"CESETLERİN DİLİ"

692 96 9
                                    

"Her maktul, her ceset bir parça yakarır insana... Her vicdan da, illa ki kulak verir kurbanına... Ceset konuşur, sesini duyurmak ister. Avaz avaz bağırır kendi içinde. Bir dışarı çıksa o ses, neler neler anlatacak sana. Bir ağzını açabilse, neden hareketsiz yattığını anlatacak sana. Onlar bizim gibi bağırmazlar, bizim gibi avazının çıktığı kadar bağıramaz yüzümüze 'O yaptı!' diye. Çünkü onlar, o andan itibaren canlı değiller... Cansız varlıklar; vücut dilleriyle bir şey anlamak isterler. Şunu sakın unutma; Hiçbir ceset sessiz kalmaz, Katilini ister hep. Şimdi diyeceksin ki 'Katilini istese ne olur? Ölmüş gitmiş zaten' diye. Katilini büyük bir iştahla ister her maktul. Nedeni ise onun vicdanı... Katilinin vicdanını istiyor aslında."

"Peki, Başkomiserim. Vicdan asla bırakmaz ki katilin peşini. Hele de ilk defa işliyorsa bu cinayeti; her akşam başını yastığa koyduğunda, her sabah aynaya baktığında, her güçlü görünmeye çalıştığında onu görecek. Vicdanını..."

"İşte cesedin dili de bu ya, Murat. Ceset bizimle konuşmaz, vicdan ile konuşur. Her dakika kendini hatırlatır."

"Haklısınız Başkomiserim de..."

"Kimden?"

"Sizin bu dedikleriniz, yani vicdanının rahat durmaması bir türlü... Bana bir tek kişiyi düşündürüyor."

"Biliyorum, Murat." dedi Gazanfer kirli sakalını sağ eliyle sıvazlarken,

"Biliyorum, her kapı bize Pamir Berk'i açıyor. Ben de bundan korkuyorum."

CİNAYET GÜNÜNDEN BİR HAFTA ÖNCE...

"Rıfat ne yapacağız biz böyle, bir türlü peşini bırakmayacak Nehir. Pamir korkudan daha yaklaşmaz Nehir'e ama Nehir bırakmaz onu."

Nevin hanımdı bu konuşan. Bir yandan kızlarına zarar gelmesini istemeyen bir anne ve baba, diğer yandan kızlarını Pamir'den ayıran bir anne ve baba... Bunlar ise aynı kişiler... Rıfat Bey hafif dökülmüş saçlarını elleriyle arkaya doğru tarayıp kara kara düşündü. Sonra, aslında yapmak istemediği bir şeye mecbur kalan bir babanın verdiği yüz ifadesiyle söze başladı,

"Benim aklımda tek bir çözüm yolu kaldır artık. Biz bu çocuğu uyardık, olmadı. Kutay'ın atölyesini yakacağız dedik o da olmadı. Atölyeyi yakacağımıza, Pamir'i yakacağız..."

"Ne? Ne diyorsun sen Rıfat? Fazla abartmıyor musun?"

Rıfat birden sesini yükselterek,"Abartmıyorum Nevin, ben hayatım boyunca haysiyetim ve onurum adına yaşadım. Bugünlere öyle geldim. Tırnaklarımla kazıya kazıya. Şimdi kalkıp da Kurtalan Holding'in hisselerinin büyük bir bölümünü verdiğim kızımı, bir çapulcuya veremem. Bunun için yetiştirmedim ben kızımı."

Nevin biraz daha endişeliydi bu konuda,"Hayatım, ben de istemiyorum tabii ki. Fakat bir insanın hayatını yakmak çok acımasız değil mi?"

"Bir insanın hayatını yakmayacağız ki, bir insanın kökten kaldıracağız."

Nevin hanım duydukları karşısında şok olur. Kocasını ilk defa bu kadar kararlı görüyordu çünkü.

"Rıfat, saçmalamayı bırakır mısın? Biz katil değiliz."

Rıfat Bey ayağa kalkarak cama doğru yaklaştı,

"Başka seçeneğim kalmadı Nevin. Pire için yorgan yakılır, sakın bana engel olmaya kalkma."

Nevin, yıllardır evli olduğu kocasının gözlerindeki ateşi ilk defa bu kadar kor görüyordu. Onu bu kararından vazgeçeremeyeceğini anlamıştı. O da mecburen boyun eğdi kocasının bu acımasız ve gaddarca kararına...

C · 208 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin