''Tanrım, tanrım!''Iseul bilmem kaçıncı kez aynı şeyleri söylerken yaşlı terzi bıkkınlıkla solumuştu. Yabancılar için Iseul'ün heyecanlı davranışları sinir bozucu olabiliyordu, kabul ediyordum bunu.
Yakamın düğmesi de iliklendinde yükseklikten inmiştim.
''Yakışıklı gözüküyorsun.''
Jungkook kollarını göğsünde birleştirdikten sonra omzunu kapıya yasladı.
''Çok mu eğleniyorsun?''
''Elbette. Liderimi Iseul kadar heyecanlı görmek her zaman başıma gelebilecek bir şey değil.'' dedi gülerek.
Görevliler son kez kıyafetimi kontrol ettikten sonra selam vererek odadan çıkmışlardı. Beklediğimden daha sade ve ciddi bir kıyafetti üzerimdeki. Göğsümün üzerindeki kırmızı renkteki bu klana ait sembol ve kendi klanıma ait gümüş renkteki sembol zarifçe işlenmişti kumaşa. Biraz sıkı da olsa birkaç saat idare edebilir ve bir daha giymemek üzere kaldırıp atabilirdim.
''Hazır mısın?''
Perdeleri kenara sıyrılmış camdan dışarı doğru ufak bir bakış attım. Güneş batmak üzereydi.
''Jimin?''
Jungkook'a dönüp ''Hazırım.'' dediğimde ancak rahatsız edici olmaya başlayan bakışlarını üzerimden çekmişti.
Daha önce varlığını bile bilmediğim, yerleşim alanı dışında kalan yapıya doğru yürümeye başladım. Burada kalan çok fazla insan olmadığı için etraf kalabalık gözükmüyordu.
Her adımda kalp atışlarım daha da hızlanıyordu. Ve ayaklarımın bana ihanet edip etmeyeceğini bilmiyordum. Bana bakan onlarca gözün eşliğinde yere kapaklanabilirdim. Rezil olabilirdim. En önemlisi, Yoongi'yi rezil edebilirdim.
Resmi kıyafetler giymiş görevliler kapıyı açtığında bayılacağımı sanmıştım. Koşarak kaçsam çok mu komik olurdu?
Jungkook hafifçe kolumu sıktıktan sonra kulağıma doğru eğildi, fısıldayarak ''Arkanda olacağız.'' demişti.
Yanlış bir hareketimde beni kurtarmak için bekleyen birilerinin olması iyi hissettirmişti. Iseul her zaman beni kurtarmıştı ama o geldiğinde çoktan rezil olmuş olurdum.
Kadın olsaydım büyük ihtimalle babamın koluna girip din görevlisinin önünde ışıltılı gözlerle bana bakan Yoongi'nin yanına gidiyor olacaktım. Ama kadın değildim ve bana eşlik edecek bir babam yoktu. Iseul dışında kimsem yoktu aslında burada.
''Size eşlik edebilir miyim?''
Bütün dişlerini göstererek gülümseyen Hoseok'a baktım gözlerimi kırpıştırarak. Ağlamak üzere olduğumu bilmesini istemezdim.
''H-Ha?''
Koluna girmemi sağladığında ''Gerçekten kabasın, Yoongi haklıymış.'' dedi.
Yoongi'nin klanının eşitlikçi bir klan olduğunu unutmuştum.
Yoongi'nin yanına geldiğimde yanaklarımın yanmaya başladığını hissediyordum. Tam şu anda ölürsem şaşırmazdım.
Siyah eldivenli elini uzattı tutmam için. Elini kavradığımda basamakları çıkarak karşısına gelmiştim. Din görevlisinin öksürüğüyle salondaki uğultu kesilmiş, köşedeki çalgıcılardan yumuşak bir ezgi duyulmaya başlamıştı. Savaşçı bir klandan böyle bir düğün töreni beklemezdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Leader - Yoonmin
Fanfiction''Sana bir şey söylemiştim. Hatırlıyor musun, Jimin-ah?'' | Clan Serisi - Ⅱ