Duraksadığım andan bir kaç saniye sonra gülümsemeye başladım. Sadece elime bakarak gülümsüyordum ama göz ucuyla baktığımda Aaron'un da gülümsediğinin görebiliyordum. Bu nasıl harika bir şeydi ki konuşarak ortamı mahvetmek istemiyordum.
Adına bakma fırsatına erişemediğim bir okuma kitabının üzerinde duran parmaklarımın üzerinde Aaron'un parmakları vardı ve ikimizde çekmek için acele etmiyorduk. Sadece gülüyorduk. Çekmek için elimi kıpırdatmam gerektiğine kanaat getirdiğimde Aaron'un parmakları hafifçe okşamaya başladı parmaklarımı. Kalbimin ılık rüzgarlara kapıldığını anlamam uzun sürmedi. Midemden uçmaya başlayan kelebekler için kalbim şimdilik en güzel yerdi. Giderek daha mutlu olduğumu hissediyordum.
Gülerek ona döndüğümde o da bana dönüp elini yavaşça elimin üzerinden çekti ve "İstersen alabilirsin. Ben başka bir şeye de bakabilirim."dedi. Kitabın üzerinden elimi çekip arkama sakladım ve başımı olumsuz anlamda sallayıp "Fark etmez."dedim. Kocaman gülümseyip "Çocukların bir kaç gün geç gelecek olmalarına cidden memnunum."diyerek yanıma yaklaşan Aaron yanağıma sıcacık bir öpücük bıraktı.
Bir anda yanaklarıma hücum eden kanın beni daha fazla rahatsız etmemesini istediğimden arka raflarda bir yeri gösterip "Ben şuraya bakacağım. Belki daha güzel kitaplar vardır."dedim ve vereceği cevabı beklemeden kütüphanenin içinde bilmediğim yerlere yürümeye başladım. Aaron'un arkamdan bakıp bu halime güldüğüne emindim.
Kaynayan yanaklarımı tutup kendimi rafların arasından birine atıp sırtımı raflara yasladım. Tanrım! Yanıyordum. Aaron'un beni mutlu etmesini seviyordum ama bu kadarı fazlaydı. Bedenim benden izinsiz hareket ederse kendimi kontrol etmekte zorlanırdım ve bu şu an için istediğim bir şey değildi.
Kafamdaki düşünceleri atmak istercesine sallayıp arkamdaki rafa döndüm ve kitaplara bakınmaya başladım. Elime tarih konulu bir kitap aldığımda başımı kaldırıp yukarıda asılı duran tabelalara bakmam gerekti. Bilmeden kendimi tarih bölümüne atmıştım ve açıkçası ben tarih kitaplarını hiç sevmezdim. Yine de Aaron'un yanına erkenden dönmemek için burada biraz vakit geçirmeye karar verdim. Kitabı yerine koymak için başımı eğdiğim de karşımda Shawn'ı bulmamla korku dolu bir çığlık dudaklarımdan dökülmeden kendimi durdurdum.
Çığlık sadece çok küçük bir tonda çıkmıştı ve bu onu gülümsetmeye yetmişti. Bana anlamını bilmediğim bir şekilde gülmesinden hoşlanmıyordum ve o bunu durmadan yapıyordu. Kaşlarımı çatıp sinirli bir şekilde ona bakmaya başladım. Sonra aklıma dünkü görüntüsü geldi. Yanındaki kıza iyi davranışı, okul çıkışında birlikte yürüyüşleri, elini hiç çekinmeden tutuşu... Bu daha fazla sinirlenmeme ve öfkeyle üzerine atlamama sebep oluyordu ama ben sadece karşısında dikilmiş elimdeki tarih kitabını sinirle sıkmaktan başka bir şey yapmıyordum.
Koca bir nefes verip sakinleşmeye çalıştım ve elimdeki kitabı yerine bırakıp arkamdaki rafa döndüm. Elimi yine rastgele bir kitaba uzattığımda kitaba ulaşamadan elim Shawn'ın eli içinde kayboldu. Başımı sağ tarafıma çevirip onun yine gülümseyen suratıyla karşılaştığımda sinir oldum. Elimi kurtarmak için hamle yaptığımda daha sıkı tutup sırtını karşımdaki rafa dayadı. "Az önce ne kadar çok duygu değişimi yaşadın farkında mısın?"dediğinde şaşırdım. Bu daha çok kafamın karışmasına neden olmuştu.
"Beni gördüğün an çığlık atmamak için kendini zor tuttun. Sonra aniden sinirlendin. Muhtemelen aklına daha benim bilmediğim ama seni sinir ettiğim anlardan biri geldi ve sinirin saf bir öfkeye dönüşmeye başladı. Sonra bunun saçma olduğuna karar verip derin bir nefes verdin ve sakinleştin. Söylemeden geçemem; Nefesin cidden güzel kokuyordu."
Bedenimdeki direncin giderek kırılıyor olduğunu hissettim. Özellikle son cümlesinden sonra. Benden bir şekilde etkileniyor olması hoşuma gitmişti. Neredeyse hala elimi tutuyor olduğu için memnun bile kalacaktım ki elimi bıraktı. "Mesela şu an biraz hayal kırıklığı yaşadın."deyip az önce almak üzere olduğum kitaba uzandı ve arkasına bakma gereksinimi bile duymadan onu yerinden çıkarıp bana gösterdi. Sonra elimi yine onun elinin içinde hissettim. Sıcacıktı.
Kitabı elime tutuşturduktan sonra beni kendine yavaşça çekti ve ben neredeyse isteyerek ona bir kaç adımda yaklaşıverdim. Söyleyeceği şeyler için kulağıma yaklaşırken yanağını yanağıma sürtmesi içimdeki ılık rüzgarları kızgın bir lava dönüştürdü ve bir yanardağdan taşarcasına oradaki bütün kelebekleri yakıp yok etti. İçimde oluşan kargaşadan neredeyse memnundum. "Hayal kırıklığını tamir etmem için bana yalvara yalvara geleceğin günleri sabırsızlıkla bekliyorum."dediğinde oluşan büyü bozuldu.
Onu üzerimden ittirip arkasındaki rafa çarpmasına neden olduktan sonra kendimi bir kaç adım geriye çektim. Sinirle elimdeki kitabı yere attım. "Neden sana kendi isteğimle geleyim ki? Hakkında duyduğum kötü şeylerden sonra neden sana yalvarayım ki?" Sinirlendi.
Sinirli yüzündeki dudakları gerildi ve asabi bir gülümseme belirdi. Çenesini ovuşturduktan sonra bir kaç adımda karşıma geldi ve arkamda duran kitap dolabına bir elini atıp bütün ağırlığını o koluna bıraktı. Böylece bana daha da yaklaşmıştı. Yüzümüzün arasında milimler kalana kadar yaklaşıp gözlerini gözlerime dikti. Kalbimin gümbürtüsü ya korktuğumdan ya da bana yine çok yaklaşmış olmasından bu kadar sesli duyuluyordu kulaklarımda.
"Çünkü..."dedikten sonra yüzüme vuran sıcak nefesi yüzünden gözlerim kapanma derecesine geldi. Sanki beni daha fazla etkisinin altına alabilecekmiş gibi onun büyüsüne kapılıp gitmem için elinden geleni yapıyordu. Başarıyordu da. Sinirli olmasam çoktan bir şeyler olabilirdi burada. "... bana öyle bir bağlanacaksın ki bütün kötü huylarıma ya da kötü şöhretime rağmen hayatından çıkarmak için kendine bir sebep bulamayacaksın..."
Biraz ara verelim. Okuyucuları, oyları ve yorumları çoğaltana kadar...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruin ? // Shawn Mendes
Fiksi PenggemarAğlamamak için derin bir nefes aldığımda elimde olmadan bir hıçkırık kaçırdım ve Shawn'ın eli anında yanaklarıma inip beni sakinleştirmeye çalıştı. Gözlerimden istemsizce akan yaşları Shawn gülümseyerek silerken daha beter olacağını biliyordum. "Sad...