İkinci bölümle merhaba! ❤️
Elçin bahçede ki masayı hazırlarken, annesi de bahçedeki şömineyi harlıyordu o sıra.
''Kız Elçin, vallahi yolucam seni! Kızı mutfakta bulaşıklarla bıraktın. Git yardım et, biz Zülal'imle kurarız sofrayı.''
Annesinin söylediklerine gözlerini devirip cevapladı hemen.
''Ay tamam ya!'' Dedikten hemen sonra bahçe kapısından içeri girdi, oturma odasının önünden geçerken bir an durakladı. Çünkü abisi olacak öküz, Zülal'in gönlünü almaya uğraşacağı yerde koltukta uzanmış maç izliyordu.
''Abi yeminle öküzün önde gidenisin. Bir mö'lesene!''
Kadir duyduğu sesle kafasını kapıya çevirdi. Bu kızı evire çevire dövecekti bir gün, vallahi yapacaktı artık.
''Elçin! O bir metre hiç santim boyunu, tamamen yerin dibine gömerim bak! Bulaşma bana!''
''Ay komik misin? Dur güleyim de ayıp olmasın. Ha ve ha! Sen bu kafayla devam et. Öküzlerin efendisi!'' Dediğinde uçar adım mutfağa koştu, çünkü biliyordu ki bir saniye daha dursaydı. Abisi onu saçlarından tavana asacaktı. Mutfak kapısından içeri adım attığı sıra Bahar'ın elinin kanadığını görünce panikle tepki verdi.
''Ay! Bahar parmağını mı kestin?''
Normalde abisi ve müstakbel yengesi bu denli yakınlaşmışken ufaktan bir izler, ardından sinsi bir sırıtışla kıyın kıyın bahçeye dönerdi ama... Aması vardı işte. Kız elini kesmişti, ne yapsın? Merhamet dolu yüreğine söz mü geçiyordu sanki?
Bizim iki divane ise, duydukları sesle irkilip elektrik çarpmış misali hızla geri çekildiler.
''Aaa... Şey, önemli değil. Ufak bir kesik işte. Hallederim ben.''
Sinan, içinden bildiği ve an itibari ile, ileri düzeyde ürettiği küfürleri sıralamakla meşguldü. Bu Elçin'in hiç mi ayarı olmazdı yahu?!
''Elçin! Kızım ne diye sessiz sessiz yanaşıyorsun? Aklımız çıktı.''
''Valla abiş, ben buraya kadar gayet sesli adımlar attığımı düşünüyorum. Ama siz o kadar konsantre olmuşsunuz ki fark edemediniz sanırım.''
Bahar o an öyle utandı ki, bir bahaneyle mutfaktan çıkmak artık onun için farzdı.
''Şey... Bulaşıklar bitti Elçin. Be...ben bahçeye geçiyorum.'' der demez, tabana kuvvet kaçtı oradan.
''Elçin, yeminle canımdan bezdirdin artık sen!'' diye sinirle bağırdı Sinan. Siniri hem Elçin'e hemde kendineydi aslında. Yaralı kuzusu nasılda utanıp kaçmıştı öyle... Yaralı kuzusu mu? Tövbe tövbe!
''Ay ne yaptım ben şimdi abiş ya?'' diyen Elçin'i duymadı bile o hırsla oturma odasına dalıp Kadir'in ensesine tokadı yapıştırdı.
''Ver lan şu kumandayı! İzlediği şeye bak, bu kafayla yakında sende talibini aramaya çıkarsın bu programlara!''
''Abi ne diyon sen allasen ya? Ulan bu evinde stres topu benim anasını satayım!''
''Darlandurma beni, şu kumandayı bana ver!''
''He anladım, frekans değiştiğine göre, kızdırmışlar seni. Kim kızdırdı? Bendeki de soru Elçin cadısı dimi? Abi çok uzadı bunun dili, kesecem bak az kaldı benden demesi...''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Adı Bahar
RomanceBahar neredeyse çocuk gibi olduğu yerde tepinip, çığlık atacaktı. Zaten heyecandan ölüyordu, bir de adamla o yolu yan yana nasıl gidecekti? Sinan'ın aracın sürücü tarafına doğru yürüdüğünü görünce el mecbur, geçip ön koltuğa oturdu ve hırsla kemerin...