~SIRLAR AÇIĞA ÇIKIYOR~

716 95 6
                                    

Çay tabağındaki iki şekerden birini fincana atarak karıştırmaya başladı. İçeride de tek şekerli içerdi hep. Ben de iki şekeri birden atıp ayni anda karıştırırken fincan sesleri yankılanıyordu atölyede. Karıştırmasını bitirdikten sonra oturduğu taburede doğrulup çay kaşığını çıkardı ve masanın üzerine bıraktı.

"Geçen ceza evine gittim, bizimkileri görmeye. Seni sordum, Pamir çıkalı 1 ay oldu dediler. Sevindim, bir yandan da kırıldım. Niye haber vermedin oğlum? Hiç mi hatırımız yok?"

"O nasıl laf abi. Senin hakkını ödeyemem, sen bana o cehennemde abilik yapan adamsın. Ne desem az."

"Neyse, ee anlat hele. Ne yaptın çıkınca?"

"Ne yapayım be abi. Alışmaya çalışıyorum işte. Küçüklüğümden beri beni yetiştiren bir Kutay Dede var. Onun yanına geldim. Başka da kimsem yok zaten. Biliyorsun..." bunu söylerken hafiften sesimin titrediğini fark etmişti.
"Fuat da öldü dün. Başka da kimsem kalmadı."

"Duydum, aslanım. Çok zor gelir sana. Seni içeriden çıkaran adamdı o. Yazık oldu. Belli ki tehdit etmişler ve tehdite rağmen seni kurtarmaktan yine kaçmamış."

Tehdit? Evet, mantıklı gelmişti bu. Daha önce düşünmemiştim hiç. Tehdit etmiş olabilirlerdi. Neyse, bunu daha sonra etraflıca düşünürüm.

"Evet, öyleydi abi." diyerek bir yudum alıyorum ılıklaşmış çayımdan.

"Silah meselesine gelelim mi ?"

Zaten oturduğumuzdan beri ne zaman bu konuya gelecek diye bekliyordum. Sonunda sordu,

"Neydi o öyle? Silahını falan hazırlayıp arabaya atlıyordun. Nereye gidiyordun?"

"Uzun hikaye abi ya."

"Anlatsana oğlum," dedi son yudumu alıp boş çay bardağını masaya bırakırken.

"Benim şu Raci vardı ya. İçeride anlattığım. Ondan şüpheleniyorum. Ben en son onun yanından olaylı ayrılmıştım. Beni içeride çürütmek için Fuat'ı tehdit etmiş olabilir. Zaten Fuat da tanıyordu onu, ama o temiz çocuktu, çalışkandı. Hep beni uyarmıştı ama ben dinlemedim."

Gözlerim dolmuştu hafiften, biraz duraksayıp sözlerime devam ettim.

"Her neyse, işte acaba onun parmağı var mıdır diye konuşturmaya gidecektim. Bir de şöyle bir şey var, sanki Fuat'ın katilini bulursam, Nehir cinayeti de çözülecek gibi. "

"Aklında şüphe varsa, durma. Git konuştur o iti!"

"Ne yani? Durdurmayacak mısın beni?"

"Hayır, ben buraya sana yardımcı olmaya geldim evlat." diyerek ensemi tutmuştu. Bu tavrı hoşuma gitmişti ki tam o sırada atölyenin kapısından Kutay Dede içeriye girdi ve bizi o samimiyette görünce yüzü asildi. Daha sonra Eşref ayağa kalkarak,

"Ben musaademi isteyeyim. Ben tekrar uğrarım sana Pamir, konuşuruz." diyerek kapıya doğru yöneldi. Kutay Dede hala kapının önünde bekliyordu. Eşref tam kapının yanına geldiği sırada Kutay,

"Uğrama!" dedi alçak bir ses tonuyla. Eşref abi olduğu yerde sırtını dönerek Kutay'a baktı.

"Dede, ne yapıyorsun?" dedim ne olduğunu anlamadan.

Eşref,"Sana mı soracağım onunla ne zaman buluşup buluşmayacağımı?"

"Bana soracaksın."

"Sebep?"

"Çünkü o benim oğlum!" dedi Kutay Dede. Neler yaptığını anlamıyordum. Bir süre daha bakıştılar, daha sonra Eşref bir şey demeden ceketini düzeltip dışarı çıktı. Hemen Kutay Dede'nin yanına atıldım,

C · 208 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin