Zihnimdeki Tutsak
Gece odamdaki sesler, gündüz kafamdaki sesler, insan bu kadar yalnızken neden bir türlü yalnız kalamaz...
Hiçlikte esir düşmüş bir tutsak gibiydi zihnim. Aksi, huysuz bir ihtiyar gibi tersleyip duruyor beni. Tüm çabalar boşuna...
Uzunca bir süre kendimi odama kapatmıştım. Kimseyle konuşmuyor, soru dahi sormuyordum. Evin içinde ruh gibi dolanıyor kimseyle göz göze gelmiyordum. Günlüğü okumaya o kadar dalmıştım ki zamanın nasıl geçtiğini fark edememişim. Günlüğü ilk bulduğum andan itibaren tamı tamına üç hafta geçmişti.
Bazı sayfaları tekrar tekrar okuyorum, bazı satırları ise boş bir kâğıda not alıyorum. Bazen sayfalara düşülmüş notlar ve çizimler geçmişe ait anıların canlanmasına yardım ediyordu.
İşte beni en çok etkileyen sayfalardan biri;
İnsan bu satırları okuyunca derin hayallere kapılmaktan kendini alıkoyamıyor. Belirsizliklerin içinde kaybolup gidiyor tüm kelimeler...
Zavallı anılar... günden güne yok olup gittiklerini duyumsuyorum aslında. Tarifi olmayan ve sonu gelmez heveslerimin bir bir kursağımda kalışlarını izliyorum... maruz kaldığım bu duygu sarsıntılarının zamanla şiddetini azaltıp, hafifleyeceğini düşünürdüm. Lakin böyle olmadı... acıklı gözlerle etrafta hatıra dilenmekten öteye geçmedi çabalarım...
Ölü bir beden de sahipsiz bir ruh gibiydim artık...
"Böyle olmaz, biraz nefes almalıyım" diyerek elimdeki günlüğü yatağımın kenarına koyarak ayağa kalktım. Ruhum o kadar daraldı ki pencereden gelen rüzgar bile işe yaramıyordu. Pencereye doğru ilerledim, perdeyi kenara çekip camı sonuna kadar açtım.
Pencereden dışarı baktığımda saçaklıktaki kiremitlerin daha önceden kıpırdatıldığını fark ettim. Belki de kazadan önce kiremitleri ben oynatmışındır diye düşündüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALPSİZ
AventureBu kitabı bitirdiğinde, senin hikayen baslayacak... *** Sizce yaşamak nedir? Yaşamak anlamaktır... Dengini bulup anlaşılmaktır yada bir ömür bulmaya çalışmaktır... Aramaktır. Neyi? Senin için ne önemliyse onu... Tıpkı Da Vinci'nin Mona Lisa'yı aram...