29: Buluşmalar

721 44 33
                                    

Sanırım Sadece Nash'i resimden çıkarabilirsek geriye kalanların hepsinin ismini bu bölümde geçirmiş bulunuyorum fdgadgsaasf

Yıllar olmuş yazmayalı asdasdasdasd

Kötü giden bir hayatım vardı. Her şeyin yolunda gitmesini sağlayan arkadaşlara sahiptim. Ne şanstır ki hayatım yeni okulumla birlikte düzene girmeye başlamıştı. Shawn, gökyüzünden insanlığa verilen bir mucize gibi girmişti hayatıma. Mahvedeceğini söylediği hayatımı daha anlamlı kılmıştı ama her güneşli gün gibi kara bulutlarım da eksik değildi. Benim kara bulutumun saç rengi kızıldı.

Önce Shawn'ın sonra da Aaron'ın yanında görmüştüm onu. Şimdilik sadece görüntüsüyle rahatsız ediyordu. Gürültüsüyle birlikte sonradan mı gelecekti?

"İşte geldik." diyen Shawn'a zoraki bir gülümseme verdim. Günler öncesinden kararlaştırdığımız sinemaya gitme fikri şimdi bana o kadar yorucu ve angarya bir işmiş gibi geliyordu ki evde kalmak istiyorum diye ağlamadan duruyor olmam büyük sabrımın göstergesinden başka bir şey olamazdı.

Arabadan inip fazlaca açılmış olan eteğimi düzelttim. Çantamı koluma geçirirken Shawn sıcacık ellerini benimki ile buluşturdu. Hava tam da az önce benzettiğim hikayem gibi kapalıydı. Yağmur yağsa ben de rahatlardım.

Birlikte alışveriş merkezine girerken sabahtan beri bir şey yemediğim geldi aklıma. Sinemaya girmeden önce yemek de yemeliydim. Aslında aklımda izleyeceğim filmden yiyeceğim yemekten çok Aaron'ın neler çevirebileceği dönüyordu. O kızıl saçlı kızla birlikte gördüğüm günden beri uykularım yeterince bölünmüştü. Keyifsiz bir havanın yanında keyifsiz anılara sahiptim.

Kızın kim olduğunu hala bilmiyordum. Soracak kimsem yoktu. Gilinsky daha Samantha'nın kim olduğunu söyleyememişti. Shawn'a sorsam açıkça onu kıskandığımı düşünecekti. Kaldı ki Aaron hakkında tek kelime etmeyecekti. Aaron'la konuşsam... konuşmazdım. O gün onu o kızla gördükten sonra selam bile vermezdim.

Fakat neden Shawn'a da böyle soğuk olamıyordum? Aynı kızı onun yanında da görmüş olmama rağmen gayet soğukkanlı davranmıştım ama konu Aaron olunca her şey değişmişti. Ona çok fazla kızıyordum. Aynı kız, Shawn'a dokunurken yerimde durup olan biteni izlemişken Aaron'ı görünce neden orayı terk etmek istemiştim ki?

Kendi adıma mantıklı tek bir açıklama bulamıyordum. Bu da beni deli ediyordu.

Shawn'ın belime dolanan eliyle kendime gelip gülümsedim. Gelirken de tek kelime etmemiştim ama Shawn merak edip sormamıştı bile. Aaron olsa sormakla kalmaz çözüm bile bulurdu bana ama ya Shawn?

"Bir şeylere kafanı çok mu yoruyorsun yoksa canını sıkan bir şey mi oldu?" diye fısıldadı kulağıma. Sesi öylesine yumuşak ve sıcaktı ki bir parça olsun vicdanımdaki rahatsızlığı söküp aldı. Fakat ben aynı ilgiyi Aaron'dan da görmek isterdim.

Başımı olumsuz anlamda sallayıp iç çektim. Alnına bir öpücük bıraktıktan sonra gülümsedi. "İstediğin zaman dinlerim seni. Kendini yalnız hissetme." diye mırıldandı yeniden. Bu kez olumlu anlamda salladım başımı.

Yürüyen merdivenden sonra Shawn gişeye çevirdi adımlarını. Elinden tutup arkasından yürümeye devam ettim. Moralim bozuktu. Karnım açtı ve tuvalete gitmem gerekiyordu. Ses çıkarmadan Shawn'ın sürüklediği yere gittim ve film afişlerine bakmaya başladım. Doğruyu söylemek gerekirse romantik komedi çekecek durumda değildim. Aksiyonu asla tercih etmezdim ve geriye bir tek fantastik kategorideki film kalıyordu. Belli ki birileri büyü yaparken ben sinema salonunda uyuyacaktım.

"Aksiyon." dedi Shawn seçimini en sevmediğim kategoriden yana kullanarak. Başımı olumsuz anlamda sallayıp "Fantastik." dedim. "Hem başım ağrıyor hem de başlamasına yarım saat var. Karnım aç."

Shawn filmlere tekrar bakıp kabul etti. Gidip biletleri aldıktan sonra tekrar gelip elimi tuttu ve beni yemek bölümüne doğru çekiştirdi. Ona zorluk çıkarmadan bir hamburgercinin önünde durup menülere bakmaya başladık. "Sanırım sadece soğan halkası yiyeceğim." dedim menüleri beğenmezken. Normalde fast food severdim ama bugün her şey o kadar keyif kaçırıcıydı ki canım kendimi bile istemiyordu.

Siparişimi verip paramı ödedikten sonra sırtımı tezgâha dönüp Shawn'ın karar vermesini bekledim. O biraz kararsız kalmıştı.

Kalçamı tezgâha dayayıp kollarını göğsümde birleştirdikten sonra etrafta iştahlı yemek yiyen kalabalığa baktım. Bugün hayattan zevk almayan tek kişi benmişim gibi gözüküyordu.

Sıkılıp çantamdan telefonumu çıkarıp ekranına baktım. Günlerdir kapı önüne bıraktığım kurabiyeler için Aaron'dan mesaj bekliyordum ama beklediğim türden bir mesaj gelmesini bırak herkes ölmüşüm gibi davranıyordu. Carter ve Matthew cephesinden de henüz bir harf gelmişliği yoktu. Sanki herkes bana küsmüş gibi davranıyordu.

Oflayarak boş telefonu çantama atıp başımı kaldırdığımda karşımdan bir çocuk geçti. Gilinsky'a o kadar benziyordu ki arkasından öylece baktım çocuğun. Belki uzağımdan geçeceği yere yakınımdan geçseydi Gilinsky olduğuna yemin bile ederdim.

Çocuk biraz daha ilerledikten sonra bir masaya oturdu. Büyük bir hayret içinde karşısında oturan çocuğa bakarak yürümeye başladım. Shawn'ı arkamda bırakıp doğruca o masaya yürüyordum.

Yaklaştığımda ise aslında gördüğüm çocuğun gerçekten de Gilinsky olduğunu gördüm. Hayretler içinde kalarak baktığım karşısındaki çocuk ise Aaron'dı. Bu ikisi burada ne arıyordu?

Yarı şaşkın yarı kızgın masalarının yanına gidip başlarında dikilmeye başladığımda ikisi de dönüp kocaman gözlerle bana baktı. En az onlar kadar ben de bu karşılaşmayı beklemiyordum.

"Blue?" dedi sorar gibi Gilinsky. Aceleyle etrafına bakındı. "Sen de mi buradaydın?" Sonra dönüp Aaron'a baktı. Sanki onun benden haberi varmış gibi. "Siz de buradaymışsınız." dedim ikisine de kızgınca bakarken. Birisi benimle okulda yan yana gelmek istemeyen yeni arkadaşım diğeri hayatım boyunca dost sayacağım tek çocuktu ve ikisi de bana haber vermeden buluşmuşlardı. Üstelik ikisinin de birbiriyle kavgalı olduğunu düşünürken...

"Blue-"diye söze giren Aaron'a bakmadım bile. Onunla konuşmayacaktım. Sırf o kız evine geldi diye beni evine çağırmamıştı. Gelmemi bile istemişti. Belki de önceki küslüğünün sebebi de o kızla yalnız kalmaktı ama gerek var mıydı böyle gizli saklı şeylere?

"Acıktığını söylemiştin Blue." diyerek yanımda aniden beliren Shawn'ı görünce Gilinsky utançla bakarken Aaron sinirleniyordu. Zaten varlıkla yokluk arasında kararsız kalan yeşil gözleri kısıldı. Aslında kocaman olan dudaklarını birbirine bastırıp küçücük yaptı. Çenesi kasılıyordu. Ellerini yumruk şeklinde masada bekletiyordu. Shawn ise sadece durup gülümsüyordu.

"İştahım kaçmadan yesek iyi olur." dedim Shawn'ın koluna girip. Aslında bir şekilde Shawn'ı, Aaron'dan uzaklaştırmak istiyordum. Aaron'a ise hala küs olduğumu göstermek istiyordum. "Görüşürüz Gilinsky." deyip yanlarından ayrıldım. Aaron'ı orada o şekilde bırakmak istemese de zorlukla adım atıp ondan uzaklaştım. Sanki günlerdir tek harf yazmasını bekleyen ben değilmişim gibi.

Ruin ? // Shawn MendesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin