Beni affetmen için sana sürprizlerle geliyorum.
Aaron'dan gelen bu mesaja garipseyerek baktım. Affetmem için sürpriz yapacak kadar mı tartışmıştık ki? Yani en azından bu kadar büyük olduğunu mu düşünüyordu? Evet, sinirlerim acayip derecede bozulmuştu. Kimsenin Jack'e kötü davranmasını istemiyordum ama bu bizim aramızı bozmazdı. Sadece Aaron yanımdayken Jack konusunu açmamaya çalışırdım ve olur biterdi. Hediyeye ne gerek vardı ki?
Telefonumu kapatıp masaya bıraktığımda gözlerimi kantinin içinde gezdirmeye çalıştım. Bu sabah her zamankinden daha da fazla kalabalıkmış gibi gözüken kantinin içinde en sonunda yanında Cameron'la oturmuş bir şeyler içen ve morali oldukça bozulmuş gibi gözüken Gilinsky'ı gördüğümde heyecanla elimi kaldırdım. Beni görmesi ya da fark etmesi için ellerimi sallarken bileklerimde ve kollarımda koca bir ağrı ve acı bir yanma hissettim. Dün gece olanları hatırladığımda ise Shawn'a sövmemek için kendimi zor tuttum.
Ağrıyan çiziklerimi ve belki kanamaya başlayacak olan küçük ve önemsiz yaralarımı görmezden gelip çantamı ve telefonumu masadan aldım ve kalabalıktan sıyrılmaya çalışarak Gilinsky ve Cameron'ın masasına doğru ilerlemeye başladım.
Daha yaklaşamadan Cameron beni fark ettiğinde yanında oturan Gilinsky'a beni gösterdi ve Gilinsky'la göz göze geldiğimde gülümseyerek el salladım. Shawn ve Aaron arasında olmuş bitmiş gereksiz olayı bana anlatsa da kurtulsaydım artık kafamda dolaştırdığım tilkilerimden.
Gilinsky beni fark eder etmez yüzü değişti ve sanki daha fazla üzülüyormuş gibi bakmaya başladı. Bir şeyler döndüğünü öylesine kuvvetli hissediyordum ki Gilinsky'ın, ben onlara yaklaştıkça, bana bakmamaya çalışması tüm bu hislerimde haklı olduğumu gösteriyordu. Tanrım! Lütfen her ne dönüyorsa ben olan biteni öğrendikten sonra olsun. Çünkü cidden neler döndüğünü merak ediyordum.
"Günaydın." diyerek oldukça sakin ilerledim yanlarına. Gilinsky başını kaldırıp zorlama bir gülümseme gönderirken Cameron neşeli bir şekilde "Günaydın." demişti. İşte bu bile yeterliydi benim için. Günümün berbat geçme olasılığı hiç yoktan %100 belliydi. "Nasılsınız bakalım?" diye sorduğumda Cameron bileklerimi göstererek "Bizi bırak, sen nasılsın? Bileklerine ne oldu öyle?" diye kaşlarını çatarken bileklerimi giydiğim gömleğin kollarının içine saklamaya çalıştım. "Önemli bir şey değil, endişelenme." diye gülümsedim ve Gilinsky'a döndüm. "Biraz konuşalım mı?" Gilinsky Cameron'la kısa bir bakışma geçirip bana döndü ve düzelmeye çalışarak "Ne hakkında?" diye sordu. Cidden sorulacak soru muydu şimdi bu?
"Aaa... şey... telefonum hakkında." deyip cebimden telefonumu çıkardım ve bir sonraki saçma cümlem için yutkundum. Cameron'ın meraklı bakışları arasında Shawn ve Aaron hakkında konuşmak istiyorum diyemezdim. Ayrıca Gilinsky'ın da bu konuyu açmamam için içinden dua ettiğini anlamamak zor olurdu cidden. "Ben... şu önerdiğin uygulamayı... pek kullanamıyorum. Acaba diyorum ki..."
"Sizi yalnız bırakmamı ister misiniz? Çünkü sanırım şurada Shawn'ı gördüm." diyerek toparlanmaya başlayan Cameron cümlesinin içinde Shawn'ı geçirdi diye gösterdiği yöne bakma isteğiyle doldu içim. Artık isminin sesli söylenişi bile heyecanlanmam için yetiyordu. Shawn beni hiç istemediğim bir yolla etkiliyordu ve ben karşı koymak için çaba sarf etmiyordum bile.
"Sanırım yanında biri var. Kim olduğunu merak ediyorum." diyerek yanımızdan ayrılan Cameron'ın sözleriyle bir an için sağır oluyorum sandım. Ne demek yanında biri var? Dün gece o kadar yakınlaştıktan sonra bugün hemen biriyle mi takılacaktı? Onu öpmedim ya da sorduğu soruya hala cevap vermedim diye böyle davranmaya devam mı edecekti ya da ben hep böylesine aptal biri olarak mı kalacaktım?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruin ? // Shawn Mendes
FanfictionAğlamamak için derin bir nefes aldığımda elimde olmadan bir hıçkırık kaçırdım ve Shawn'ın eli anında yanaklarıma inip beni sakinleştirmeye çalıştı. Gözlerimden istemsizce akan yaşları Shawn gülümseyerek silerken daha beter olacağını biliyordum. "Sad...