Aslında bekletmeye devam edecektim ama sonra çatlak bir okuyucu buldum. Hani cidden çatlak olanından... dadsadaasad Buradan ona sevgilerimi yolluyor ve yorumlarınızı bekliyorum :)
"... bana öyle bir bağlanacaksın ki bütün kötü huylarıma ya da kötü şöhretime rağmen hayatından çıkarmak için kendine bir sebep bulamayacaksın..."
İşte korkmak için bir başka sebep daha... Karşımda durmuş bütün cüretkar davranışlarıyla ondan vazgeçemeyeceğimi söylerken bile aklım bir saniyeliğine de olsa bu fikri düşünmüş ve merak etmişti. Onu kabul etmek nasıl bir şey olurdu ki? Ne düşündürürdü? Nasıl hissettirirdi? Ne kazandırır ne kaybettirirdi? Bir saniyeliğine bile olsa bunları görmek isteyeceğim fikri beynimi öylesine güzel uyuşturmuştu ki onu burada bırakıp kaçıp gitmeyi bile düşünememiştim ve bu düşüncesizliğim sessiz kütüphanenin içinde çok büyük bir yankı buldu.
"Blue!"
Her ikimizin de kafası hızla aynı yöne döndüğünde karşımızda kızgın bir Aaron bulmayı asla ama asla beklemiyorduk. Özellikle ben. Shawn'ın yakınımda olması aklımı öyle bulandırmıştı ki Aaron'u beklettiğimi bile unutmuştum. "Aaron!"diye şaşırırken sesim sandığımdan daha kısık çıkmıştı ve ben olacaklardan korkarken Shawn sadece gülümseyerek elini arkamdaki kütüphane dolabından indirmekle kalmıştı. Sonrasında bir kaç adım geri çekilip önümde bir boşluk bıraktığında eğilip yerdeki kitabı aldı ve yüzündeki iplemez gülümsemeyi hiç silmeden kitabı yerine bıraktı.
Daha fazla yerimde kalamayıp Aaron'dan tarafa yürüdüm ve yanına gelip en az Aaron kadar olan kızgın bakışlarımı Shawn'a çevirdim. O ise üzerindeki ceketini düzeltip Aaron'a bir selam verdikten sonra bana dönüp göz kırptı ve yakın olan boşluktan kaybolup gitti.
+
Kantinde yaşanan hareketliliğe inat ben ve Aaron sanki buraya kıpırdamamak için gelmiş gibiydik. Ben olduğum yerde Shawn'ın söylediklerini düşünürken Aaron gözlerini yere dikmiş sessizce bakıyordu. Sinirli olduğunu anlamak hiçte zor değildi. Kaşları çatılmış dudakları ince bir çizgi almış be boynunda belli belirsiz bir damar vardı. Elinde tuttuğu kola kutusunu sıkıyordu ama eğilip bükülmesine izin verecek kadar değil. yani bu demek oluyordu ki kızgınlığın yanında ufak bir endişesi de vardı.
Derin bir nefes alıp yüzüne yaklaştım ve oflayıp içimdeki nefesi boşalttım. Sinirle kapanan gözlerinden sonra kısa nefesini sessizce verdi ve yorgunca gülümsedi. "Okuldaki ilk günün böyle geçmemeliydi. Ne yapıyoruz burada?"diye sordum sızlanır gibi. Cidden sızlanıyordum da. Dizine dayadığı dirseğinden güç alarak başını eline yasladı ve bana gülümseyerek bakmaya başladı. "Bilmem. Ne yapıyoruz?"deyip güldü.
Omuz silkip bende güldüm. Açıkça bir planım yoktu ama onun ilk gününün güzel geçmesi gerekiyordu. Benimki gibi sıkıcı ya da sinir bozucu değil. İlk gün demişken benimki cidden hiç hoş olmamıştı. Shawn'a neredeyse çıplak yakalanmış ve kendime bir sapık edinmiştim. Şimdi aynı sapık yüzünden Aaron'un da morali bozuktu. "Bilmiyorum ama burada oturmayalım."deyip etrafa bakındım. Çok insan vardı ve ben kalabalık yerleri sevmezdim. Kantinler de buna dahildi.
"Kütüphane bizim için en uygunu her zaman." dediğinde önce gülümsedi sonra yüzü tekrar asıldığında bütün cesaretimi toplayıp elimi elinin üzerine koydum. "Bana kızdın mı?"diye sordum. Önce ellerimize sonra yüzüme dönen Aaron "Sana neden kızayım ki?"diye sordu. "Shawn..."dedim ve sonrasında söyleyeceklerimi toparlamaya çalıştım. Konuşma yapmak cidden zor bir durumdu. "...yani bizi orada... öyle görmen.." "Gelmeseydim öpüşecek miydiniz?"diye sordu aniden. Bir an için ne cevap veremeyeceğimi bilemeyip aptal gibi suratına baktım. Şaşkındım ama neye şaşkın olduğumu bende bilmiyordum. Bu soruyu sakince sormasına mı, yoksa benden şüphelenmesine mi?
Sanırım sakince sorup bunu yapabileceğime inanmasına şaşkındım ve bu aynı zamanda kızma sebebim de olmuştu. Şaşkın yüzümün yerini kızgın yüzüm aldığın da başımı da olumsuz anlamda salladım. "Hayır. Onun kadar kötü karakterli biriyle aramızda bir şey olmadan öpüşecek kadar düştüğümü sanmıyorum. Karakterim seni görmediğim iki hafta içinde bu denli değişmedi."dediğimde güldü. "Adını öğrendiğine şaşırmamıştım ama karakterine kadar araştırma yapman... ne bileyim. Daha fazla şaşırttı." dediğinde hızla ayağa kalkıp yanından kantin kapısına yürüdüm.
Bunlar resmen beni bir şeylerle yargılama cümleleriydi ve Aaron'un sormadan yargılamaya kalkması görülmüş ya da alışılmış şey değildi. Bahçeye adımımı attığım ilk anda kolumda Aaron'un elini hissetmemle sinirle kapattım gözlerimi ve olduğum yerde durdum. Beni omuzlarımdan tutup bir yere sürükledikten sonra ellerini yüzüme koyduğunda gözlerimi açtım. Hayal kırıklığı ve üzgünlük en belirgin şekliyle gözlerinde dururken "Özür dilerim. Onu kastetmek istemedim."dedi. Tepkisiz bir şekilde kaldığımda bir elini yüzümden çekip bir elimi tuttu. Gözlerim birleşen ellerime dönerken "Seni bile isteye kırmayacağımı bilirsin."dedi. Olumlu anlamda başımı salladığımda çoktan affetmiştim onu. Affetmesem bile bir şekilde kendini affettireceğini biliyordum ama bunu şu an uzatmak anlamsız olurdu.
"Senden tek bir şey istiyorum."dediğinden merakla tekrar ona döndüm. "Ne olursa olsun ondan uzak durman konusunda bir anlaşmaya varmalıyız. Bana söz ver. Onunla asla ama asla konuşmayacaksın."dediğinde bir şeylerin ters gidiyor olduğunu anladım. "Siz tanışıyor musunuz?"diye sorduğumda şaşkınca kaşlarını kaldırdı. "Konuyu mu değiştirmeye çalışıyorsun? Yanlış anlamıyorum, değil mi? Çünkü tam burada söz veriyorum demen gerekiyordu."dediğinde alaycı ses tonunu fark etmemem imkansızdı. Onu dinlemeden "Tanışıyorsunuz."dedim. "Bu yüzden sana orada gülümseyerek selam verdi. Aman Tanrım! Benden bir şeyler saklıyorsun sen."diye ekleyip boştaki elimi alnıma vurdum. Böyle şeylerin Aaron ve benim aramda olması anormal bir durumdu. Yani benden bir şeylerini saklaması...
Alnımdaki elimi indirip bana ciddi bir surat ifadesiyle bakmaya başladı. "Bu okula gelmemi istediğinde düşünmedim bile. Sadece senin bana söylemen yeterliydi. Bir hayatımı oradaki okulda bırakıp hiç düşünmeden geldim ve çocukları da buna zorladım. Bense senden sadece Shawn'la bir daha konuşmamanı istiyorum. Bunu yapabilir misin, yoksa beni görmediğin 2 hafta içinde Shawn hayatında en az benim kadar yer edindi mi?"diye sorduğunda büyük bir suçlamaya maruz kalmıştım.
Aaron'un bu sözlerinden sonra kendimi kanıtlama isteğiyle dolup taşıyordum ama dediklerini de yapmak istemiyordum. Saçma bir şekilde Shawn'dan uzak durmak istemiyordum. Belki de dediği çıkıyordu. Ona kendi isteğimle gitmem için gerekli tohumları içime ekmiş sadece ona izin vermemi bekliyordu.
Peki ben bunu mu istiyordum? Shawn'ın hayatımı mahvetmesini... Hiç sanmıyorum. Bir kararı zorla alıyorsam mutlaka bu yanlış bir karar olurdu ve ben söylediğim her söz için sonrasında pişman olurdum.
O yüzden yine bildiğimi yapıp yanlış bir karar aldım ve "Tamam."dedim. "Onunla konuşmayacağım ama sende bana bir söz vereceksin."deyip gözlerine baktım. "Aranızda en küçük bir sürtüşme bile geçmeyecek. Eğer herhangi ufak bir öldürücü bakışınızı yakalarsam yapacağım hiçbir şey için pişmanlık duymam ve ikinize de sorgulama hakkı vermem."dediğimde Aaron'un suratından kırık bir gülümseme geçti. "Onun için bizim aramızdaki anlaşmayı yumuşatmaya çalıştığının farkındasındır umarım."dediğinde ellerimdeki ellerini sıktım. "Söz ver."dedim.
Başını sallayıp "Söz."dedi ama verdiği sözden hiç memnun değildi. İkimizde memnun değildik. Bu her ikimizinde kısıtlanması ve belki de bir şeyler öğrenmemiz için gecikmemiz demekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruin ? // Shawn Mendes
FanficAğlamamak için derin bir nefes aldığımda elimde olmadan bir hıçkırık kaçırdım ve Shawn'ın eli anında yanaklarıma inip beni sakinleştirmeye çalıştı. Gözlerimden istemsizce akan yaşları Shawn gülümseyerek silerken daha beter olacağını biliyordum. "Sad...