MURAT DURMAZ (sırtımdaki bıçak

15 3 0
                                    

Yokluk gördü tokluk gördü adam gördü  mert gördü namert gördü 

dost gördü post gördü   

çakal gördü tilki gördü aslan gördü sırtlan gördü

dolu dolu sofralar gördü  kuru ekmeğe peynire makarnaya talim gördü

mutluluğun  dolu dolu sofrada değil para pulla değil 

mutluluğun huzurla yiyilen kuru ekmek peynirle  olduğunu gördü 


Tahtadan yataklarda yattı tahta çıkarıldı tahttan indirildi omuzlara alındı omuzlardan atıldı  kucaklandı kucakladı sırtımdan bıçaklandı  taş gibi katıydı  saf temiz kalpliydi  aldandı aldatıldı.

gönül taciriydi ne sevgi aldı nede sattı  binbir pazarda satıldıkça satıldı  kıymet bilene bilmeze .


dağı deldi ferhat gibi.  güldüler şirin nerde dediler 

küçük bir kale yaptı hükümdarı nerde diye alay ettiler.

sevgi duvarları örmüştü taşlarını bir bir söktüler 

o söktükleri taşların altında kaldılar ezildiler 


Sevdi sevildi  yara gördü dert gördü sardı sarmaladı 

garip gördü önünde eğildi  derdini dinledi 

herkesi dost bildi ayrı gayrı bilmedi 

sevgide dostlukta rengi gözetmedi kırmızıya ayrı sarıya ayrı 

siyah beyaza ayrı bakmadı .


yeri geldi asileşti kavgaya tutuştu dağlara tepelere kafa tuttu

haksızlığa gelemedi hep haktan yana oldu

nisan yağmuruydu gök gibi doldu taştı boşaldı

hüküm giydi zindan gördü  dert gördü

vurgun yedi  sürgün yedi  eyvallah dedi 

dostunu satan postunu satan kendinide sattı 


şimdi gurbet elde ta uzaklarda 

memleketten vatandan uzak hüküm tutsağında   

anne babanın kardeşin evladın yarin uzağında 

gelemem ben aney namerdin kurulu tuzağında 

bitecekse bitsin bu hasret  anne baba evlat sıla 

burnumda tüter leylim ley vanda van gölü  özalpta kani kavran 

üç beş dost hallerimi soran ..


HASRETE DAİR ŞİİRLERİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin