Bölüm 14

9.5K 499 43
                                    


SELAM CANIM OKURLARIM, NASILSINIZ? İYİSİNİZ İNŞALLAH? BENİ SORACAK OLURSANIZ BÖLÜMÜ YAZIP, BİTİREBİLMENİN HAKLI GURURUYLA ACAYİP MUTLUYUM. :D

TAMAM TAMAM, GEVEZELİK EDİP KAFANIZI ŞİŞİRMEYECEĞİM. :D SİZİ FAZLA OYALAMAYIP BÖLÜMLE BAŞ BAŞA BIRAKIYORUM O ZAMAN. :)

BUYURSUNLAR;

''Yaa işte böyle Necmi dayı, kardeşim dediğim adama mı yanayım, sevdiğim kadının benden böyle bi'şey saklamasına mı?''

Karşısın da oturup derdini anlattığı adam babasının çok eski bir dostuydu o restoran daha küçük bir lokantayken bile balıkları Necmi Dayı'dan alırlardı. Mazileri baya eskiydi yani. Kalbinden geçeni de bir bakışta anlayacak bir yaşanmışlık hakimdi adamın kisvesinde. Masada da yok yoktu ama Sinan'ın boğazından bir lokma geçmiyordu. Beklediği, tahmin ettiği bir şey olsa bir nebze daha normal karşılayabilirdi ama şimdi ne yana dönse içi yangın yerine dönüyordu. Karşısında ki saçları ağarmış, gözlerinde yılların yorgunluğunu saklayan adam onun söylediklerini başıyla onayladı.

''Evlat... Aşkı biz seçemeyiz, o gelir bizi kuşatır. Zincire vurur, yardan başka yöne adım attırmaz.'' durdu ve gözlerini karşısında kafası dünya kazanı olan gence dikti. ''Tahir'in de, senin de çocukluğunuzu bilirim... Ne sen ona yanlış yaparsın ne de o sana. Sevdasını kendine hançer sayma, ona yürek karar verir elden bi'şey gelmez. Tahir'i de, sevdiğin kadını da suçlama yok yere. Şu an her şey çok yeni kabullenmen zaman alır belki ama kimsenin günahı yok bunu da unutma ve asla suçlu arama.''

''Suçlu aramıyorum da, kabullenmek çok zor. Neden diye sorma bilmiyorum. Biraz kırgınım herkese, bu olanlara belki de...''

''Burası sana ne derse, doğrusu odur.'' dediğinde eliyle sol göğsüne dokundu adam, ''Yalan, riya nedir bilmez... Tanımaz yürek.''

Sinan buruk bir gülümseme eşliğinde başını yağan yağmur manzarasına çevirdi. Yüreği sevdiklerinden yanaydı elbette. Onların tarafını tutuyor, onları savunuyordu. Savunuyordu savunmasına da bir de ince ince sızlaması olmasa...

''Bu gece kal burada, dağıttığın o kafanı topla. Yarın ne yapacağına karar verirsin.'' diyen adam ayaklandı.

''Eyvallah...'' dedi Sinan. Köşe de duran kanepeye uzandığın da, düz tavanı izleyip sabahtan beri tek yaptığı şey olan düşünmeyi zihnine misafir etti yeniden.

Kızlar evinde ise fırtına hakimdi Bahar Sinan'a ulaşamadığından delirmek üzereydi ve elinden hiçbir şeyin gelmemesi onu daha da çıkmaza sokuyordu.

''En son 4 gibi mesaj attı, iyiyim yarın konuşuruz diye. Telefonunu da kapatmış.''

"Bahar tamam sakin ol. Onu da anla. Şok oldu adam. Biraz kendini dinlesin, çıkar ortaya."

"Yaa Zülal öyle diyosun da, gel bunu kalbime söyle. İçim gidiyo, elimden de bi'şey gelmiyo."

Miray, tepside ki kahveleri kızlara uzattı ve oturdu.

"Ama şu an beklemek zorundasın Bahar. Onun yalnız kalmaya ihtiyacı var."

Bahar bir yudum dahi içmediği bardağı sehpaya bıraktı. Başını ellerinin arasına aldığında, bakışları halıdaydı.

"Ya affetmezse beni? Bugün... Öyle bi' baktı ki gözlerime, gelip kalbime bıçak saplasa daha iyiydi." dediğinde gözlerinden yaşlar sırayla süzülüyordu. Onun ağladığını gören kızların da gözleri kızarmaya başlamıştı ama onlar da koyverirse Bahar daha kötü olacaktı.

"Bahar... Yapma böyle. Sinan abi sana sırtını dönmez. Boşa endişeleniyosun ya valla, dimi Miray?"

Miray desteklercesine başını hızla salladı.

Adı BaharHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin