Küçük Uğur Böceğinin Aşk Şarkısı

181 134 18
                                    


Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Küçük Uğur Böceğinin Aşk Şarkısı


Yatağımın altındaki küçük bölmede bulduğum günlüğümü okumaya başladım. Anılarım artık ellerimdeydi. Gerçeklere o kadar yakındım ki nefes almakta bile zorlanıyordum. Kafamda bir çok soru vardı. En başta kulağımda çınlayan kalabalığın seslerini bulmalıydım. İskele ve göçmen kuşlar gerçek miydi? Peki ya rüyalarımda ki orman! Sahi o gerçek miydi? En önemlisi de yüzü olmayan adam... artık onu bulmaya çok az kaldı... biliyorum... hissediyorum...

Ailem geçmişimle ilgili fazla konuşmuyor, Summer'ın anlattıkları ise zihnimde beliren resimlerle hiçbir bağlantısı olmuyordu. Bay Robinson'dan da pek bir şey öğrenememiştim. Bana verdiği küpe hariç tabi ki. Sahi bir de o var değil mi? Küpenin diğer teki? O nerede acaba... kaza sırasında üzerimde olsaydı hastanede dolabımda bulduğum sırt çantamdan çıkardı. Ama çıkmadı. Çantamda sadece kaza sırasında giydiğim kıyafetlerim. Bir türlü şifresini hatırlayamadığım telefonum ve bir de kuzeyi bile göstermeyen bozuk bir pusula çıkmıştı. Peki bu durumda küpenin diğer eşi nerede acaba...?

Bu gizemi çözmem gerek... ama nasıl?

Odamda yine ses çıkarmadan yalınayak dolanmaya başladım. Tüm kitapları toplayıp yerlerine yerleştirdim. Odayı bir hayli dağıtmışım, birde kıyafet dolabı var tabi. Her şeyi yerli yerine koyduktan sonra masanın üzerini tamamen boşalttım. Çantamdan çıkan telefonu ve pusulayı koydum. Yanına boş çerçeveyi ve içinde ateş böceği olan kavanozu yerleştirdim. Hemen yanına ise sayfalarında benim adımın yazılı olduğu uçurtmalı fotoğrafın yayınlandığı kitabı koydum.

Tüm ipuçlarını değerlendirmeliyim. Elime boş bir kağıt ve kalem alarak günlüğü okumaya başladım. Önemli olduğunu düşündüğüm yerleri not alacaktım artık. Bu gizemi çözmeyi kafaya koymuştum.

Eee başlayalım öyleyse...

Defteri elime alıp yerdeki kilimin üzerine uzandım ve dışı atın yaldızlı kahverengi, eskimiş görünümlü defterin sayfalarını okumaya başladım ilk sayfa da beni kuru bir ağacın kara kalem çizimi karşıladı. Altında ise şu sözler yazılıydı.

"İki kişinin kaderinde birlikte olmak varsa, bir yolunu mutlaka bulurlar..."

Tuhaf... nedenini bilmediğim bir şekilde gözlerimden süzülüverdi iki damla yaş. Buruk bir acıyla inledim. Boğazımda bir şeyler düğümlendi yutkunamadım. Kalakaldım. Öylece kalakaldım...

İçimde bir şeyler dağıldı, bin parçaya bölündü. Defterin sayfasına düştü gözyaşlarım. Bakakaldığım kelimeler flulaştı ve adeta göremez hatta okuyamaz olmuştum.

KALPSİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin