İyi Değilim
GÜNÜMÜZ
Criss telefonu eline aldı ve ekrana baktı. Sonra sinirli bir yüz ifadesiyle bana döndü ve "hadi gidelim artık" dedi.
Sanırım telefonunu karıştırdığımı anlamıştı. Yoksa neden bu kadar sinirlensin ki? Diye düşündüm. Criss hala telefonuna bakıyordu. Ekranın ışığı yanıp sönüyordu. Belli ki biri arıyordu. Göz ucuyla ekrana bakmaya çalıştım. Arayan Summerdı.
Neyse ki arama sayesinde, açık bıraktığım menü gözükmüyordu. "telefonu açmayacak mısın? diye sordum yutkunarak. Daha da telaşlandı ve sesi titremeye başlamıştı. Endişeli bir şekilde bana bakarak "tabi ki de açacağım" dedi ve telefonun ekranına son bir kez bakıp aramaya yanıt vermişti.
Telefonu kulağına dayayıp "alo" dedi. Summer ise oldukça hararetli konuşuyor olsa gerek ki, sesi bana kadar ulaşıyordu.
"Sonunda telefonlarımı açabildin Criss. Bunca zamandır neredesiniz? Anna'nın ailesi deliye döndü. Umarım ona gerçeklerden bahsetmemişsindir, yoksa her şey mahfolu..."
Diyerek yarıda kaldı konuşma. Telefonun şarjı bitmişti. Derin bir oh çektim içimden, ama diğer yandan da Summer'ın konuşmaları beni düşündürmüştü. Gerçekleri biliyorlardı ve benden gizliyorlardı. Artık Criss'e daha çok güveniyordum. Çünkü bana her şeyi anlatmaya hazırlanıyordu belli ki.
Criss telefonunu cebine koydu ve toparlanıp çıkmaya hazırlandık. Çıkarken de kırılan kapı için küçük bir not bıraktık "kapı için özür dileriz, fırtınanın ortasında mahsur kalmıştık ve sığınacak başka bir yer bulamadık. Lütfen bizi affedin. Anna..." yazarak arasına bir miktar para bırakıp, çekmecelerden birine yerleştirdim.
Notu bıraktığım çekmecede küçük yırtık bir fotoğraf vardı. Sarı bir otobüsün önünde çekilmiş orta yaşlı bir adamın resmiydi. Tuhaf... çok tanıdık gelmişti oysa ki... adam plakanın önünde duruyordu yalnızca bir kısmı okunuyordu. ASL yazıyordu. Çok ilginç alt tarafı bir fotoğraf, neden bu kadar tanıdık gelsin ki?
"Hadi artık Anna, çıkmalıyız buradan" diye seslendi Criss.
Fotoğrafı geri kodum ve çekmeceyi kapattım. Küçük kulübeden çıktığımızda kapıyı kapattık ve bahçeden bulduğumuz eski, paslı bir zincirle sağlamlamaya çalıştık. Ellerimde ki pas izleri gitsin diye, ellerimi birbirine çarpıp silkeledim. Bu sırada babam aradı.
"Alo, baba."
"Kızım neredesin? Seni çok merak ettik. İyi misin? neredesin?" diye sordu.
"İyiyim baba, güvendeyim. Yanımda Criss var."
"Criss mi? Onun ne işi var senin yanında?"
"Sonra anlatırım baba, fırtına da yanımdaydı. O olmasaydı kim bilir ne yapardım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALPSİZ
AventuraBu kitabı bitirdiğinde, senin hikayen baslayacak... *** Sizce yaşamak nedir? Yaşamak anlamaktır... Dengini bulup anlaşılmaktır yada bir ömür bulmaya çalışmaktır... Aramaktır. Neyi? Senin için ne önemliyse onu... Tıpkı Da Vinci'nin Mona Lisa'yı aram...