Ölümdü... en çok korktuğum bu dünyada,
belki bir kazada, belki de bir rüyada...
Yanında bir hemşireyle odaya giren doktor, gözlerime ışık tutarak reflekslerimin çalışıp çalışmadığını kontrol etti. Elindeki dosyaya bir şeyler yazarak annem olduğunu söyleyen kadını odanın dışına çıkardı, kısık sesle bir şeyler anlatıyordu. Duydukları karşısında dehşete düşen kadının yüz ifadesi beni korkutmuştu. Neler oluyordu? ben neden buradaydım? bu insanlar da kim? diye geçirdim içimden.
Kaburgalarıma yukarı tırmanan korku, bir anda tüm bedenimi sarmıştı. Çaresizlikten örülmüş duvarlar sarmıştı dört bir yanımı. Kıpırdayamıyor, neler olduğunu anlayamıyordum.
"Tanrım neler oluyor? Çıkmam lazım buradan." Panik olmaya başlamıştım yatağımdan kalkmaya çalıştım, ama bir şeylerin beni kollarımdan geriye çektiğini fark ettim. Kollarımda bir sürü iğneler ve kablolarla makinelere bağlı olduğumu gördüm. Korkum giderek beni sarıyor ama ne yapacağımı bilemez haldeyim. Kollarımdaki iğneleri sıkıca kavrayarak asıldım. Yere fırlattığım kabloların bağlı olduğu makinelerden siren sesleri gelmeye başladı. Sesleri duyan hemşire odaya girdi ve beni yatağa yatırmaya çalıştı. Çığlık atmaya başladım.
Hemşireyi geriye doğru ittim ve odadan çıkmaya çalıştım. Nereye gittiğimi bilmeden koridorun sonuna kadar var gücümle koştum. Karşıma çıkan görevliler beni kollarımdan yakaladılar. Çırpınarak bağırmaya devam ettim. Az önce yere ittiğim hemşire elinde bir iğneyle bana doğru yürüyordu. Kurtulmaya çalıştım fakat koluma sapladığı iğne ile gücümün giderek bittiğini hissediyordum. Çırpınmaya çalışıyor fakat bir türlü hareket edemiyordum. Beni uyandığım odaya geri götürüp yatağa yatırdılar. Gözlerimi kontrol eden doktor ve annem olduğunu söyleyen kadın odaya girdi. Doktor bana;
"Sakin ol Anna, güvendesin. Sana zarar vermeyeceğiz" dedi. Anlatmaya başladı;
"Bir kaza geçirdin. Buraya getirildiğinde ağır yaralıydın. Durumun ciddiydi ve erken müdahale edemeseydik belki de şimdi burada olmayacaktın..."
Endişeli bakışlarla doktoru dinmeye devam ettim. Kazada bir çok yerimden yara almışım. Vücudumun bazı yerlerinde morluklar ve dikiş izleri vardı. Hiçbir şey hatırlamıyor olmamın sebebi ise başıma aldığım şiddetli darbeden dolayı olduğunu söyledi. Başıma aldığım bu darbe yüzünden üç aydır komada kalmışım. Doktorlar artık bilincimin yerine gelmesinden umutlarını kesmişlerdi. Taki bu sabaha dek...
Doktor birkaç gün daha hastanede kalmam gerektiğini söyledi. Bazı kontroller yapıldıktan sonra eve gidebileceğimi hatta durumum iyi olursa okula bile başlayabileceğimi söyledi. Bunları söyledikten sonra biraz dinlenmem için dışarı çıkıp beni bir süre yalnız bıraktılar. Gözlerimi kapatıp olayları hatırlamaya çalıştım ama sadece karanlık. Bir de sesler sesler sesler... sanırım hatırladığım son şey kalabalık bir yerde birine tezahürat yaptığım. Lütfen hatırlayayım lütfen!. Her şey parça parça ama kalabalığın içinde birinin bana baktığını hissediyor ama bir türlü bakan kişinin yüzünü oluşturamıyorum. Zihnimde yüzü olmayan biri bana bakıyor. Kendimi ne kadar zorlarsam zorlayayım yüzünü bir türlü göremiyorum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALPSİZ
AventuraBu kitabı bitirdiğinde, senin hikayen baslayacak... *** Sizce yaşamak nedir? Yaşamak anlamaktır... Dengini bulup anlaşılmaktır yada bir ömür bulmaya çalışmaktır... Aramaktır. Neyi? Senin için ne önemliyse onu... Tıpkı Da Vinci'nin Mona Lisa'yı aram...