Bölüm 34

60 5 0
                                    

Ameliyathane kapısının önünde beklerken ellerimle yüzümü kapatmış duvarın dibine çökmüş ağlıyordum. Nazlı da Cenkle ayakta duruyor ve hıçkırıkları  tüm hastaneye dağılıyordu. Sessiz ağlıyordum. Çünkü artık Olgaya ses çıkaramazdım. O haklıydı...

Yanıma biri oturup sıkıca sarılınca omuzuna yaslandım ve titreyerek ağlamaya devam ettim. Burnuma dolan kokuyla "ılgaz" dedim titrekçe. "3 saat oldu neden gelmedi kimse" dediğimde kapının açılma sesiyle hastaneye sessizlik hakim oldu. Hızla ayağa kalkıp ameliyat kapısına baktım. Doktor hepimizi inceliyordu. "Kanamayı durdurduk ama tüm kolları ve bacakları kırılmış yoğun bakımda tutulması gerekiyor" dedi. Hızla  kafamı salladım. "Ne gerekiyorsa onu yapın yeter ki iyileşsin" dedik Nazlı ile aynı anda. "Özel doktor getirebilir miyiz" diyen Ilgaza döndüm. Olgay için yapar mıydı? "Tabii ki daha iyi hissedecekseniz eğer" diyen doktorla Ilgaz  hemen telefonunu  çıkarıp bir numara tuşladı. Uzaklaşıp konuşmaya başladığında  Nazlıya dönüp sarıldım. "İyileşecek değil mi Nazlı " dediğimde "o bizi bırakamaz" dedi. Doktor öksürüp "bir de ceketinin cebinde bu vardı" diye bir kağıt uzatınca alıp hızla okumaya başladım. Bunun hepsi benimle, benim bencilliğimle ilgili bir yazıydı. Olduğum yere çöküp bu sefer hıçkırarak ağlamaya başladım.

Hepsi kağıdı okurken "bencilim ben. Haketmiyorum seni Olgay. Bencilim tamam. Uyan bak söz bencil davranmayacağım" dedim mırıldanarak. Koltuk altlarımdan tutup beni kaldıran kişiye bakmadan sarıldım. "Bencilim bencilim bencilim" derken "şşşş" diyordu Ilgazda. "Bencil değilsin sadece kalbinin sesini dinledin" dedi. Kafamı salladım. "Kalbim beni her zaman üzüyor Ilgaz. Şimdi tamamen senle dolu. Beni üzme" dediğimde "seni üzmeyeceğim söz" dedi. "Söz"

###

"Niye uyanmadı ki hâlâ" dedi Nazlı yoğun bakım odasının camından içeri bakarken. Bir haftadır bekliyorduk. Nişanı ertelemiştik. Olgay bu durumdayken hayatta evlenmezdim. Sandalyeye oturmuş dizlerimi kendime çekmiş bir biçimde camdan içeriyi izliyordum. Olgayın her yeri alçıya alınmış, kafası bandajla sarılmıştı. Her yerinde borular vardı. Şuan hayatta olduğunu sadece kalp atışlarının izlendiği makinadan anlıyorduk. Ilgaz bir haftadır yanımdan sadece bir kere  ayrılmış onda da alışverişe gidip rahat giysiler almıştı herkese. Tuttuğu doktor sürekli hastanedeydi. Her an bir şey olmasına karşın hazır bekliyordu. Uyanması için Nazlıyla sürekli oturup kuran okuyorduk. Bazen de sadece bekliyorduk. Nazlı bana dönüp "hadi mescide gidelim" dedi. Kafamı sallayıp yan tarafta ki başörtüsünü Nazlıya verip bende kendiminkini aldım ve mescide ilerledik. Kuranı mescidde okuyorduk.

"Bismillahirrahmanirrahim"

###

Mescid kapısının  tıklatılmasıyla kuranı Nazlıya verip kapıya yürümeye başladım. Karşımda nefes nefese  Cenki görünce "ne oldu " dedim. "Uyanıyor"

Hızla Cenki ittirip aşağa kata koşmaya başladım. Olgayın odasına geldiğimde camdan içeri baktım.  Özel doktor ve birkaç doktor bir şeylere bakıyordu. "İyi mi uyanıyor mu" dedim Ilgaza dönüp. "Evet uyanıyor" dediğinde mutlulukla sarıldım. "Uyanıyor" diye murıldandım sevinçle. Büyük adım sesleriyle kafamı oraya döndüm. Nazlı nefes nefese cama yapışmış içeriyi izliyordu. "Uyanıyor" dedim gülerek yanına ilerlerken. "Uyanıyor be yaşasın" diyince sevinçle birbirimize sarıldık. Benden ayrılıp "şey" dedi. Tek kaşımı kaldırınca "sen odaya girmesen mi hemen" diyince kaşlarımı çattım. "Neden" dediğimde "seni görmesin hemen ilk önce bir kendine gelmesine izin verelim" diyince  kafamı salladım. "Haklısın sanırım" diyip üzüntüyle sandalyeye oturdum. "Hey üzül diye demedim" diyince kafamı salladım.  "Biliyorum "kafamı sallayarak onu onayladım. "Önemli değil" dediğimde sırtıma dokundu.

Doktor kapıdan çıkıp bize baktı. "Girebilirsiniz ama fazla yormayın bugün normal odaya alacağız" dediğinde Nazlı hızla içeri girdi. Arkasından Cenkte içeri girerken biz Ilgazla kapıda bekledik. 5 dakika sonra Nazlı ve Cenk dışarı çıkarken "hiçbir şey hatırlamıyor" dedi Nazlı. "Ama doktor  böyle bir şey demedi" dediğimde Ilgaz "arayıp soracağım" dedi. Onun aramasını beklerken Nazlı ile camdan Olgayı izlemeye başladık. "Olabilirmiş böyle şeyler" diyen Ilgaza döndük. "Yani temelli mi yoksa " dediğimde lafımı kesip "iki yıl öncesine kadar hatırlamıyorsa bu belli olmazmış" dedi. "Nazlı ve ben girip bunu bir tespit etmeye çalışalım" diyip içeri girdik.

"Oo Miray hanımda gelebilmişler" diyince gülümsedim. "Tabii ki geleceğiz arkadaşız biz Olgay en son hatırlıyorsun" diyince sırıttı. "En son biz birlikteydik ve sen şarkı söylüyordun" dediğinde "Ilgaz diye birini hatırlıyor musun" dedim. Kafasını olumsuz anlamda salladı. "Şuan kaç yılındayız " diyen Nazlıya dönüp "kendimi sorguda gibi hissettim neyse sanırım 2013" diyince kafamızı salladık ve odadan çıktık. "Bana şuan aşık değil 3 yıl öncesinde" dediğimde Ilgaz sırıttı. "Sanırım hep böyle kalsa pek fena olmaz ha" diyince Cenk de ona katıldı. Ben kaşlarımı çatıp "bu üç yılı ona hatırlatmalıyız" dedim. Nazlı "Miray bencilleşme bence de böylesi daha iyi" diyince ona döndüm. "Ben bencil değilim sadece ona üç yılını hatırlatmalıyız. Hayatından üç yıl çalamayız" dediğimde Ilgaz kaşlarını çattı. "Olgayın sana aşık olmasını mı istiyorsun" diyince ellerimle kafamı ovdum. "Hayır sadece üç yılını çalamayız " dedim. "Kimse bir şey çalmıyor sadece canının acıdığı üç yılı yok ediyoruz" diyince kafamı salladım. "Tamam sanırım haklısınız"

###

Olgay havaalanında el sallarken bizde ona el salladık. İki hafta boyunca izmirdeydik ve Olgay Ilgazla beni evli sanıyordu. Ona hiçbir şey hatırlatmamıştık. O da hiçbir belirti göstermemişti. İçim rahattı. Hâlâ çok yakın arkadaştık. Artık onun bir şirketi vardı ve onu yönetecekti. Yeni bir hayata başlıyordu. Düğüne bir ay kalmıştı. Tarihî önceden ayarlamıştık çünkü. Bugün akşam nişan ve iki hafta sonra da kına vardı. Sonra ki günde düğün. Olgay bizi evli sandığı için bundan bahsetmemiştik. Sonra da bahsetmek gibi bir niyetimiz yoktu.

Aramız iyidi. Sanırım mutlu son gerçekten olabilirdi. Herkes için...

Özgürlüğün Peşinde Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin