"Blue! Aklın nerede?"
Tabakları farkında olmadan birbirine vurup kırdıktan sonra annem böyle kızmıştı. Büyük bir dalgınlıktan sonra ellerime baktığımda büyük parçalar ve masa örtüsünün üzerindeki küçük bir alana yayılmış minicik parçalara baktım.
Annem küçük parçaları eline süpürüp masanın mükemmel görüntüsünü yeniden kazandırırken mutfaktan elindeki küçük çöp poşeti ile çıktı ve elimdeki parçaları da alıp mutfağa geri döndü.
"Gel buraya! Götür şunları!" diye seslenince hiç istemeden hareket edip mutfağa gittim ve yine aynı dalgınlıkla annemin elime tutuşturduğu tabakları masaya yerleştirmeye başladım.
Sabahtan beri aklımı kurcalayan şey aslında Aaron'dan başkası değildi. Sırf Shawn istiyor diye ikisi arasında bir seçim yapmayacaktım. Sırf Shawn onunla takılmamı istemiyor diye Aaron'dan vazgeçmek ya da onu kaybetmek istemiyordum. Bunun yerine aklıma daha uygun bir fikir gelmiş ve öğle arası soluğu Aaron'ın yanında almıştım.
Kendime ufak bir yalan bulup her şeyden habersiz olan Aaron'ın yanına gitmiştim. Akşam yemeğine annemden izinsiz katılırsa belki evdeki dengelerin değişeceğini ve geleceğim hakkında yanlış kararlar alınabileceğini öne sürüp az sonra olacak olan akşam yemeğine gelmemesini istemiştim.
Aaron ise önce bunu düşünmüş ve sonrasında mantıklı bulup kabul etmişti. Bu sevinçle öğle yemeğini Aaron ile birlikte yerken yanımıza Carter ve Matthew de katılmıştı. Gariptir ki o saatler arasında ne Shawn'ı ne de Shawn'ın grubundan herhangi birini okulda görmemiştim.
Çocuklarla kısa bir sohbetten sonra okulda Shawn'ı aradım ve onu arka bahçede birlikte oturduğumuz bir bankta otururken bulmuştum. Yanında bir kızla...
Ne büyük bir tesadüftür ki benim onları görmemle birlikte onlar beni fark etmeden kız banktan kalktı ve okul kalabalığına karışıp gitti. Kızın yüzünü tam seçemesem de kıvırcık kızıl saçları ve düzgün bir fiziği olduğunu aklıma kazıyarak başı yerden kalkmayan Shawn'ın yanına oturdum.
Aaron ile konuştuklarımızı ona da söyledim ve akşam yemeğinde yalnız olacağım konusuna onu inandırdığımda düzeldi. Solgun yüzü yeniden parladı ve elini omuzuma atıp beni kendisine çekti. Yanağıma kocaman bir öpücük bırakıp beni banktan kaldırdı ve okula girip derslerimiz için sınıflarımıza ayrıldık.
Çıkışta tekrar Aaron'ını görmem ve bana yemek için şans dilemesi bütün modumu düşürmüştü. Annem ve babamla geçireceğim yemekte yalnız kalmak aşırı derecede yıpratıyordu beni. Sözde benim için toplanacak olan bu aile kapanışı yine büyük kavgalar, annemin babamın yeni sevgilisi hakkında atıp tutması ve babamın alttan alması gereken yerde sevgilisini savunmasıyla bitecekti. Olan yine bana olacaktı. Benim hakkımda verilen kararın doğruluğu tartışılmayacaktı ve belki de babam ve sevgilisi ile birlikte yaşamam istenecekti.
Zilin çalması ile birlikte titreyip kendime geldim ve etrafıma bakındım. Şu an gerçekten yanımda Aaron'ın olmasını istiyordum. Bugüne kadar bana sayısız yardımı ve desteği olmuş kişi ailemden dışarıda tutmak istemiyordum. Konuşulacak konu hakkında gerçekten bana yararı olabilirdi. Annem asla ona kızmaz aksine onu dinlemek için babamı bile susturabilirdi. Aaron ve annem iyi anlaşırdı ve eminim ki Aaron bunu benim lehime kullanabilirdi.
"Blue! Kapıya bak!"
Annem mutfaktan seslenirken ayaklarım oldukça isteksiz adımlarla beni kapıya götürdü. Daha açmadan babamın birileriyle konuştuğunu duyar gibiydim. Umarım yanında sevgilisini getirmemişti. Çünkü bu gece burada olacakları cidden kaldıramayabilirdim.
Büyük bir yas üzerime çökmüşçesine derin bir nefes aldım ve ağlama işini yemekten sonrasına sakladım. Kapıyı açtığımda ise şaşkınlığımdan bir süre öylece bakakaldım.
Babam ve SHAWN!
Annem merakla başını dışarı uzatıp kapıdan baktı ve Shawn'ı orada görmesine rağmen umursamayıp kapıyı sonuna kadar açtı. Her ikisinin de içeri girmesini sağladıktan sonra babamı ve Shawn'ı izlemeye başladım.
Babamın daveti üzerine Shawn teşekkür ederek içeri girdi ve babamla birlikte montlarını çıkardılar. Annem yardım etmek için babama döndüğünde Shawn da montunu elime verirken fısıldadı. "Seni kurtarmaya geldim." Sonrasında göz kırpıp yanımdan bir adım uzaklaşırken annem Shawn'a döndü ve kısa bir bakış atıp salona geçilmesi için yol gösterdi.
Shawn'ın montunu asıp salona geçtiğimde annem çoktan Shawn konusunda babamı sorguya çekmişti bile. Babam gülerek anneme dönüp elini Shawn'ın omuzunda tutmaya devam etti. "Bu genç adamın adı Shawn."dedi. Annem kollarını göğsünde birleştirdi ve oldukça resmi bir şekilde "Hangi sıfatla aramızda bulunacak?" diye sordu. İşte işler tam burada karışacaktı. Çünkü Shawn'ı aramızda hangi sıfatla bulundurduğumuzu ben de bilmiyordum.
"Shawn aramızda arabulucu olarak bulunacak Amanda. Blue bugün arkadaşıyla konuşmuş. Aslında dertleşmiş desek daha doğru olur." diyerek babam gözlerini bir an için bana çevirdi. Annemle göz göze gelmemek için başımı öne eğerken babam devam etti. "Shawn da Blue'nun haklarını korumak ve ikimiz arasında oluşacak olası bir sorunu çözüme kavuşturmak için bu gece aramızda olacak. Malum böyle aile yemeklerinde kimse doğru kararlar veremiyor, hangi mesleği icra edersek edelim."
Babam daha yemeğe oturmadan ya da konuşmaya başlamadan annemi yıkmaya çalışırken Shawn'a güveniyor olması ne derece doğruydu emin değildim. Hem arabuluculuk derken neyi kastediyordu ki? Shawn arabuluculuktan ne anlardı? Hem de savcılık mesleğini 'icra eden' annemin yanında.
"O zaman yemeğe geçelim. Sırtınızı dayadığınız Shawn'ın hünerlerini merak ediyorum." diyerek daha oturmadan babam ve bana gözdağı veren annem yüzünden geceye lanet etmek zorunda kaldım. Masaya geçerken kapının çalmasıyla duraksadık. Ben bakarım diyerek herkesi masaya gönderip koşarak kapıya ulaştığımda artık başka bir aksilik istemiyordum.
Kapıda beliren kişi ise bu gece olmasa bile gündüzünde başımı büyük bir belaya sokacak olan en yakın arkadaşım Aaron'dı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruin ? // Shawn Mendes
FanficAğlamamak için derin bir nefes aldığımda elimde olmadan bir hıçkırık kaçırdım ve Shawn'ın eli anında yanaklarıma inip beni sakinleştirmeye çalıştı. Gözlerimden istemsizce akan yaşları Shawn gülümseyerek silerken daha beter olacağını biliyordum. "Sad...