Leader - Yoonmin

[3]

''Jimin-ah!''

''Yoongi!''

Paniklediğimi fark etmiş olmalıydı ki hafifçe gülümsedi.

''Burada ne arıyorsun?''

''Seni görmek istedim. Nereye gidiyordun?''

''Hoseok'a bakacaktım. Ama daha sonra baksam da olur.''

Hoseok mu? Ben onu tamamen unutmuştum.

''Sorun değil daha-''

Yoongi yakamdan tutup hızlıca beni içeri çekti.

''Bu fırsatı kaçıracak değilim, Bay Park.''

Beni geriye doğru ittirdiğinde direnmek yerine kendimi yatağa bırakmıştım. Bana kızgın gözükmüyordu. O zaman neye kızmıştı?

''H-Hyung?''

''Hyung mu? Sence aramızda o tarz bir ilişki mi var, Jimin-ah?'' dedi yatağa yasladığı bacağından destek alarak üzerime doğru eğilirken.

Unutmaya başladığım kokusunu tekrar içime çektim yakınlığımızdan faydalanarak.

''Sana kızgınım-''

''Kızgın olması gereken kişi sen değilsin. Beni nasıl zor durumda bıraktığından haberin var mı?''

Numaracı bir tavırla kaşlarımı çattığımda kıkırdadı. Bu sesi duymayı seviyordum. Onunla ilgili her şeyi seviyordum.

''Beni cezalandıracak mısınız, Bay Park?''

Belden aşağısını vücuduma yasladığında kaslarımın kasıldığını hissettim. Üzerimde Yoongi olmasaydı felç geçirdiğimi sanabilirdim.

''C-Ceza mı?''

Diziyle bacaklarımı ayırıp daha rahat bir pozisyona geçti.

''Hı-Hı.'' dedi dilini alt dudağında gezdirirken.

O dudağını yalanken benim boğazım kuruyordu.

Yoongi'yi nasıl ceza- Ah! Ne demek istediğini anlamıştım. Geç de olsa.

''Yaramaz bir çocuk mu oldun?'' dedim omzundan tutup ittirmeden önce.

Sırtı yatakla buluştuğunda şaşkınca bana bakıyordu.

''Yaramaz çocuklara-''

''Becer beni, Jimin.''

Fazla net çıkan sesiyle donup kalmıştım. Onu becermemi mi istiyordu? Eh, pekala da bunu yapabilirdim ama partnerim Yoongi olduğundan hiçbir zaman bu ihtimali düşünmemiştim.

''Jimin?''

Bacaklarını belime sardı. Ona ne cevap vereceğimi düşünüyordum, o bana sürtünürken. Ne demeliydim? Onu reddedemezdim ama onu beceremezdim de. O sıradan bir lider değildi, Min soyundan gelen güçlü bir klanının lideriydi.

Parmağını alnıma değdirdiğinde düşüncelerimden sıyrıldım.

''Ne düşünüyorsun öyle?''

''Hiç.''

''Beni arzulamıyor musun yoksa?''

Az önce içi gülen gözler şimdi buğuluydu. Onun için ne kadar önemli olduğumu bir kez daha hatırlamıştım böylelikle.

''E-Elbette arzuluyorum. Seni seviyorum, Yoongi.''

İçimden derin bir oh çektim. Onu hala seviyor olduğumu açıkça ifade etmek beni rahatlatmıştı.