5: Telefon

2K 119 13
                                    

Matematik dersini normalde severdim ben. Diğerleri gibi çözemiyorum deyip bırakmaz, çözemedikçe daha da hırslanır çözene kadar bırakmazdım bazı soruların peşini. Genelde notlarım da iyi olurdu ve dersi de dinlerdim.

Ama bu kez öyle olmadı. Yemeğimi döktükten sonra koşarcasına yemekhaneden çıkıp matematik sınıfının işleneceği derse gelmiştim. Sınıf dolana kadar başımı sıraya koymuş geleni geçeni izlemiştim. Pencere kenarına dizilmiş sıraların en arkasında otururken dersin hocasının gelemsiyle başımı kaldırdığımda duvar kenarına dizilmiş olan sıralarda kimin oturduğu hemen gözüme çarpmıştı.

Shawn...

Bu çocuk benden ne istiyordu bilmiyordum ama öğrenene kadar onun tarafından izlenmeye devam edileceğimi biliyordum. Bu ister istemez herkesi korkuturdu ama bende daha çok merak uyandırıyordu. Bir derdi vardı bu çocuğun ama benimle miydi yoksa kendisiyle ilgili miydi, buna henüz karar verememiştim ve kararsız kalmak en kötü seçimden bile her zaman kötüydü. Shawn şu an için okulda görüp görebileceğim en kötü insan bile olabilirdi.

Ders boyunca anlatılan konuları dinlemek yerine oturup öylece onu izlemiştim. O ise nedenini bilmediğim bir şekilde benden tarafa hiç bakmamıştı. Belki de beni fark etmemişti ya da fark ettiği halde yemekhanedeki karşı çıkışımı hatırlayıp aramızdaki mesafeyi görmüştü sonunda. Belki de bir bakıma ondan sonunda kurtulmuştum ama bu çok hızlı olmuştu. Bu da garipti.

Dersin bittiğini bildiren zilin çalmasıyla gözlerimi sonunda Shawn'dan çekebilmiş ve hızla yağa kalkıp eşyalarımı toparlamıştım. Yine onunla karşılaşmamak ya da bir araya gelmemek için özel bir çaba sarf ederek okuldan çıktım ve hızlı adımlarla evime yürümeye başladım. Evime giden yoldan ilk köşeyi döndüğüm anda yine aynı his içimde dolanmaya başladı. İzleniyordum...

"Abartıyorsun bazen."dedim kendi kendime, mırıldanır şekilde. O kadarının da yapamazdı herhalde. Arkadaşlarıyla takılması ya da eve gitmesi gerekirken gelip beni tam da şu anda takip ediyor ya da izliyor olamazdı değil mi? Belki de kendi evi de bu taraftaydı ve ben şu an boşuna korkuyordum.

Kafamda kurmaktansa onu denemeye karar verdim ve bir sonraki köşeden yani en alakasız yerden yine döndüm. Çaktırmadan arkama bakmaya çalışarak döndüğüm duvardan arkamdaki kişinin gerçekten Shawn olduğunu gördüğümde kalp atışlarımın yine hızlandığını hissettim ve balık saniyeler içinde oltaya geldi. Ben döndükten sonra o da döndü. Yine de gerçekten emin olmak istercesine önüme çıkan başka bir köşeden daha döndüm. Shawn hiç sektirmeden arkamdan devam ettiğinde izimi kaybettirmem gerektiğini anladım.

Kendimi kalabalık bir caddeye atıp karşıdan karşıya geçmek için insanların arasına attım. Kalabalığın arasında ondan adım adım uzaklaştığımı ve karşıya çok rahat bir şekilde geçtiğimi fark ettiğimde rahatladım. Çünkü dönüp arkama baktığımda Shawn yoktu hiçbir yerde.

Keyifle önüme dönüp yürümek için adım atacağım sırada kocaman bir bedene çarparak durdum. Ellerim hızla karşımdakine tutanabilmek için kollarına giderken gözlerim yine en korktuğum yerde durmuştu. Shawn karşımdaydı ve yüzündeki gereksiz ama bir o kadar da güzel sırıtışla karşımdaydı. "Arkanı kollamana rağmen önüne bile bakmıyorsun. Halbuki alakasız köşeleri bir bir dönerken kendinden o kadar emindin ki.."deyip gülmeye başladığında belime ne zaman gittiğini anlamadığım ellerinden kurtulmaya çalıştım. Çırıpınıyor olmam yüzünden dahada sıkı tuttu belimden ve yüzündeki gülücük silinip dudakları düz bir kırmızı çizgi halini aldı.

"Bırak."dedim ellerimi sert göğsüne koyup onu kendimden uzaklaştırmaya çalışırken. Sesim hiç ikna edici bir tonda çıkmamıştı ama o ellerini yavaşça yumuşatıp beni bırakmıştı. "Ne istiyorsun sen benden? Neden takip ediyorsun beni?"diye kızdığımda yamukça gülümseyip bir elini arka cebine attı ve telefonumu çıkarıp bana uzattı. "Bugün yemekhanede bırakıp gittin. Sabahtan beri de biri arayıp duruyor ve telefonun mesajlarla doldu."deyip telefonun ekranını bana doğrulttu. Ekranda Aaron arıyor... yazısını görünce bugün çocuklara mesaj atacağım geldi aklıma. Muhtemelen haber alamayınca endişelenmişlerdi.

Telefonu hırsla elinden aldığımda küçük bir kahakaha kaçırdı ağzından. Bu ukala tavrını hiç sevmemiştim ve hiç sevmeyecektim. Aaron'un aramasını meşgule atıp "Neden okulda vermedin ki? Aynı sınıftaydık."dediğimde anında pişman oldum. Bunu benim söylememem gerekiyordu.

Gülerek "Biliyorum."dedi. Devam etmemesi ya da ederse bile utanmamak için başka taraflara bakmaya başladığımda ses çıkarmadı. Sessiz ve bir o kadar anlamsız olan bekleyişimize sinirlenip yürümeye başladım ve yan tarafından geçerken beklenen hamle geldi. Kolumdan tutp durdurduktan sonra kulağıma eğildi. "Biliyorum, çünkü ders boyunca izlendiğimin farkındaydım. Tıpkı senin okul çıkışı hissettiğin gibi."dediğinde sinirle ona çevirdim başımı. Şimdide benimle dalga geçiyordu. Haklıydı aslında. Ona bu hakkı çoktan vermiştim ben.

Ona dönmemle birlikte aslında ne kadar da yakınımda olduğunu gördüm. Dışarıdaki rüzgarın etkisiyle gelen parfümü ve siyaha yaklaşmış kahverengi gözleriyle tüm dikkatimi onda topladığımı sanıyordum. Ta ki zaten kırmızı olan dudaklarını ıslatıp daha çekici hale getirene kadar. Odak noktam bir anda değiştiğinde içimdeki kızgınlık çok başka bir şeye dönüşmüştü. Aklım boş bir levhadan farksızdı ve bu en çok korktuğum şeydi... yani sanırım.

Islak dudaklar hareket edip özenle dizilmiş bembeyaz dişlerini gösterdiğinde kendimi kaybediyorum sandım. Bu görüntü iyiye işaret değildi. Bu yakınlık iyi değildi. Shawn benim açımdan hiç iyi değildi.

Gözlerimi kırpıştırıp kendime geldiğimde boştaki elimle omuzundan ittirdim onu. Gülerek geri savruldu. Halinden o kadar memnun bir gülüşü vardı ki sanki bütün istedikleri oluyor gibiydi. Hiçbir şey söylemeden arkamı döndüm ve yürümeye devam ettim. Son duyduğum şeyler ise yine onun ağzından dökülmüştü. "Bugünlük bu kadar. Yarın görüşürüz."

Ruin ? // Shawn MendesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin