~DOST HANÇERİ~

730 93 7
                                    

Dost hançeri ağırdır... Bir kere yedin mi sırtına onu, ne sesin çıkar ne de canın... Ne bir şey analatacak kimseyi bulabilirsin, ne de anlatılacak bir şey. Öylece dımdızlak kalırsın işte. Bağıramazsın, çağıramazsın. Kardeşim dediğin adam da yaktıysa canını, gidemezsin kimseye... Diyemezsin 'Kardeşim sattı beni' diye. 'Kardeşim' kelimesi bile o kadar acıtır ki canını. Yanar için, ama kimse söndüremez.

Affetsen, hançeri unutamıyorsun. Affetmesen, onu... Çekilirsin bir kenara, herkesten uzak... Kendinle bile konuşamazsın, sessizce saatler geçirirsin tek başına. Dost hançeri ağırdır, her insan taşıyamaz... Hançeri sırtına yediğin gibi kalır orada. Çekip çıkartan olmaz onu. Tek yapacağın şey o hançeri örtmek olur. Sen örtersin, başkaları görmez ama her gece başını yastığa koyduğunda uyutmaz seni...


CİNAYETTEN ALTI GÜN ÖNCE...

"Delirdiniz mi siz Rıfat Bey? Ağzınızdan çıkanı kulağınız duyuyor mu? Pamir benim kardeşim gibi, nasıl böyle bir şey yapacağımı düşünürsünüz?"

Rıfat ısrarlı, Rıfat gücünün farkında... Karşısındaki ise sıradan bir avukat. Kolay kazanabileceğini sanıyor...

"Sen kızımı sevmiyor muydun? Bu mu lan senin aşkın? Aşık adam rol seçmez." diye çıkıştı Rıfat...

"Seviyorum tabii ki, aşığım ben kızınıza. Ama lütfen bunu istemeyin benden. Başka bir şey isteyin.."

Rıfat Bey kaşlarını çatarak kesin bir dille,

"Tek şartım bu avukat! Dediğimi yap, çiçeğini çikolatanı al gel iste kızımı." diyerek çekti gitti. Öylece kala kaldı Fuat. Birisi en yakın arkadaşı, diğeri ise çocukluk aşkı. Ha bir de çocukluk aşkı dediği kızın, en yakın arkadaşının sevgilisi olması vardı şimdi. Fuat aslında hep içinden kızmıştır Pamir'e. Çünkü Fuat kendini bildiğinden beri Nehir'e yanıktı. Bir türlü söyleyemiyordu ama...

Eve girince anahtarları gelişi güzel masanın üzerine fırlattı. Banyoya girip kravatını biraz gevşetti. Sonra soğuk suyu sertçe yüzüne vurup kendi gelmesini sağladı. Pek de sağladı denmez...

İkisi de Kutay Dede'nin elinde yetiştiler. İkisi de kimsesizdi... Kutay Dede Pamir'i boksör yaptı ama Fuat hiç boksör olmak istemedi. O hep okumak istedi, en iyi yerlere gelmek istedi. Kutay Dede'de onu hep en iyi okullarda okuttu, en iyi çevrelerde arkadaşlık kurdu. Her şeyin en iyisine layıktı Fuat. Nehir'le çocukluktan itibaren tanışıyorlardı. Bir türlü söyleyemiyordu ama, ya kabul etmezse diye. Nehir ve Pamir ise Üniversitede tanıştılar. Kutay Dede ikisini de okuttu, ikisini de büyüttü ama Fuat iş sahibi olunca yuvadan ayrılan ilk kişi oldu.

Kariyer yapmak istiyordu hep, bir süre yurt dışına gitti, daha sonra burda en iyi şirketlerde avukatlık yapmaya başladı. Hayatının en güzel yıllarını geçiriyordu ama unuttuğu bir şey vardı, Kutay Dede... Artık iyice aradaki mesafeyi kesmişti. Para, mülk, itibar... Herşeyi kazanmıştı. Ama eskiden gelen bir tek şeyi unutamıyordu; Nehir KURTALAN.

Lavabonun altına çöktü kaldı öylece. Dizlerini karnına doğru çekip ıslak elleriyle başını, ellerinin arasına aldı. Nasıl yapabilirdi bir insan? Sevdiği kız mı? Yoksa arkadaşı mı? Düşündükçe kafayı yiyecek gibi oluyordu Fuat. Sonra başını kaldırıp kendi kendine söylendi,

"Hayır, hayır... Ben böyle bir şey yapamam Pamir'e. Kardeşim o... Nasıl kıyarım? Katil değilim ben, hayır... Zaten yirmi üç yıldır Nehir'siz yaşadım. Varsın bundan sonra da böyle olsun." diyerek bir süre rahatlattı kendini. Kararını vermiş gibiydi. Sevdiği kız'ı kendinden mahrum etmeye göz yumarcasına kararını vermişti artık. Ancak tam o sırada aklına Kutay Dede geldi. İyice kafasını yorarak düşündü,

C · 208 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin