirmişti beni. Uzunca dertleşmiştik Eşref abiyle, meğer herkes göründüğü gibi değilmiş. Kim bilir şuradaki insanların sırtlarında ne bıçak izleri, kafalarında ne soru işaretleri, dillerinde ne söyleyemedikleri vardır. Eşref abinin de dediği gibi, “Hepsi geçmişini gizlemek için gülümsüyorlar birbirlerinin yüzüne.”
Belki de mutlu olmaya çalışıyorlardır. Gerçekten unutmak ve yaşanmamış gibi saymak istiyorlardır. Çoğu becerememiştir. Becerenler de yoktur da hani olur da varsa bile onlar başarmışlardır. Benim olayım da tam tersi. Şu insanlara bakıyorum, bir de kendime bakıyorum. Buradaki herkes geçmişini unutmaya çalışırken ben ise hatırlamaya çalışıyorum. Neden hatırlamaya çalışıyorum? Onu da net olarak bilmiyorum. Eğer cinayeti ben işlemediysem bir an önce hatırlayıp bu cehennemden kurtulmak istiyorum. Ya ben işlediysem? İşte bunu aklımdan uzaklaştırmak istiyorum. Bu ihtimali vermemem gerek. İhtimal bile olmaması gerek. Çünkü eğer binde bir ihtimal bile olsa yine de yapabilme olanağım var demektir. Yapmış olabilirim. O yüzden bunu düşünmemem lazım. Eğer cinayeti ben işlediysem de hatırlamak istemiyorum.
Elime gazeteyi aldım. Sayfaları çevirdim. Gözüm üçüncü sayfadaki bir habere takıldı.

ASMALI’DA GECE YARISI CİNAYET!

Dün, gece saatlerinde Beyoğlu Asmalı Mescit’te bir apartmanın en üst katında yalnız yaşayan yirmi iki yaşındaki N.K. evinde ölü bulundu. Cinayetle ilgili soruşturma başlatan Beyoğlu Cinayet Şube Müdürlüğü, soruşturma kapsamında eski erkek arkadaşı olduğu iddia edilen P.B.’yi gözaltına alarak cezaevine götürdü.
Bir anda olduğum yere çakıldım adeta. Gazetelere bile çıkmışım. Arkadaşlarım bunu görse ne der? Allah'ım neler oluyor? Bir gecede nasıl bu kadar değişebilir hayatım? Derken demir kapı açıldı.
“Pamir Berk, ziyaretçin var!”
“Ziyaretçi mi? Kim?”
“Ne bileyim ben kardeşim git kendin gör.” dedi umursamaz bir tavırla.
Kafamda bin bir türlü soru işaretiyle uzun, beton koridorlardan ilerliyordum. Görüşme salonuna geldiğimde gördüğüm yüz karşısında şok oldum. Fuat'tı bu. Fuat, benim lise arkadaşım. Hukuk Fakültesinden geçen yıl mezun olmuş. Lisenin ilk yılında naklini aldırıp, gitmişti. Daha sonra sadece telefonda görüşmüştük. Aramız bayağı sıcaktı ama. Ne işi vardı bunun burada?
“Fuat?”
Karşımda gülümseyerek yaklaştı ve sarıldı.
“Kardeşim.”
“Hey, hey! Ayrılın sarılmak yasak, efendice konuşun.” diye uyardı gardiyan.
“Senin ne işin var burada? Döndün mü İstanbul'a?”
“Hayır, dönmedim de. Bu sabah gazetede gördüm haberini. Atladım otobüse, geldim. Hayırdır kardeşim? Bıçaklamışsın bizimkini.”
“Ne? Bizimki mi? Ne bizimkisi, ne sizinkisi? Kim olduğunu bilmiyorum. Ayrıca ben öldürmedim Fuat. Her şeyi anlatacağım. Bir oturalım.”
“Sen kimi öldürdüğünün farkında değilsin herhalde?”
“Yok dedim ya. Tanımıyorum bile. Bir de şu öldürme lafını ortadan kaldırsak? Ben öldürmedim diyorum.”
“Lan oğlum Nehir’i öldürmüşsün, Nehir’i. Kim inanır senin öldürmediğine. Allah bilir ne saçmalamışsındır sorguda.”
“Evet sorguda da inanmadılar bana. Bak ben hiçbir şey hatırlamıyorum. Kimdir? Nedir? Bana tane tane anlat bakayım.”
“Sen benle dalga mı geçiyorsun Pamir? Öldürdüysen, öldürdüm de ama bana de. Avukatlığını yaparım, çıkarırım seni burdan ama yalan söyleme bana.”
“Ya yemin ederim hatırlamıyorum. Öldürsem senden mi saklayacağım? Kim bu Nehir Kurtalan?”
“Nehir, bizim lisedeydi. Üçümüz bayağı iyi arkadaştık ya. Ben ayrıldım ama senin mezun olduktan sonra onunla birlikte duydum. Aynı üniversitede aynı, bölümü kazandınız. Herkesin size kıskanarak baktığı bir hayatınız vardı. Daha sonra olanlar... Onun sana yaptıklarını, hatta bize yaptıklarını hayatım boyunca unutmam. Öldürmüşsen de eline sağlık, merak etme çıkaracağım seni buradan.”
“Fuat neler diyorsun sen? Ben gerçekten birliktemiydim onunla? Ama bu çok saçma. Seni hatırlıyorum, lise yıllarımı hatırlıyorum, Onu neden hatırlamıyorum?”
“Her neyse öldü, gitti. Biz şimdi işimize bakalım. Ne hatırlıyorsan söyle de işimi kolaylaştırsın. Seni bir an önce burdan çıkaracağım. O sürtük yüzünden seni hapislerde çürütmeyeceğim. Hadi anlat şimdi.”
“Bak Fuat, ben şizofreni hastasıyım. Ve şu an hiçbir şey hatırlamıyorum, daha kaç defa söyleyeceğim sana?”
“Sen ciddi misin Pamir?”
“Hem de çok ciddiyim. Başkomiser iki gün boyunca beni sorguladı, ona da hatırlasam söylerdim ama hiçbir şey hatırlamadım.”
“Ee bu daha iyi işte. Suçunu kabullenmedin ve olay anı ile ilgili en ufak bir detay vermedin değil mi? Doğru mu düşündüm?”
“Şey... Kısmen doğru.”
“Ne demek kısmen doğru? Açık konuşsana Pamir.”
“En son sorguda, Başkomisere bir şeyler hatırladığımı ve anlatacağımı söyledim.”
“Ee ne anlattın peki?”
“İşte onu bir bilebilsem. Tam o anda hafızam gitti ve gözümü açtığımda buradaydım.”
“Görüşme bitmiştir! Herkes koğuşuna!”
“Merak etme. Ben öğreneceğim neler anlattığını. Bundan sonra avukatın benim. Ben sık sık geleceğim ziyaretine. Seni burdan çıkaracağım. Bu arada ismi neydi Komiserin?”
“Gazanfer Mercan. Çok zeki bir adama benziyordu ama, dikkat et. Anlamasın arkadaş olduğumuzu.”

>>>>>>>>>>>>>>>>>>>

C · 208 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin