ÖZALP ve BEŞ MEKANSIZIN HİKAYESİ

21 2 0
                                    

Yürüsün yollarında  titrek yorgun ayaklarım . her adım atışımda  anılarım canlanır gözlerimde.durur   karşımda.  çocukluğumuzun   gençliğimizin  hatıraları   soğuk betonların altında kalmış  her yerinde hatıralar yatıyor toprağında taşında . 

geçmeyen kışla kasvet  gelmeyen yaza hasret  

derin bir uykuda sanki anılar  uyanacaklar birazdan 

hesap sorarcasına  geçip giden yıllardan 

zamanı geri döndürmek isterim   çocukluğumuzun  gençliğimizin   bakışlarında 

yanmak isterim  o günlerin  özleminin hasretinin  sevdalarının ateşinde harında 

kaç yıl geçti  saymadım kaç yıl geçti  ömrümüzden biliyormusun.


Anılarımızın  geçtiği  yerlerin üstünde  soğuk betondan binalar yükselmiş 

rengarenk çiçekler  bitmiş  ayak bastığımız  yerlerde  çiçeklerin renkleri soluk  

kokuları bir hoş.  bakışlarım  donuk bom boş   aklım fikrim  sanki sarhoş

sormak istedim papatyaya hüzünlü gelinciğe.

sızladı içimdekiler inceden inceye

 dönmüşüz yıllar sonra   kanadı kırık bir serçeye 


gömülsün isterim her şey bir anda zifiri karanlık bir geceye 

hayallerimde kalsın istedim  her şey tıpkı eskisi gibi  

gömülsün özalp şehri  eski karanlığına  

bir gaz lambasının cılız ışığında  anlatılsın hikayeler masallar  

eski renkli hülyaların  koynunda.


babamın LONJIN marka radyosu  taş plaklar çalan plağı   yanık türküler  çalardı evin içinde yankılanıyordu. türküler şarkılar  gaz lambasının titrek ışığında 

Radyo ve televizyon tamiri deyince akla gelen ilk isim şerepxaneli radyocu yusuf usta   Radyo tamiri olur her şeyin tamiri olurda.  kırılan çocuk kalbimizin tamiri varmı be ustam.

Cerrah amcanın  nimet abinin sinemasında  parasızlıktan tam bir film izleyemedik  hep son beş dakika  içeri alınırdık  parasızlıktan .


Duydumki siyah beyaz televizyon getirmişsin özalpa

Siyah beyaz televizyonda da sinema gibi  bir film varmı be ustam

Bozmuş hayat bizim ses ibremizi bir kere. tanışmışız fakirlikle fukaralıkla

O yüzdendir kısık sesimiz. feleğin çarkına çomak sokupta kısık sesimizin tamiri varmı be Ustam


Radyonun teyibin plakın sesini düzenlede  yanık bir türkü çalsın be ustam

Bizim van elinin ozanları  atakan çelik hüsamettin subaşı hüsamettin ergül celal yarıcı  Erol evgin gibi.  özalpın dertli hallarını  çamurlu yollarını  fakirliğini fukaralığını    kısık seslide olsa kısık ses ile  çalsın dile Getirsin be ustam.

Sağa sola bulaşan gençleri  berlin duvarı kargalli köprüsünü  

Beş mekansızların hayat hikayesini  özalpın yasak sevdalar ülkesi olduğunu.çalsın   söylesin be Ustam.                                                                                                                         

 AVDIRIN  rengarenk çiçeklerini  sırma kokan çimenini    

ayrılık sembolü  gelinçik çiçeklerini  

falcı papatyalarını 

 geliye heft xunun yamacında yuvalanan kekliklerini

kherewılın  buram buram kekik kokulu toprağını 

Beş mekansızların  hallarını  

aşklarından çektiklerini çalsın söylesin be ustam 


Kani kavranın esen yeline  yanan bağrını açan gençlerini 

sultan amcanın bahçesini  bağını 

acem yücele  kılıçta  kim kaptırmışsa  varını yoğunu  

özalpin ispanyol paçalı  filinta gençlerini  çalsın söylesin be ustam

Direklerdeki cılız ışığı  mehtapla  sunarken  özalpın çamurlu yollarında sevdalıların  derbeder  voltalarını .   beyninde zonklayan cevapsız Sorularını   satır satır özlem dolu hasretlik mektuplarını  kanatlanıp  sevgiliye doğru yol alan Hasret kokulu kanatlı pullarını . çalsın söylesin be ustam.

postacı tahir amcanın  yusuf amcanın  hekim abinin  fehmi abinin avuçlarında  ya sevinçleri Yada hüzünleri  gördük. 


Sevgiliye olan özlemi hasreti ankesörleri yumruklayarak jetonları fırlatarak dindirmeye Çalıştık. Biz yarım yaşamak nedir iyi biliriz her şeyimiz yarım kalsada zulamızda Sakladığımız aşklarımıza muhabbetimiz tamdır bir ömürde öyle geçecek be ustam.

dile getirilemeyen aşkları ayrılıkları özlemleri  VAN  elinin ozanı hüsamettin ergöl çalsın söylesin be ustam.

Karanlığa yürüyorum yokluğunda ne bir mehtap ne bir yıldız ne bir ışık var yolumda

Ayazdan beyaz çiçekler açmış saçlarımda ufukta ne bir bahar ne bir yaz
Kurak bir çöle dönmüş hayallerimiz  . ufukta ne bir bulut nede bir yağmur
Çocukluğumuzu  sevinçlerimizi  özledik gençliğimizi heyecanlarımizi özledik                                 özlemlerimizi   hasretimizi dindiren yanık bir  türkü  radyondan  hüsamettin ergöl den dinleyelim be ustam.




HASRETE DAİR ŞİİRLERİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin