''İndir beni!''Yoongi omuz silkip beni kucağında taşımaya devam etti. Kendimi yeni evliler gibi hissediyordum ve birinin bizi böyle görmesinden çekiniyor olmasaydım bu halimizden keyif alacaktım.
''Mızırdanma, az kaldı.''
Binanın daha önce hiç ayak basmadığım bir katına geldiğinde durup beni yere indirdi.
''Sonunda!''
Dudaklarını büzerek ''Kucağımda olmak bu kadar mı kötüydü?'' dedi.
''Kucağında olmayı seviyorum.'' dedim gönlünü almak için. Seviyordum da.
''Ama odandayken.''
Munzurca sırıtıp parmaklarını parmaklarıma geçirdi. Nereye gittiğimizi merak ediyordum ama anı bozmamak için tek kelime dahi etmedim. Koridor az sayıdaki meşaleden dolayı fazlasıyla karanlıktı. Bastığım yeri göremiyordum ve Yoongi'nin de gördüğünü düşünmüyordum. Sadece burayı ezberlemiş olduğu için endişe etmeden atıyordu adımlarını. Diğer odalardan daha farklı bir kapısı olan odanın önünde durmuştuk.
''Kimin odası burası?''
''Benim.''
Neden iki odası vardı ki?
Cebinden çıkarttığı anahtarlardan birini -bunda tereddüt etmemişti ve eminim yerinde ben olsaydım bütün anahtarları tek tek denemek zorunda kalırdım- deliğe sokup kapıyı açtı. Önden girmesi için geri çekildiğimde belimden beni zifiri karanlık odaya ittirdi.
''Y-Yoongi-''
Yoongi cümlemi tamamlamaya fırsat vermeden odadaki mumları yakmıştı bile. Odayı incelemeye başladım. Duvarlar ve eşyalar açık renkteydi. Pek fazla eşya yoktu ve loş ışıkta bile insanın içini aydınlatıyordu. Diğer odasına benzemiyordu ve komidinin üzerindeki kasenin içindeki misketleri gördüğümde burasının çocuk odası olduğunu anlamıştım. Küçük Yoongi'nin odasındaydım.
''Ne düşünüyorsun?''
''Burayı dekore eden kimse zevkliymiş.''
''Öyleydi.''
Sesindeki değişiklikten burayı annesinin dekore ettiğini tahmin ettim. Ve Yoongi'nin kendisi için hala çok hassas olduğu konuları benimle paylaşıyor olması yüreğimi titretiyordu. Ona sarılıp ağlamak istiyordum. Annesinin yasını tutan o küçük çocuğa sarılmak istiyordum.
''Buraya en son ne zaman geldiğimi hatırlamıyorum bile.'' dedi oturmam için yatağının ucundaki işlemeli tekli sandalyeyi çekerken.
Hafifçe gülümseyerek ''Var olan her klana kafa tutabilecek kadar cesaretli ama kendi odama giremeyecek kadar da korkağım.'' dediğinde nedensizce ağlamak istedim.
''Seni neden buraya getirdiğimi merak ediyorsun, değil mi?''
Evet anlamında başımı salladım.
''Aramızda sır kalmasın istedim. Her ne kadar bazı şeyler benim için bile hala sır olsa da.''
Aramızda sır olduğunu düşünmüyordum. Amcası Min ailesiyle ilgili kafamı karıştırmış olabilirdi ama Yoongi'ye güveniyordum. Ve onun benden bir şey saklamayacağım da biliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Leader - Yoonmin
Fanfiction''Sana bir şey söylemiştim. Hatırlıyor musun, Jimin-ah?'' | Clan Serisi - Ⅱ