Baya uzun zaman oldu di mi? Yazmak için de çok zorladım kendimi. Bilmiyorum beğenip beğenmeyeceğinizi. Unutmuşum bile. Neyse Fire On Fire'a da bakın. Görüşürüz.
Kara kalem çalışması gibi geçen birkaç günün ardından okula yeniden gelirken bu durumdan fazlaca sıkıldığımı hissettim. Shawn günlerdir benimle konuşmuyordu. Aaron o günden sonra bana küsmüştü ve okuldan tanıdığım kim varsa kimse gelip benimle iletişime geçmiyordu. Hayat daha keyifsiz geçemezdi. Yalnızlığın dibine vurmuş gibiydim.
Dolaptan kitaplarımı aldıktan sonra telefonumu cebimden çıkarıp ekrana baktım. Her zamanki gibi boş bir ana sayfa görmeyi bekliyordum. Çünkü artık gizli numaramdan da mesaj gelmiyordu. Kafamı bulandırmaktan vazgeçmiş gibi gözüküyordu.
Beklediğim gibi çıkan ekranı kapatıp dolabıma attım. Anlaşılan biri benimle konuşana kadar kimseyle konuşamayacaktım.
Çantamı istemeyerek koluma taktıktan sonra yapmadığım kahvaltının eksikliğini hissederek kantine yol aldım. Zaten ne boş bir mideyle ne de bir türlü boşalmayan kafayla ders nasıl çekilirdi düşünemiyordum. Gerçekten berbat durumda hissediyordum kendimi. Bu durum biraz daha böyle devam ederse bu okulu da değiştirmek zorunda kalacaktım.
Kantine adım atar atmaz oluşmuş kuyruğa bakıp ofladım. Şimdi sırada beni bekleyen ne bir Aaron ne bir Shawn ne de bir Gilinsky vardı. Gerçi Gilinsky önceden de konuşmuyordu benimle. İnanılmaz boş bir dönemden geçiyor olmalıydım.
Biraz bekledikten sonra sıra bana gelince parayı görevli uzatıp bana uzatılan tepsiyi aldım ve arkama dönüp kendime yalnızlara yakışır bir masa seçtim. Oturup tostumdan bir ısırık almaya niyetleniyordum ki yanıma Carter ve Matthew oturdu.
Carter canlı, Matthew ise onun tam tersi şekilde yorgunca "Günaydın." dedi. Tostu bırakıp günler sonra gelen konuşma teklifine atladım ve Carter kadar canlı bir cevap verdim onlara. Sonra hemen kendi tostumdan ikram ettim.
Kimse elini sürmese de ben bir ısırık alıp onlara baktım. "Dün gece koca bir bebekle uğraşmak zorunda kaldık." diyerek masaya yatan Matthew'ün her halinden belliydi uykusuz kaldığı.
"Ne oldu size yine? Aaron çekilmez bir hale büründü." diyerek benden bir cevap bekleyen Carter'a omuzlarımı silktim. Benim ona tavır yapmam gerekirken onun yaptığı tavrı çekiyordum. Ne zaman böyle olsak mesaj atan Aaron günlerdir nokta bile göndermemişti bana. Hepimiz için farklı bir küslük yaşıyorduk.
"O da söylemiyor." diyerek düşünmeye başlayan Carter yere bakarken tostumu biraz daha tırtıkladım. Sonra kantine Aaron girdiğinde göz göze geldik.
Her gün okulda onu görüyor olmama rağmen konuşmuyor olmak her zaman kötüydü ama şimdi biraz daha kötüydü. Bu kez denklemin içinde Shawn vardı, Gilinsky ve anlatamadığı küçük bir sır vardı. Bilinmeyenlerle dolu bir denklemin içinden normal matematik derslerinde bile çıkamıyorken denklemin içinde yaşamanın daha zor olduğunu bizzat deneyimliyordum. Ne vardı herkes bana olan biteni anlatsaydı?
Aaron gelmek zorunda kaldığını düşünmüş olmalı ki yanımıza kadar geldi. Kısa bir bakışma daha yaşadık. Sonra dönüp çocuklara "Sizi arıyorum geldiğimden beri." dedi.
Matthew pes etmiş gibi ellerini havaya kaldırıp ayağa kalktı. "Dünden beri uykusuzum. Artık yan yana geldiniz. Bir zahmet kendi işinizi kendiniz görün. Benden bu kadar koca bebekler." dedikten sonra arkasına bile bakmadan giderken Carter da kaşlarını kaldırıp sesini çıkarmadan yavaşça sıyrılıp gitti yanımızdan. Artık Aaron'la yalnız kaldığımı düşünmeye başlamışken heyecanlandığımı hissettim. Nasıl davranacaktım ona?
Giden çocukların arkasından öylece baktıktan sonra arkasını dönüp beni gören Aaron biraz bekledi. Sonra sandalyenin birini çekip karşıma oturduktan sonra "Konuşabilecek miyiz peki?" diye sordu. Haklıydı. Bunu ben de merak ediyordum.
Ellerimi iki yanıma açıp dudaklarımı büktüm ve "Bilmiyorum." dedim. Özlediğim gibi gülümsedi Aaron. Her zaman görmeye alıştığım güzellikteki gülümsemeyi yine gördüğümde ben de ona gülümsedim. Sadece onunla oturmayı ve gülüşmeyi bile seviyordum. Aaron benim her şeyim olabilirdi ama Shawn'ı da öylece köşeye kaldırıp koyamazdım. O kesinlikle tek olmak istiyordu ve haklıydı. Bütün bunlar beni üzüyordu.
"Belki bana Gilinsky ile ne konuştuğunu veya neden benden gizli buluştuğunuzu söylersen konuşmaya başlayabiliriz." dediğimde gülümsemesi yavaşça kayboldu. Harika bir gülümsemeden yeniden mahrum kalmıştım.
"Aslına bakarsan senden gizli olmasını istedik ve konuştuğumuz şey de seni sevgilinden nasıl ayırabiliriz?'di." dediğinde gözlerimi kocaman açtım. Şaka yaptığını biliyordum ve sadece onu yeniden güldürmek istiyordum. Aaron saçma sapan her şeye sırf ben yaptım diye gülebilirdi ve düşündüğüm gibi de oldu. Yeniden güldü.
"Tam olarak o değildi ama bunu da düşünmedik değil yani." derken bir daha güldük. Sonra gülümsemeye devam ederek bir süre sessiz kalıp birbirimize baktık. Aaron'la eğlenmeyi oldukça fazla özlediğimi de orada anladım.
Tam mutluluğun keyfine varıyordum ki Shawn kantinin kapısında göründü ve ikimiz de oturduğumuz yerde düzeldik. Shawn yüzündeki duruşu hiç bozmadan masanın yanına kadar gelip önce Aaron'a sonra bana baktı. Aslında biraz sinirli gözükmüştü yakından.
"Konuşalım mı biraz?" dediğinde hemen başımı salladım. Kimseye bir şey demeden benimle konuşma teklif ediyorlardı. Tabi ki de herkesle barışacaktım. Bu fırsatı durduk yere kendi kendime yapamazdım.
Sonra tekrar dönüp Aaron'a baktığından Aaron göz devirip masadan kalktı ve bana dönüp "Sonra görüşürüz." dedi. Ona da başımı salladıktan sonra Shawn'a döndüm.
Aaron'dan sonra boşalan yere oturdu ve çantasını masaya attı. "Parti varmış Zack'in evinde." dedi. Sessizce konuşmaya devam etmesini bekledim. "Eğer aramızda oluşan bu garip havayı bozmak istiyorsan yarın birlikte partiye gidelim." dediğinde hızlıca başımı salladım. "Annemden izin almak biraz zor olacak." diye sesli düşündüğümde "İzin almadan gel o zaman. Bir yolunu bul." diyerek hemen ayağa kalktığında kendimi kötü hissettim ama yine de dediklerini onayladım.
"Pekala. Yarın gece 8'de evden alırım seni ya da sen nereden istersen. Mesaj at bana." dediğinde "Tamam." diye cevap verdim. Sonra tek kelime etmeden yanımdan çekip gitti. Tam her şeyin düzeldiğini ya da yoluna girdiğini düşünürken bir şeylerin yeniden elimden kayıp gidiyor olmasına üzülüyordum.
Şimdi tek sorun eğer annem izin vermezse o pencereden nasıl kaçacağımdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruin ? // Shawn Mendes
Hayran KurguAğlamamak için derin bir nefes aldığımda elimde olmadan bir hıçkırık kaçırdım ve Shawn'ın eli anında yanaklarıma inip beni sakinleştirmeye çalıştı. Gözlerimden istemsizce akan yaşları Shawn gülümseyerek silerken daha beter olacağını biliyordum. "Sad...