Hİ GUYS! BÖLÜM DİĞERLERİNE NAZARAN DAHA KISA OLDU ASLINDA... AMA BÖLÜMÜ DE Bİr YERDE BİTİRMEM GEREKİYORDU MALUM, BÖLÜMÜN KONUSU BİTİNCE BÖLÜMDE BİTİYOR. NEYSE UMARIM BEĞENİRSİNİZ. YORUMLARINIZI BENDEN EKSİK ETMEYİN. ŞARKIYI DA DİNLEYİN HA! GÜZELDİR... BEN ÇOK SEVERİM. :DBUYRUN;
''Kızım yalan mı konuşucam ya valla öyle dedi...''
''Vay be! Abime bak sen.'' diyen Elçin olanlardan o kadar memnundu ki, ekledi. ''Bahar sana yenge diyebilir miyim?''
Onun bu lafından sonra Zülal'de konuya dahil oldu.
''Bende Sinan abiye enişte derim artık. Ay çok heyecanlı.''
''Dalga geçmeyin ya!''
''Ne dalgası kızım olanı söylüyoruz. Alo! Kendine gel, ayıl artık. Elçin bacım sen buna bi' su getirsen ya sevabına yoksa bu moddan çıkamayacak garip.''
''Suyu boş verin şimdi... Eeee sonra ne oldu?''
Sinan herhangi bir cevap beklemiyordu zaten. Tek bildiği onu şu anda öpmek istediğiydi. Ona göre tam sırasıydı. Bu kadar yakın olup, böyle hasret çekmek reva mıydı yani? Liseli veletler gibi hissediyordu resmen. Bu duruma biraz bozuldu ama aşk böyleydi demek ki... Toy oluyordun, mantık sökmüyordu, olsun istiyordun işte... Bahar'a doğru tam anlamıyla eğildi, vallahi öpecekti! Bu sefer bu anzer balı dudaklara kavuşmasına saniyeler kalmıştı...
''Sinan abi?''
'Hay Sinan abin kadar kafana taş düşsün ula!' diye söylenirken kafasını geriye doğru çekti. Elinde ki koca bir feneri ikisinin de gözüne sokarcasına tutan garsonlardan Burak'tı.
''Bu saatte sen napıyosun burda?'' dedi Sinan. Aslında iç sesi miss gibi bebeksi (!) küfürler etmekle meşguldü. Böyle güzel anın anasını bellemişti. Sonra kızınca Sinan sinirli oluyordu. 'Ulan Sinan size hala gün yüzü gösteriyor diye şükredeceğiniz yerde!' Derin bir soluk aldı, sakin olmalıydı.
''Şey abi telefonumu çıkarken kasanın yanındaki masa da unutmuşum onu almaya gelmiştim. Sorması ayıp siz ne yapıyordunuz?''
''Ayıpsa ne soruyon oğlum!'' diye bir celallendi ama çabuk toparlandı, Bahar buradaydı hakkında olumsuz düşünmesi istemiyordu, tekrar soluk aldı. Ya sabır! ''Madem buradasın git bi' bak bakayım şu şartellere.''
''Emredersin patron.'' deyip gözden kaybolmadan önce ''Estağfurullah.'' dedi Sinan, tabii istenmeyen ot Burak bunu duymadan fırlamıştı büyük ihtimalle.
''Gel Bahar, biz tekrar masaya geçelim.''
''İşte böyle oldu.''
''Ah! Kıyamam abim varya nasıl delirmiştir. Sen varsın diye kızamamıştır da yazık.'' derken Elçin kahkaha atıyordu.
''Yani öpüşemediniz öyle mi?'' deyip üzülen ise Zülal'di. Tek derdi buymuş gibi bir de buna cidden üzülmüştü ya! Bahar başını iki yana sallarken düşünüyordu. Hayatın da bir tane normal insan yoktu yeminle!
''Neyse olur böyle vakalar... En azından abim yeltenmiş. Tahir'de tık yok. Gittim bir oduna vuruldum resmen ben bunu nasıl yontucam ama ya!''
''Övünmek gibi olmasın ama o konuda tek şanslı benim galiba.'' derken saçlarını savuran Zülal'e ellerine geçen yastıkları fırlatan kızlar bu öpüşme konusuna biraz bozulmuştu aslında.
''Bahar biz de bir uğursuzluk var galiba. Bi' hocaya mı okunsak?''
''He canım, hocaya ne diyeceksin peki? Sevgilim beni öpmüyo acaba beni öpmesi için şöyle üç kulhuvallah bi' elham okur musunuz mu? Sen iyice kafayı yedin Elçin.''
![](https://img.wattpad.com/cover/76906214-288-k694513.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Adı Bahar
RomanceBahar neredeyse çocuk gibi olduğu yerde tepinip, çığlık atacaktı. Zaten heyecandan ölüyordu, bir de adamla o yolu yan yana nasıl gidecekti? Sinan'ın aracın sürücü tarafına doğru yürüdüğünü görünce el mecbur, geçip ön koltuğa oturdu ve hırsla kemerin...