33: "Çok güzelsin ve bu durum beni tereddütte bırakıyor."

500 35 16
                                    

Biliyor musunuz, ne zaman bu hikayeyi bitirmek için bir şeyler yazmaya başlasam bu hikaye bitmiyor... korkutucu.

Finalde görüşürüz!!!!!!

Shawn arabayı durduğunda önünde durduğumuz büyük eve baktım. Evin dış cephesini kaplayan ve kendini Noel zamanındaymış gibi hissettiren ışıklandırmalar seni hemen havaya sokuyordu. İstemeden de yüzün gülümsemeye başlıyordu. Pençelerden uçuşan perdeler ve bir görünüp bir kaybolan insanlarla ortam hiçte korkutucu gelmemişti bana. Daha önce Aaron'la da birkaç partiye gitmişliğim olmuştu ama hiçbiri Shawn ile geldiğim bu parti kadar büyük değildi sanırım.

Yavaşça kapıyı açıp ayaklarımı yere bastığımda Shawn tutmam için elini uzattı ve gülümseyerek elini tuttum. Yavaşça arabadan indim ve Shawn'ın koluna girerek seslerin yükseldiği eve doğru yürümeye başladım. "Geldiğin için pişman olmayacaksın. Çok güzel bir gece olacak." diyerek bana bakan Shawn'a başımı salladım. Pişman olmayacağımı ben de biliyordum. Zaten öyle olacak olsa içimde bir yerlerde korkunun beni ele geçirmesiyle uğraşırdım. Shawn'a hiç olmadığım kadar fazla güveniyordum.

İçeri girer girmez Shawn beni bir yerlere oturttu ve dizlerimin önünde diz çöküp elini bacağımın üzerine koydu. Onun için normal gelen ama benim için içimde koca bir adrenalin hormonu salgılayan hareketiyle yanaklarımın yandığını hissettim. Shawn'sa bu durumdan etkilenmemiş hatta aklına bile gelmemiş olmanın verdiği rahat tavırla kaşların çattı ve ağaçtan inmeye çalışırken bir dala çizdirdiğim bacağımdaki yaraya baktı. "Çok derin gözükmüyor. İstersen sen burada bekle ve ben de bunu saracak bir şeyler isteyeyim." dediğinde konuşmak yerine yine başımı salladım.

Yavaşça ayağa kalktı ve elini yine aynı yavaşlıkta bacağımdan çekti. Bıraktığı yer anında üşürken dizlerimi birbirine daha çok dayadım ve etrafa bakındım. Topluluk arasından Nash'le göz göze geldiğimde yanındaki arkadaşlarına bir şeyler söyleyerek onlardan ayrıldı ve doğruca yanıma geldi. Kendini rahatça yanıma bırakırken gülümsedi. İçki kokusunu duyunca ortama alıştığım fikri zihnimden uçup gitti ve ben de ona gülümsedim. Gece boyu hiçbir şey içmemiş olmama rağmen gülümseye devam ettim.

"Blue! Gelmezsin sanıyordum. Shawn nerede?" diyerek etrafa bakınırken Shawn anında yanımızda belirdi. "Buradayım ve sevgilimin yanında gevşekçe oturma." dedi düz bir suratla. Nash dudaklarını ıslatıp yavaşça yanımda düzeldikten sonra ayağa kalktı ve "Ben gitsem iyi olur." diye mırıldandı. Koluna uzanıp "Gerek yok. Bizimle oturabilirsin." diyerek Shawn'a baktım. Kurduğum cümleye katılmasını ya da arkadaşlarıyla oturmaktan zevk duyacağını söylemesini falan bekledim ama Shawn yüzündeki tek bir çizgiyi bile değiştirmeden omuz silkti. "Ben çocukları diğer tarafta gördüm. Zaten onlar da Nash'i arıyordu." deyince Nash'in kolunu bırakıp ona döndüm. Nash başını aşağı yukarı salladı ve "İyi eğlenceler..." diye mırıldanarak yanımızdan gitti.

"Neydi bu şimdi?" derken Shawn bütün eşyaları bir elinde toplayıp boştaki eliyle elimi kavradı ve suratı yeniden yumuşadı. "Sadece seninle yalnız kalmak istiyorum. Bunu anlayışla karşılaması gerekiyor." dediğinde ona baktım. Az önceki düz suratı gitmiş yerine kıvrılan dudaklar ve sanki hiç kaybetmediği neşesi yeniden gelmiş gibiydi. Sanki Nash'le olanları hiç yaşamamış gibiydi.

"Asma suratını. Yarın aramızı düzeltirim onunla." deyip tuttuğu elimin üzerini baş parmağı ile okşamaya başlayınca gülümsedim ve Shawn ve ben insanların arasından geçirerek merdivenlere doğru götürdü. Yukarı doğru çıkarken merdivenlerde dikilen çocuklardan birisi Shawn'a laf attı ama Shawn çocuğun yüzüne bile bakmadan beni çekiştirerek çıkarmaya devam etti. Aniden değişen havası beni biraz korkutmuştu ama bunu bastırmaya çalışmıştım.

Odalardan birine başını uzattığında arkasında bekledim ve "Af edersin dostum." diyerek başını soktuğu kapıdan geri çıkardı ve kapıyı kapattı. Başka bir kapıya ilerleyip içeri baktı ve bana dönüp "Burası boş. Gel hadi, şu bacağına bakalım." dedi. Peşinden odaya girdiğimde çift kişilik yatağı görünce endişeyle Shawn'a döndüm. "Burası ebeveynlerinin yatak odası. Bir mahremiyete girdik." dediğimde Shawn kahkaha attı. Çekiştirip beni yatağa oturttuktan sonra uzanıp başucu lambalarını yaktı. Karanlığa alışan gözlerim ani ışık karşısında kör olmuş gibi ilk saniyelerde hiçbir şeyi seçemese de az sonra odanın aslında ebeveyn değil de Shawn'ın arkadaşının odası olduğunu anladım. Duvarlardaki kadın posterleri ve birkaç sanatçıya ait resim kendini hemen genç odasıyım diye ele veriyordu.

"Birinin mahremiyetine girmekten bu kadar korkuyor musun?" derken aynı zamanda ellerini bacağıma koyan Shawn'la birlikte irkildim ve hemen ona döndüm. Yarı karanlık yüzüyle yerde oturmuş bana bakıyordu. Yavaşça bacağımı kaldırdı ve kucağına koyup gözlerini tekrar bana çevirdi. Anın büyüsü ve boğazımda toplanan onca şeyden sonra konuşmak için yutkunmam gerekti.

Bu halime gülümserken "Birinin özeline girmek her zaman yaptığım bir şey değil. Hele ki bu ailesinin yatak odası olsaydı gerçekten çok utanırdım." dediğimde küçük bir şişeden pamuğa döktüğü sıvıyı getirip bacağımın üzerindeki yarada gezdirdi. Öylesine yumuşak bir dokunuştu ki bu, gözlerimi kapatıp kendimi yatağa atmak istedim. Sadece çenemi kapattım ve Shawn'ın işini yapmasına izin verdim.

"Aaron'ın özeline kaç kere girdin?" diye sorduğunda yüzüme bakmamıştı. Ayrıca Aaron konusunun açılacağını hiç tahmin etmemiştim. "Birkaç kere." dedim Aaron'ı ve gülen suratını hatırlarken. Beni çok fazla odasına sokmamıştı. Bazen çocuklardan bunalınca odasına giderdik. Aynı şekilde benim odama da kaçtığımız olurdu. Fakat bunlar utanılacak şeyler değildi. Çünkü herhangi birimizin odasında Aaron'la ne zaman baş başa kalsam ya odalarımızda keşif tutuna çıkardık ya da dinlemekten zevk aldığımız birkaç şarkıyı dinletirken yere uzanırdık. Yaptığımız şeyler masum ve arkadaşça şeylerdi. Ta ki beni evinin önündeki ağacın altında öpene kadar.

"Ne kadar ileriye gittiniz?" diye sorarken Shawn nazikçe bacağımı sarmaya başlamıştı. Sesi yumuşak çıkmasına rağmen suratıma bakmamaya devam ediyordu. "Birbirimizin odasında hiç ileriye gitmedik. Biz arkadaştık. Hala öyleyiz." dedim son kez barışmamızı hatırlarken. Fakat verdiğim cevap Shawn'ı tatmin etmesine rağmen beni etmemişti.

"Buna sevindim." diyerek dakikalar sonra ilk kez baktı Shawn bana. Bacağımı nazikçe kucağından indirirken de bakmaya devam etti. Yavaşça uzanıp dudaklarını benimkilere bastırırken istemsizce ellerim belini sardı ve Shawn yavaşça yanıma oturdu.

Uzunca beni öptükten sonra yavaşça geri çekildi ve yanağımdaki eli bulunduğu yeri okşadı. Öylece durup bana baktı bir süre. Yüzünde hafif bir gülümseme oluştu ve aynı gülümsemeyi bana bulaştırdı. "Blue... sen güzelsin." dediğinde yüzümdeki gülümseme genişledi ve sonra devam etti. "Çok güzelsin ve bu durum beni tereddütte bırakıyor."

"Ne?" diye fısıldadım. İsteyerek bir fısıltı değildi bu. Aniden gelen itiraf karşısında nasıl konuşmam gerektiğini bilmeden oluşmuş bir refleksti bu.

Konuşmadan uzanıp yeniden beni öpmeye başlayınca geri çekilip yüzüne baktım. "Neler oluyor?" diye sorduğumda kapının önünden bir gürültü koptu. Birkaç kişi kapını önünde bağırırken Shawn aniden yerinden kalkıp kapıya doğru ilerledi ve o açmadan kapı açılıp dışarıdaki kavgayı içeriye soktu. Aniden önümde beliren Aaron, Jack, Cameron, Nash ve Shawn'ın yanında gördüğüm kızıl saçlı kıza ve arkasından giren diğer çocuklara baktım.

Ruin ? // Shawn MendesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin