Aşkın tanımını bilmezsekte her önümüze gelene aşık olsakta
Özalpta onu yaşamak başka birşeydi. hepimizin aşkı ilk okuldan başlardı bazen imkansızlara
Bazen insafsızlara bazende duygusuzlara hep aşık olurduk.
Hep birşeyler eksikti bizde yada hep bir şeyler eksik kalırdı.
İfade edemezdik kendimizi mahçup utangaç bakışlardan başka
Ya cesaretimiz olmazdı ya ayakkabımız yırtık yada üstümüzdeki mont
Hiç birşey tam tıkır değildi hep birşeyler eksikti bizde yada eksik kalırdı
bahar hep geç gelirdi özalpa yazlar erken biterdi .tıpkı erken gelen ayrılıklar gibi
Akşamlara gecelere dökerdik derdimizi. Aynanın karşısında yapsakta aşk teklifi yada iltifat Provası. Yada hayalini kursaydık ahh bir baş başa otursakta pastacı mızonun LONDRA pastahanesinde
Hayaller paris ama gerçekler özalp misali hayallerimizde bile kendimizi kandıramazdık
Ve gelirdi ardı ardına ayrılık ve ayrılıklar. Sığınırsın koskoca kış gecelerine tütün kokardı nefes. bafra bitlis birinci yada tekel tütünü
Hasret kokardı gönlümüzdeki o masum sevdalar zulamızda sakladığımız hasret kokan mektuplar .haykırırcasına anlatılmayan anlatılamayan duygular.
Vurursun kendini özalpın kap karanlık sokaklarına bir iki volta atsanda fidan boylunun Sokaklarında tüm sokak onun kokusu kokardı nazlı nazlı . perdeler çekilmiş erken bir başına Kalırsın tutsağı olur ona gönül kafesin. Bu gün olmadı bu gece olmadı yarına umut bağlarsın.
Ne zaman mahır zahırın davul zurna sesi duyulsa içimizi kaplardı bir heyecan belki bir kez Görme ümüdüyle ıslatır saçları en kör perma şarp jiletle firari başını dışarı çıkarmış bir iki tel sakalı keser Kara kedi esansını sürer.
En ispanyol paçalı pantolonu yatak altında ütülenmiş . yakasının kiri karanlıkta belli etmez tesellisiyle Beyaz gömleği delinmiş pençesiz ayakkabıyı giyer davul tokmak sesinin geldiği yöne davetsiz düğün mahalline Giderdik. genç erkekler ve genç kızlar. adabtandır utangaç halimizdendi belkide. bir çoğumuz İçimizdeki duyguyu dışa vuramadık kendi kendimize yandık . belkide hala yanıyoruz ve o Ateş hiç bir zaman sönmeyecek yaşanmamışlıkla beraber kanıyoruz.
Ne gelinler yolcu ettik kenanın abinin yeşil renosuyla emekli aziz abinin bordo mavi ford münübüsyle taksici abdurrahman abinin murat 124 üyle
Ne gönülsüz aşksız gelinler bindi muzaffer amcanın AŞK gemisine gelin kaderine ağlarken davul zurna sesine karışırken sesi adettendir anne baba ocağından ayrıldığındandır diye kim ne bilsinki yandığı sevdasınadıydı belkide .
Halayda oynarken kaçamaklı bakışlarla bir kaç saniyelik bakışmaktan öteye değildi Sevişmelerimiz.lavanta yerine saçları gaz yağı kokan genç kızların saçları gaz yağı parlaklığı ay ışığı mahçup mehtap yüzler yokluktu belkide.
bizimkisi Mahçubane utangaçlıktı kalbimizin en derinliklerindeki sevda. makyaj değil yanağımdaki Pembe güller utangaç halimdir benim.
Kaç mektup zulamda sakladım her önünden geçişimde titredim erteledim erteledim bugün Değil bir başka gün derken tenime sinmiş mahçup mürekkep sen kokuyorsun. mektup ben Kokuyorum. satırlar ikimiz kokuyoruz korkuyoruz titriyoruz toy fikirlerlerle ertelesekte bu gün yarın bak bizi beklemedi kısmet ve kader.
dile xorta dilan
Siyah beyaz fotoğfarlarda kaldı herşey solmuş kuruyan yapraklarda kaldı yaz ayımız
Yeşertmeğe çalışsakta kuru yaprakları zemheri kış ayında
kare kare silinmiş hafızalarda kaldı mehtap yüzler
Çarpmıyor artık kalpler eskisi gibi hızlı
Yetmiyor hiçbirşey seni anlatmaya kifayesiz kalıyor sözler
Yorulsada bu beden seninle vuslatı özler
Yaprak gibi her birimizi bir yana savurdu yeller sarıyor bizi gurbet eller sarıyor bizi yadeller ...........
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HASRETE DAİR ŞİİRLERİM
PoesíaBitmez dediğin ömür bitti işte Sağında solunda herkes bir bir gitti işte Kiminin gözü yolda kaldı Kiminin tebbesümü kaldı son gülüşte Hayat budur işte aldattı bizi bahar Aldattı bizi başımıza zamansız...