12: Aaron'la Mı Çıkıyorsun? / Shawn'la Mı Takılmaya Başladın?

1.6K 96 87
                                    

Yolların ayrılacağı koridora geldiğimizde aslında derse hiçte gitmek istemediğimi anladım. Gönülsüzce Aaron'un kolundan çıkıp gülümseyen suratına baktım. Öyle güzel gülümsüyordu içimdeki can sıkıntısını biraz olsun erteliyor, yanından gidersem içinde yaşadığım rüyadan uyanacağımı hissettiriyordu. İstemeden dudaklarım gülümsemek için kıvrıldığında Aaron'un gülümsemesi genişledi. O an etrafımızda ne yaşanıyorsa yavaşlıyormuş gibi hissettim. İçimdeki tatlı kelebekler yeniden ayaklanıyor gibi oldu.

Aaron nazikçe kolumu kolundan çıkarıp elimi okşayarak yavaşça bıraktı. "Derse gitmen gerekiyor." dediğinde ayrılacağım koridordan, sınıfımın olduğu yere doğru baktım. Hiç istemeden "Evet." deyip başımı olumlu anlamda salladım. "O zaman gidebilirsin. Çünkü çok az bir vakit kaldı dersin başlamasına." derken saatini gösteriyordu. Beni yanından gülümseyerek kovuyor olmasına kızıyor olsam da o gülümsediği küçük ayrıntı kızmamı etkisiz kılıyor beni de gülümsetiyordu. Sanırım Aaron'un üzerimdeki etkisi buydu. Beni etkisiz hale getirirken bunu oldukça yavaş yapıyordu ve asla yorulmuyordu. Aksine mutluluk veriyordu.

Aniden uzanıp yanağıma küçük bir öpücük bıraktıktan sona çekilmek için acele etmedi ve nefesini yanağımda hissederken bana baktığını da görüyordum. Bu biraz utandırmıştı ve başımı eğmek zorunda kalmıştım. Tekrar kaldırdığımda onu başımın arkasından bir yere bakarken yakalamıştım ve bu çok kısa sürmüştü. Bakışlarını yine bana çevirdiğinde "Seni çıkışta sınıftan alırım." deyip gülümsedikten sonra yanımdan ayrıldığında sınıfa gitmek için sırtımdaki çantayı düzelttim ve döndüğümde bana düz bir suratla bakan Shawn'ı gördüm.

Aaron'dan sona onu görmek kendimi aniden suçlu hissettirse de bunu göz ardı etmeye çalışarak sınıfa doğru yürüdüm ve anında telefonum titreşti. Telefonu cebimden çıkarıp gelen bildirime baktığımda yine o bilinmeyen numaradan olduğunu gördüğümde gözlerim hızla Shawn'a döndü ama o çoktan bir kızla konuşmaya başlamış ve sanki ona baktığımı anlamış gibi bana bakmıştı. Aramızdaki göz kontağından rahatsız olmuş gibi başını önündeki kıza çevirmiş ve onunla konuşurken saçlarının bir tutamıyla oynayan kızla, konuşmaya devam etmişti ama tuhaf bir şekilde önceden yaptığı gibi gülümsememişti. Normal Shawn nasıldı bilmiyordum. Kafamda kurduğum normal Shawn'ın ise, karşısında flörtöz bir şekilde hareket eden kıza, aynen o kız gibi flörtöz davranması gerekiyordu ama Shawn'ın yüzünden en ufak bir değişiklik bile yoktu.

Elinde telefon olmadığına ve bana mesaj atan bilinmeyen numaranın o olmadığına emin olduktan sonra mesajı açtım.

Bilinmeyen numara: Aaron'la mı çıkıyorsun? Ciddi misin?

Blue: Aslına bakarsan seni ilgilendirmiyor.

Yazdığım mesaja uzun bir süre baktıktan sonra silip göndermekten vazgeçtim. Kim olduğunu bilmediğim biriyle yazışmak çok saçma olurdu. Bir filmin içinde yaşamıyordum ve onunla konuşup bir şeylerimi söyleyecek kadar kendimi yalnız hissetmiyordum. O yüzden bilinmeyen numaranın mesajlarına bir süre bakmasam harika olurdu.

Telefonu cebime gönderdikten sonra Shawn'a tekrar baktığımda artık yerinde yoktu. Gözlerim koridoru hızla taradığında aslında koridorun boş olduğunu gördüm ve sınıfıma doğru hızlandım. Ben geldiğimde kapının kapalı olduğunu görünce Aaron'un söylediği geç kalma uyarılarının hepsi bir anda aklıma üşüşmeye başladı. Kapıyı çalıp hızla içeri girdiğimde arkamdaki kapıyı kapatamadan bir elime dokunup kapıyı açık bırakmam konusunda uyarıda bulunurken ondan tarafa bakmadım bile. Dersin hocasına dönüp "Özür dilerim efendim."dediğim anda arkamdan gelen kişi hiç beklemeden konuştu. "Geciktiğimiz için."

Bu resmen benim sözümü tamamlamak için söylenmişti ve ikimizin birlikte olduğunu kanıtlar nitelikte bir şeydi. Kaşlarım çatılmış bir şekilde arkama döndüğümde ise Shawn'ın ciddi surat ifadesini gördüm. Hocayla konuşmaya devam ediyordu. "Aslında tamamen benim hatam." dediğinde sınıfta anlamadığım bir fısıldaşma oluştu ve dersin hocasının "Sen ve senin hataların... Bir daha olmasın." demesi üzerine fısıldaşma kıkırdamaya dönüştü.

Az daha dikkatli baktığımda bu dersi Shawn ve arkadaşlarıyla ortak aldığımı ve az önceki söylenilenlere onların sadece kafaları karışmış bir görüntüyle baktıklarını gördüm. Gülmelerini tabi ki istemezdim ama onlarında en az benim kadar kafalarının karışması garipti. Sonuçta okula en son gelen bendim ve espri seviyesi nerelerdeydi bilmiyordum. Gerçek şu ki; onlar bunun espri olduğuna inanmıyorlarmış gibi hem bana hem de Shawn'a bakıyorlardı.

"Yerlerinize geçin." diyen hocanın uyarısıyla kendimi Gilinsky'ın yanına attım ve ses çıkarmadan kitabımı çıkarıp dersi dinlemeye başladım. Tam bu işi dersten sonraya bırakırım diyordum ki Gilinsky önüme küçük bir kağıt sürüp okumamı istedi.

Shawn'la mı takılmaya başladın?

Kağıdı okumamla birlikte gözlerimdeki değişim kendini ele verdiğinde hızla dönüp Gilinsky'a baktım. Başımı olumsuz anlamda sallarken kaşlarım çatılmış vereceğim cevabı düşünüyordum. Aklıma gelen şeyi iyice yumuşattıktan sonra kağıda işlemeye başladım.

Size onu aranıza almamanız gerektiğini söyledikten sonra onunla takılmaya başlayacak kadar iki yüzlü biri gibi mi gözüküyorum? Sadece arkadaşın durumu nasıl çevireceğini iyi biliyor!

Bunu yazdıktan sonra kavga eder gibi Gilinsky'ın önüne bıraktıktan sonra hocaya dönüp dersi dinlemeye çalıştım ve dersin geri kalanında Gilinsky'dan tarafa asla bakmadım.

+

"Çıkabilirsiniz." diyen hocanın sözleriyle hızla ayağa kalkıp çantamı toplamaya başladım. "Blue, konuşabilir miyiz?" diyerek ayağa kalkan Gilinsky'a bakmadım ve cevap vermeden çantamı sırtıma takıp sınıftan ayrıldım. Kapıdan çıkar çıkmaz karşıma fırlayıp omuzlarımdan tutan Gilinsky'a baygın bakışlarımdan birini atıp ne var dercesine baktım. "Özür dilerim. Cidden. Kesinlikle öyle demek istemedim. Onu kasdetmedim bile." dediğinde silkelenip ellerinden kurtuldum. "Ne demek istedin peki? Ne anlamam gerekiyordu oradaki yazıdan?" dediğimde üzgünce oflayıp elleriyle yüzünü ovuşturdu. "Bak, sadece şaşırdım. Çünkü biz Shawn'ın ağzından sana dair tek kelime bile duymadık. Yani biraz garip oldu. Bilirsin. Erkekler de kızlar kadar birbirleriyle olan biteni konuşurlar ama asla ayrıntı vermezler." dediğinde gözlerim kocaman oldu. Gilinsky sanırım giderek batırıyordu bu konuşmayı.

"Tanrı aşkına! Büyütme gözlerini. Giderek batırdığımı düşünmeme sebep oluyorsun." diye sızlanırken başımı olumlu anlamda salladım. İleriden Aaron'un geliyor olduğunu gördüğümde aslında bu konuşmayı yapmayı hiç istemediğimi anladım. "Gilinsky, bu konuşmayı sonra yapalım. Benim gitmem gerekiyor." dedikten sonra yanından uzaklaşmak için bir adım atsam da Gilinsky yine önüme geçti. Uzaktan bizi izleyen Aaron'un kaşları çatıldı, adımları hızlandı ve dersten çıktığım sınıf hızla boşalıyordu. Bu demek oluyordu ki Shawn ve grubun geri kalanı da birazdan çıkacaktı ve ben Aaron ile Shawn'ın birbirini görmesini hiç ama hiç istemiyordum.

Adımlarını hızlandıran Aaron yanımıza ulaştığı anda "Blue, bir sorun mu var?" diye sordu ve uzanıp elimi tuttuktan sonra Gilinsky'a baktı. İkisi de birbirini fark ederken ben bir sorun olmadığını söylemeye çalışıyordum ama sonra Gilinsky'ın dudakların şaşkın bir "Aaron?" döküldü. Aaron tepki olarak kaşlarını sinirle çatarken Gilinsky merakla çatıyordu. İkimize de dikkatlice baktıktan sonra gözerini kafamın arkasındaki bir yerde durduran Gilinsky'la birlikte biz de döndük ve kime bakıyor olduğuna baktık. Shawn.

"Gidelim." diye aniden uyarılıp elimden çekilmekle birlikte kendimi Aaron'un peşinden sürüklenirken buldum. "Tamam. Biraz yavaş ol." diye sakince uyardığım Aaron sözümü asla dinlemezken arkama dönüp son kez baktım. Gilinsky sıktığı yumruklarıyla Shawn'a doğru yürüdükten sonra Shawn'ın getirdiği çantasını elinden yırtarcasına alıp bir şeyler söylemişti ama ne duyabilmiştim ne de dudaklarını okuyabilecek kadar yakınlarındaydım artık. Aaron'un çekiştirmesi üzerine bir yerlere gitmek üzere okuldan ayrılıyordum.

Tam olarak sonrasını yazamadığım kısım.

Nasıl buldun Bilgemini ;)

Ruin ? // Shawn MendesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin