Öpücüğüme karşılık vermesini tabi ki bekliyordum. Beklemediğim şey her şeyden daha güzel hissettirdiğiydi. Shawn'ın ne yazık ki dedikleri çıkıyordu. Ağlıyor olmama rağmen beni mutlu edip ağlamamı durduran sadece öpücüğüydü. Daha da ileriye gitmek isterse ki ben kesinlikle gitmek isterdim, beni bulutların üzerine çıkaracağından adım gibi emindim. Şu an için aklımda dolanan tek şey Aaron'un bunu duyduktan sonra nasıl hissedeceğiydi. Kalbinin kırılmasını istemiyordum. Hem de hiç ama Shawn'dan da bu saatten sonra vazgeçemeyeceğimi biliyordum.
Dudaklarım onun yumuşacık dudakları arasında yavaşça ezilirken bir eli yanağımı güzelce okşuyordu. Diğer eli belime inip beni onunla bütünleştirmeye çalışırken Shawn'dan asla vazgeçemeyeceğimi biliyordum. Tanrım, lütfen kalbim çok fazla kırılmasın...
Ellerimi boynuna sarıp onu kendime çekmeye çalıştığım anda dudakları yavaşça dudaklarımdan ayrıldı. Derin bir nefes alıp yanan ciğerlerimi rahatlatmaya çalıştım ama sanki işe yaramıyor gibiydi. İçimde inanılmaz bir acı yaşarken aynı zamanda bundan nasıl keyif duyabilirdim anlamıyordum. Shawn'ın benim için yanlış kişi olduğu oldukça açıkken ben yine de onu daha fazla öpmek istiyordum.
Ayrılan dudaklarımızı tekrar birleştirmek isterken Shawn'ın kıvrılan dudaklarını hissettiğimde gülümsediğini anladım. Öpüşmek için tekrar hareket etmediğinde geri çekilip gülümseyen suratına baktım. "Beni bu kadar çok isterken neden kendini sürekli geri çektin ki?"deyip gülümsemesini genişletirken cevap vermedim. Zaten daha önceden de söylemiştim. Ondan ölesiye korkuyordum. Cevabı bildiği halde bu soruyu sormaya devam ediyordu ve ben mutlu mutlu utanmak yerine daha fazla üzülüyordum.
Ellerimi boynundan çekip başımı başka bir tarafa çevirmeye çalışırken elimden tutup yerdeki çantamı aldı. Ne yaptığına bakarken beni okula doğru çekiştirmeye başladı. Hiçte sınıfa gidip ders dinleyesim ya da okuldakileri göresim yoktu. Gitmemek için oldukça yavaş hareket ederken Shawn dönüp tekrar güldü. Gittiği yönün tam aksine dönüp aniden üzerime yürümeye başladığında ona çarparak durabildim. "Kaldığımız yerden devam edebileceğimiz harika bir yer biliyorum. Gitmek ister misin?" diye sorduğundan bozuk olan moralim bir anda düzeldi. Zorla olmasa da artık isteyerek oluşan gülümsememle başımı sallayıp beni okul binasına sokmasına izin verdim.
Sırt çantamı kendi omuzuna takıp koridorda elimden tutarak ilerlerken kantinden ya da öğle yemeğinden henüz dönmüş insanlar bize bakıyordu. Kızların bakışları ise harika hissettiriyordu. 15 dakika öncesine kadar ağızları açık olarak izledikleri Shawn'ın elinde şu an benim elim vardı ve Shawn halinden oldukça memnun gözüküyordu. Kıskançlık dolu gözler görmeyeli oldukça uzun bir zaman olmuştu ve bu şu an iyi hissettiriyordu.
Çıkış kapısına yaklaştığımız son koridoru geçerken dolapların yanında Gilinsky ve Nash'i görmemle yüzümdeki memnun gülümsemem dondu. Nash sadece Shawn'a göz kırparken Gilinsky şu an anlayamadığım bir anlamla bana bakıyordu. En başından beri iyi anlaşmak istediğim çocuk sanki acıyordu bana. Üzülüyordu benim için ama gelipte ne olduğunu anlatmıyordu bile.
Benimle daha fazla ilgilenmemek ya da bakışmamak adına başını başka bir tarafa çevirdiğinde bir süre oraya bakmaya devam etti ve sonra aniden gözleri beni buldu Gilinsky'ın. Baktığı yere bende baktığımda Aaron, Carter ve Matthew'ün bize bakıyor olduğunu gördüm. Günlerdir kaçtığım çocuklar hiçte istemediğim bir zamanda karşıma çıkmış sessizce ne yaptığımı anlamaya çalışıyorlardı.
Shawn'ın da istediği gibi hayatım mahvolmaya başlamıştı bile.
Bu seferlik bu kadar kısa olsun artık, napalım. Belki sizde yorum falan yapmak istersiniz. Belki o görünmez okuyucularım oy falan vermek isterler. Yorum yapsalar da olur. Bilemiyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruin ? // Shawn Mendes
FanfictionAğlamamak için derin bir nefes aldığımda elimde olmadan bir hıçkırık kaçırdım ve Shawn'ın eli anında yanaklarıma inip beni sakinleştirmeye çalıştı. Gözlerimden istemsizce akan yaşları Shawn gülümseyerek silerken daha beter olacağını biliyordum. "Sad...