Bölüm 12

214 14 1
                                    

Media'daki Bay Robinson

Gözlerimi açtığımda hastahanedeydim. Sam yanıma gelip sıkıca sarılınca bir an kendimden geçtim.

Sam "sonunda uyandın. Sen iyimisin? Bizi çok korkuttun." Diye sıralayınca "tamam sakin ol. Ben iyiyim." Dedim. O sırada Bay Robinson içeriye girip "Carly iyimisin?"diye yanıma yaklaştı. Bayağı endişeli görünüyordu. "Iyiyim Bay Robinson. Ne zaman eve gideriz?" Diye sorunca doktor bey o sırada içeriye girip "sanırım bir süre daha buradasınız küçük hanım. Kan değerleriniz çok düşük. Yani şu anda bu kan değerleriyle sizin ölmeniz gerekiyordu. Normalin kat ve kat altında. Ayrıca kızınızın kan rengi de oldukça siyahi bir biçimde" Deyince Bay Robinson "siz neler söylüyorsunuz doktor bey." Diye yükselince doktor "kızınız tıp tarihinde görülmemiş bir vaka beyefendi. Onun üzerinde birtakım araştırmalar yapmak istiyoruz." Dedi. "Bir dakika. Böyle bir şeyi kim sizden istedi?" Dedim. Bay Robinson "kızımı deney faresi gibi kullanmanıza müsade edemem. Derhal başka bir hastahaneye naklini aldırıyorum." Dedi ve doktor "yerinizde olsam bunu denemezdim. Carly'nin hastalığı özel bir hastalık. Onu size sormadan bile kullanabilirler Beyefendi" dedi. Yeter ama çok sinir bozucu olmaya başladı. "Gerek de yok zaten ben baş ağrılarımı yatıştırabiliyorum ve zaten fazla da olmuyor. Yani bir an önce eve gitmek istiyorum." Dedim ve kolumdaki serumu çıkarttım. Bay Robinson "Carly sen delirdin mi? O serum öyle çıkartılır mı?" Diye sordu.

Birkaç saat sonra hastahaneden çıktık ve eve geldik. Tim bana yardımcı olurken yatağa oturdum ve Bay Robinson iyi misin diye sordu. Kafamı olumlu yönde sallayınca "Bay Robinson ben sizinle dünkü konuyu konuşmak istiyorum." Dedim. "Tabi seni dinliyorum". "Lafı fazla uzatmadan; ben dün dediğiniz teklife olumlu bakıyorum." Dedim. Bay Robinson "gerçekten bunu istiyor musun? Yani zorla yaptırmak istemem" dedi ve yine olumlu yönde başımı salladım. "Biliyorum. Bunda biraz geç kaldım ama artık bana lütfen baba de." Deyince içimde bir yer canımı yaktı ve "tamam 'Baba' " dedim. Odadan çıktıktan sonra "EVVETT!!" Diye bir sevinç çığlığı duydum ve gülümsememe engel olamadım. Bay Robinson zaten babam gibiydi ve bunu hak eden bir insandı. Bana hayatım boyunca davranıp davranabilecek en iyi insandı ve kapı açıldı.

İçeriye giren bambam "biz şimdi kardeş mi olduk?" Diye sordu burunu havada bir şekilde.

"Ne o? Hoşuna gitme- jeff?" Diye kapıya baktım. Jeff "afedersiniz konuştuğunuzu fark etmedim" dedi. Yüzünde aynı donukluk vardı. Bambam sinirle çıkınca Jeff yanıma gelip "sen delirdin mi! Hastahaneye gitmek de ne demek?" Diye fısıldadı. Ona olayı anlattım ve bu gece yola çıkacağımızı söyledi. Sam içeriye girip "gidiyor musun?" Dedi. Şu kapıları dinlemese olmaz sanki. "Evet" dedim ve "ben de gelicem." Dedi. "Sam saçmalama. Orada seni koruyamam." Dediğimde "korumanı isteyen yok zaten. Ben kendimi koruyabilirim." Dedi ve yanıma geldi. Dizimdeki yaraya Bloody'nin yaptığı bir el hareketiyle sıyrığı birkaç saniyede kapattı. Ben gözlerime inanamazken Jeff "bu birşey değiştirmez" dedi ve o sırada Toby girip hayır değiştirir. Bloody sonradan kazandığı tek bir büyü yapabilirken Sam doğuştan yaklaşık 4800 büyü yapabiliyor ve bu sadece bizim bulabildiklerimiz." Dedi. Doğuştan derken? Sam "benim hiçbir fikrim yok." Dedi. Toby açıkladı ve "Sam tam olarak bir büyücü soyundan geliyor. Yani anne ve babası da birer büyücüydü." Toby emin misin? Dedim ve "Sam'i Monocity arşivinde bulduğumda ben de aynı şeyi düşündüm. Arşive ya yarı ya da tam soylular girebiliyordu. Sam buradan geçebildi ve içerideki soy taşını maviye çevirdi. Taş normalde saydamdır ve yarı soylular kırmızı, tam soylular maviye çevirir. Yani yanılma riskimiz yok." Dedi.

"Ben çıkıyorum" dedim ve yataktan birden kalktım. Duyduklarıma inanmak istemedim ve Bay Robinson'un yanına gittim. Odasına girdiğimde "neden bana büyücü olduğunu söylemedin?" Diye direkt konuya girdim. "Carly neyden bahsediyorsun?" Dedi. Belli etmese de rahatsız olmuştu. "Sen gayet iyi biliyorsun" dedim ve bir süre sonra "tamam kızım. Sen kazandın. Anlatacağım. Biz monocity'nin rütbeli büyücülerindendik. Yani ben ve senin iki annen de." İçim birden sızladı ve "iki annem de mi?" Diye sordum. Öz annem de mi büyücüymüş? "Evet. Öz annen. Angevil Monocity ile savaş içindeyken angevil annelerinin yapmış olduğu klonlama cihazı ile öz anneni yani Anna'yı esir aldı. İkisi de Angevil'in eline geçti. Bunun üzerine baban ve ben bir olup cihazı yok ettik. Ama Angevil çoktan cihazda kendinin bir kopyasını yapmıştı. Anneni bir küreye hapsetti ve yanına aldı. Gitmeden önce de benim eşim Lily'i öldürdü. Angevil gitti ve babanla biz burada kaldık. Baban bir vampirdi ve bu sayede Angevil'in bir kopyasını yok ederken vefat etti. Ben de ölmek üzereyken Lily'nin deney tüplerindeki panzehiri buldum ve içtim.(!) Belki daha hızlı olabilseydim baban hala hayattaydı." Diye bitirince bayağı kötü olmuştuk. "Peki bunu neden bana daha önce söylemedin?" Diye fısıldadım. "Cesaret edemedim. Anne ve baban can dostumdu ve ben de seni kızım olarak görüyorum" dedi. "Sam bu hikayeyi biliyor mu?" Dedim ve "hayır bilmiyor. Büyücü olduğundan bile haberi yok" dedi ve "Monocity arşivine girmiş ve öğrenmiş" dediğimde "ciddimisin?" Diye sordu. "O zaman bu hikayeyi öğrenme zamanı geldi. Ne dersin?" Dedi. Ciddi görünüyordu. "Ben anlatmak istiyorum. Lütfen" dedim ve onayladı. Eve gidip olanları anlattım ve

Sam ağlamaya başladı. Toby onu sakinleştirmeye çalışırken Jeff "şimdi neden seni seçtiğini anlıyorum. Senin özel güçlerin var diye. Yani sen yarı vampir yarı büyücüsün" dedi. "Ama kukla olmak istemiyorum" dedim ve Jeff ayağa kalktı. "Bu akşam herkes hazırlanıp burada toplansın. Artık yola çıkmamız gerek." Dedi ve herkes hazırlanmak için evine döndü.

Donuk KuklaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin