Sınıftan çıkar çıkmaz arkama bile bakmadan koşarcasına kalabalığın arasına karıştım. Ne Aaron'un ne de çocukların beni görmesini ya da benimle konuşmasını istiyordum. Aaron'la son buluşmamızda olaylar hiç beklemediğim bir şekilde sonuçlandığından kimsenin yüzüne bakamıyordum. Aynı şeyi Aaron'un da yapmasını beklerdim ama o benden farklı olarak sürekli benimle konuşmak istiyordu ve ondan kaçtığımı anladığı halde mesajlarıyla rahatsız etmeye devam ediyordu.
Aslında tüm olanlar bir yana Aaron'dan kaçma sebebim beni öpmesi olmamıştı. Öpücük sonunda ondan hoşlanıyor olmama rağmen asla karşılık vermemiş olmama ve sonrasında hiçbir şey söylemeden kaçıp gitmiş olmama bağlıyordum. Yüzüne baktığımda ne söyleyeceğimi bilemediğimden onunla konuşmak istemiyordum. Bütün mesajlarını görmezden gelip seslenişlerini duymuyormuş gibi yapıyordum. Matthew ve Carter'dan da kaçıyordum. Çünkü çocuklar Aaron'dan kaçma sebebimi sorup duruyorlardı. Kimseye tek bir açıklama yapmak istemediğimden kendimi öğle arasında arka bahçeye attım ve bugünkü yemek molamdan feragat ettim.
Kendimi boş banklardan birisine atıp olanları düşünmemeye çalıştım. Zaten bu okula kaydımı aldırdığımdan beri garip hissediyordum ve Aaron ile Shawn'ın karşılaşmasından sonra işler içinden çıkılmaz bir hal almıştı. Yetmemiş bir de bilinmeyen numaranın birinden hayatımın spoisini almış ama anlamamıştım hala. Sorunların kaynağı ne şekilde o bilinmeyen numara olurdu? Ya da Aaron neden Shawn'a hemen inanmamdan korkmuştu ki? Bir de tuhaf bir şekilde Shawn asla Aaron konusunda ağzını açıp da tek kelime etmemişti yanımda. Tüm bunlar kafamın içinde birleştiğinde beynimin yanmaya başladığını hissediyordum.
Neler döndüğünü öğrenmeden her ikisinden de uzak durmalıydım. Bu kesinlikle benim yararıma olurdu.
Kafamı dağıtma amaçlı bir sonraki dersin kitabını kurcalamak için çantamla ilgilenmeye başladığımda aniden birisi yanıma oturdu ve "Öğlen yemeğinden neden feragat ettin?" diye sordu. Başımı çantamdan kaldırıp karşımdakine baktığımda Shawn'ı görmeyi asla ama asla düşünmemiştim. Ellerindeki tostları ve meyve sularını oturduğumuz banka bırakıp tam anlamıyla bana dönerken çantamı ayaklarımın yanına indirdim ve Shawn'ı sessizce izlemeye başladım.
Tostlarla birlikte getirdiği peçetelerden birini açıp bacaklarına yerleştirdikten sonra meyve sularını açtı ve tostlardan birini alıp yemeye başladı. Benimde yemem için gözleriyle işaret ettiğinde başımı olumsuz anlamda sallayıp teşekkür ettim. "Aç değilim." dediğimde gülüp banktaki diğer tostu alıp elime tutuşturdu ve güldü. "Merak etme. Borç olarak öpücük falan istemeyeceğim." derken kasıldığımı hissettim. Bugün benim için hiç rahat geçmeyecekti anlaşılan.
Tosttan küçük bir ısırık aldığımı gördükten sonra gülümsedi. Bende zorla gülümsemeye çalışırken kendi tostuna döndü ve bir ısırık almadan önce "Ya da belki sen borcunu bir öpücükle ödemek istersin." diye mırıldandığında bunu kesinlikle duyabileceğim bir tonda söylemişti. Şaşkınca suratına baktığımı görünce güldü. "Olasılıklardan bahsediyorum. Senden asla karşılığını istemiyorum." dediğinde elimdeki tostu bıraktım.
Hızla çantamı alıp banktan kalktığım anda adım atamadan tekrar konuştu. "Ben sadece dalgasını geçiyorum diye yanımdan gitmek istiyorsun ama Aaron seni rahatça öpebiliyor. Neden?" Olduğum yere çakılıp kalmamı sağlayan sözlerine karşılık ağzımdan tek bir kelime çıkmamıştı ve ben öylece ona bakıyordum, o bana bakmıyorken bile. Önündeki tostuyla aşk yaşıyormuşçasına bakışan Shawn aniden gözlerini bana çevirdi. "Sadece sana karşı kibar davrandığım için mi beni geri çeviriyorsun Blue? Sana da diğer kızlara davrandığım gibi mi davranmalıyım? Cidden bunu mu istiyorsun?" derken çoktan yerinden kalkmış karşıma gelmişti bile.
Gözlerini gözlerime diktiği anda çantam elimden kayıp tekrar ayaklarımın dibine düştüğünde artık bulunduğum yerden bir adım dahi atamayacağımı anladım. "Tanrı aşkına, öyle bakma. Bir şeyler söyle. Aklından bir kere bile geçmiyor muyum?" dediğinde başımı olumsuz anlamda salladım. "Aklımdan hiç çıkmıyorsun ki Shawn." dediğimde yüzünde oluşan gülümseme ben öldürecek cinstendi. Bir insan bu kadar harika gülmemeliydi.
"Ama senden korkuyorum. Bana diğer kızlara davrandığın gibi davranmayacağını söylüyorsun ama bu iyi anlamda mı yoksa kötü anlamda mı bilmiyorum. Senden korkuyorum ama asla kaçamıyorum. Sen konusunda lanetli gibiyim. Kalbimi kırmandan hatta paramparça etmenden ölesiye korkuyorum." dediğimde Shawn bir eli saçlarıma uzandı ve yavaşça saçlarımı okşamaya başladı. İnanılmaz derecede keyif aldığım açıktı ve bunu fark eden Shawn bana bakmadan gülümsüyor, sadece saçlarımla ilgilenmeye devam ediyordu. "Benden korkmakta haklısın Blue. Kalbini kırmaktan beter edeceğim ama sen yine de benden vazgeçemeyeceksin. Çünkü birlikteliğimizden cidden keyif alacaksın. Sana diğer kızlara davrandığım gibi davranmayacağım kesin ama kötü anlamda. Ve bunun için bana sen izin vereceksin." dediğinde neredeyse ağlayacakmışım gibi hissettim kendimi. Kalbim şimdiden kırılmaya başlamıştı.
"Neden?" dediğimde tekrar gözlerime baktı. Ellerimi boynuna sarıp bütün bu düşüncelerinden vazgeçmesi için ona yalvarmak istedim ama asla vazgeçmeyeceğini gösteren gülümsemesi yine dudağının kenarında bekliyordu. "Çünkü sen beklediğim kızsın. Sen bütün acılarımı dindirecek olan kızsın. Sen bütün kafa karışıklığımı çözecek olan, beni dinlendirecek olan kızsın... Hayatını mahvetmeme izin ver Blue. Bundan keyif alacaksın." Shawn'ın bu sözlerine karşılık ona izin vermeyebileceğimi bildiğim halde neden üzülmeye devam ediyordum bilmiyorum. Gözlerim doluyor karşımdaki Shawn'ın görüntüsü biraz olsun bulanıklaşıyor diye neden üzülüyordum bilmiyorum. Kalbim yerinden fırlayıp çıkacakmış gibi çarparken aynı zamanda neden Shawn'ın elinde sıkılıp öldürülecekmiş gibi hissediyordum bilmiyordum ve bu oldukça can sıkıcıydı.
Ağlamamak için derin bir nefes aldığımda elimde olmadan bir hıçkırık kaçırdım ve Shawn'ın eli anında yanaklarıma inip beni sakinleştirmeye çalıştı. Gözlerimden istemsizce akan yaşları Shawn gülümseyerek silerken daha beter olacağını biliyordum. "Sadece izin ver." diye fısıldadığında ellerimi ellerinin üzerine koyup yalvarırcasına "Kalbimi çok kırma." dedim. Dudaklarıma yaklaşırken "Paramparça edeceğim." diye fısıldadı ve dudaklarını dudaklarıma dokundurdu.
Sadece dokundurmasıyla bile vücudumun alev aldığına yemin edebilirdim. Dudaklarımda baskı hissetmiyordum ve o da beni öpmek için çana sarf etmiyordu. Benim bir adım atmam gerekiyordu ve ben o adım için çok korkuyordum. Sözünden bir adım bile dönmeyen Shawn'dan korkuyordum. "Lütfen kalbime iyi davran." diye son kez fısıldayıp benimkilerin üzerindeki dudakları öpmeye başladım.
Hep birlikte istediğimiz olduğuna göre bundan sonra olacaklar hakkında en ufak bir fikri olan varsa onları buraya yoruma davet ediyorum. Beklentilerinizden beni haberdar edin ki bende bir sonraki bölümümü buna göre yazayım.
Ve bütün Teogculara başarılar diliyorum...❤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruin ? // Shawn Mendes
FanfictionAğlamamak için derin bir nefes aldığımda elimde olmadan bir hıçkırık kaçırdım ve Shawn'ın eli anında yanaklarıma inip beni sakinleştirmeye çalıştı. Gözlerimden istemsizce akan yaşları Shawn gülümseyerek silerken daha beter olacağını biliyordum. "Sad...