Medya Miray ve giysileri. Arkadaşlar bu hafta ki bölümü neden salı günü atıyorum. Neden cumartesi günü geciktirdim. Hemen belirteyim. Cenazemiz vardı ve bu benim aklımdan tamamen çıktı. Bölümü önceden yazmıştım. O yüzden gerçekten özür dilerim. İyi okumalar...
Sabah uyandığımda o kadar mutludum ki. Bu mutluluğumun nedenini kesinlikle bilmiyordum.
Yataktan kalkıp lavaboya doğru ilerledim. Günlük ihtiyaçlarımı karşılayıp odaya geçtim. Güzel giyinmek istiyordum.
Giyindikten sonra saçlarımı da kendime özgü dağınık topuz yaparak aynaya baktım. Güzeldim ama makyaj lazımdı.
Hemen poşetten makyaj malzemelerini çıkarttım. Koyacak yer bulamayınca tekrar poşete atmıştım eşyaları.
Güzel bir makyajdan sonra yuvarlak camlı gözlüklerimi taktım ve boynuma da bir kolye geçirdikten sonra hazırdım.
Odadan çıktığımda asansöre doğru ilerledim. Geçen ki gibi asansöre Paul da biniyordu.
((Paul kim diye sorarsanız dün asansörde tanıştığı çocuk eski bölümde tanıtmıştım))
Ama düne göre elinde kartonlar yoktu. Hatta hayli bir yakışıklı duruyordu şuan.
Altında kot pantolon üzerinde beyaz tişört vardı. Tek omzunda da siyah deri ceket. Ayakkanıları da beyaz spor ayakkıbıydı. Şu haline göre Paul kesinlikle bu otelin müşterisi gibi duruyordu.
Paul asansöre bindiğinde asansör kapanmaya başladı. "Asansörü bekletir misiniz"diye bağırdım ve koşmaya başladım.
Asansörün kapısı tekrar açılmaya başlayınca hızlanıp kendimi içeriye attım.
Gülüp Paula baktığımda gülümsedi ve "günaydın" dedi. Kafamı sallayıp "günaydın"dediğimde beni süzdü.
"Her sabah bu kadar erkenci misin sen?" dediğinde gülüp "aslında çok uyurum ama burada erken uyanıyorum . Sonuçta gezmediğim yer kalmamalı"dedim.
Kafasını sallayıp "tek başına mı geldin. Genelde yurt dışını gezmeye tek gelmezler" dediğinde "hayır tek gelmedim. Aslında planım öyleydi ama son anda değişti. Beni rahatsız etmeyeceğine ve sadece güvende olduğuma emin olması için arkadaşımla geldim"dedim.
Sonra hızlıca "bir fotoğraf çekinelim mi türkiyede ki arkadaşıma bunları anlatırken seni merak eder" dedim .
Kafasıyla onayladı. Telefonu çıkarıp ön kamerayı açtım ve birlikte bir fotoğrafımızı çektim.
Nazlı kesinlikle gelmediğine pişman olacaktı.
Şuan buraya Ilgazla geldiğimi bile bilmiyordu. Kafama vurdum . Dönünce beni kesin öldürecekti.
Paul ile birlikte kafeteryaya ilerlerken "burada çalışmıyorsun değil mi" dedim.
Bana bakıp "nası anladın"dediğinde gülüp "giyinişinden" dedim
"Peki bana neden öyle dedin müşteri olduğunu söylemek yerine"dediğimde gülüp "müşteri değilim ki " dedi .
Yemekeri alıp masaya geçerken "nesin ya"dedim.
"Babam bu otelin sahibi ama ben burada çalışmayı seviyorum. Herkese çalışan olduğumu söylüyorum ki yalan sayılmaz" dedi.
Kafamı sallayıp onu onayladım ve yemeğime gömüldüm. Az sonra "günaydın MİRAY" diyen sesle kafamı kaldırdım.
Ilgaz sinirle Paula bakıyordu. Ama konuştuğu bendim."Günaydın Ilgaz"dediğimde bana döndü ve "tanıştırmayacak mısın"dedi.
Kafamı sallayıp "Paul-Ilgaz bahsetmiştim arkadaşım. Ilgaz-Paul otelin sahibinin oğlu" dedim hızlıca.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Özgürlüğün Peşinde
Novela JuvenilTürkiyenin en zenginlerinden Karakayalar Onların tek kızı Miray Karakaya Avukat olma yolunda yavaş yavaş ilerlerken Ailesinin onun için planladığı hayatı yaşayan genç kız Kendi hayatı için Planı değiştirmeye mi çalışacak ? Yoksa onun için planlanm...