Media'daki Angevil
Uyandığımda savaş hala devam ediyordu ama etrafta kimseler görünmüyordu. Sanırım herkes artık saklanıyordu. Jeff'i uyandırdım ve Cp' leri bir yerde toplamasını söyledim.
Jeff "ne yapacağız?" Diye sorunca Anna'yı kaçıracağız. Dedim.
Bir süre sonra herkez gelince planımı anlattım. Kaleyi kuşatmamız lazımdı ve 8 kişiydik. Savaş devam ettiği için kaleleri savunmasızdı.
Hemen harekete geçtik. Kalenin yakınına gelince yerden bir dal parçası alıp planı çizmeye başladım.
"Jason ve Bloody siz doğu yönünden zero ve angel siz de batı yönüne bağlama büyüsü kurun. Toby sen güney kanadından ve Sam sen de kuzey kanadından aynı işleme başlayın. Bu büyüyle içerideki herkes bir süre hareket edemeyecekler. Jeff biz de herşeyi halledeceğiz."
Herkes başıyla onaylayınca "bu arada Sam işareti verince Cp' ye dönüşebilirsiniz." Dedim. Buna ihtiyaçları olacaktı.
Herkes yerine geçti ve büyüyü uygulamaya başladılar. Herkes işini yaparken sıra bize gelmişti ve içeriye girdik.
Merdivenleri hızla çıkarken Jeff "hangi katta biliyor muyuz?" Dedi. Bilekliğim gittikçe parıldıyordu. Jeff'e bilekliği gösterip "oyun oynamayı sever misin?" Dedim. Bana yine o aptal ifadeyle sırıttı.
Mavi kapılı bir odaya yaklaştık ve taş iyice parlamaya başladı. Artık onun burada olduğuna eminim.
içeriye girdiğimizde bembeyaz saçlarıyla melek gibi bir kadın önümüzde duruyordu. "Sen Anna mısın?" Diye sordum. Bana olumlu yanıt verince gözlerim dolmuştu.
"Bizimle geliyorsun" dedim. "Neden?" Diye sorunca "zamanımız yok hadi!" Diyebildim. Kolundaki serumu çıkartınca Hep beraber hızlıca merdivenleri indik ve tam dışarıya çıkarken karşımızda bir gölge belirdi. Bu Angevil'di.
Proxy'ler büyüyü bırakamazdı. Bıraktıkları an kale üzerimize çökerdi. Yani baş başaydık.
"ONU SANA VERMEYECEĞİM. ANLADIN MI VERMEYECEĞİM. BUNCA SENE ONU BENDEN ÇALMIŞKEN OLMAZ." Diye ona bağırdım.
"Aman tanrım ne dokunaklı bir sahne." Üzülmüş gibi yaparak "sen benim dengim değilsin ufaklık. Şimdi çekil yolumdan." Jeff'e "Anna ile kendine bir koruma kalkanı kur." Dedim. Şaşkınca bir bakış attı ve yaptı.
Angevil'e "çekilmezsem ne olur?" Dedim. Asasını bana doğrulttu ve burden bire boğuluyor gibi olup yere çöktüm.
"Seni bir böcek gibi ezerim." Dedi ve devam etti. İçimdeki gücü frenlemeye çalışıyordum ama olmuyordu. Anna' ya birşey olur diye frenlemeye çalışıyordum ama Angevil canımı yakıyordu.
İçimdeki gücü daha fazla tutamadım ve dışarıya çıkardım. Angevil'in bana yaptığı büyünün 5 katı güç açığa çıktı. Angevil ile dövüşmeye başladık. Sorun şu ki ikimiz de eşit güçteydik. Yaklaşık 3 saat dövüştükten sonra daha fazla onu oyalayamamın bir alemi yoktu. Cp' mi ortaya çıkarmam gerekiyordu ama büyük ihtimalle ölecektim. Olsun. buna değerdi.
"Sepia" dedim ve kendi gücüm bedenime zarar vermeye başladı. Artık patlamaya hazır bir bomba gibiydim ve beklemeden bütün gücümü kullandım. Büyük bir patlama oldu ve herşey sessizleşip yerini ince bir tınıya bıraktı ve sanki büyük bir bomba patlamışcasına duman çıktı. Patlamadan sonra fiziksel olarak değiştiğimi hissettim.
Angevil bana bakarken ufak bir hırlama sesiyle üzerine atladım. Bir kurdun bir tavşana saldırdığı gibi içgüdüsel ve hayvansal bir şekilde saldırmaya başladım. Tırnaklarm uzamıştı ve sürekli hırlamaya başlamıştım. Angevil bana karşı son kozlarını oynuyordu. Son gücümle saldırdım ona.
Anna' ya içimden "iyiki benim annemsin." Dedim ve Angevil' i mühürledim.
Proxy'ler geldikten sonra büyük bir parça kan kustum ve olduğum yere yığıldım.
Jeff'in ağzından
Carly birden bire yere düştü. Bloody, Angel ve Sam' e "Angevil'i getirin. Siz de ne olur ne olmaz yedek bir mühür uygulayın." Dedim. Carly'i kucağıma aldım ve kimse gelmeden oradan uzaklaştık.
Carly çok farklı görünüyordu ve galiba nefes almıyordu.
Şatoya döndüğümüzde Gece Liu'ya savaşın bittiği haberini göndermek için yola çıktı. Anna "siz Liu'nun adamları olmalısınız. Ben A-" lafını yarıda kesip "biz zaten senin kim olduğunu biliyoruz Anna. Hatta senin bilmediklerini de biliyoruz. Ben Jeff. Zaten muhtemelen duymuşsundur. Bu arada bu ölmek üzere olan da Carly yani senin kızın. Hatırladın mı? Zamanında yakalanmadan önce en iyisini yaparak monocity'de güvenli bir ere sakladığın kızın." Dedim. Biliyorum. Patavatsız herifin tekiyim.
Anna "Aman tanrım" dedi ve eli ayağına dolandı. Sam'e birkaç malzeme söyledi ve Sam hemen dışarıya çıktı. "Yani beni kızım beni Angevil'in elinden kurtarmak için kendini tehlikeye mi attı?" Dedi. Birşey diyemedim.
Sam içeriye girdiğinde Anna elindekileri aldı ve bir büyüye hazırlandı.
Tam büyüyü yapacakken Liu içeriye girip "dur!" Dedi. "Onu kurtarmak için kendi canını ölüme teslim ederek tehlikeye sokuyorsun. Ya ikiniz de ölürseniz? Kurtulma şansın %50" dedi.
Anna bir an bile tereddüt etmeden "o diye hitap ettiğin benim kızım ve benim yüzümden şu anda bu durumda. Ona yardım etmezsem daha ona sarılamadan elimden kayıp gidecek. Asıl o zaman kurtulmamın hiçbir anlamı kalmaz." Dedi ve büyüye başladı.
Yaklaşık bir saat sonra önümüzde morumsu bir gölge belirdi bu ölüm bekcisi Rogao olmalıydı.
Merhaba Cp'lerim. Artık size böyle seslenmeyi düşünüyorum. Bölümler hakkında sizin de düşüncelerinizi yorumlara bekliyorum :) mesela şu kısım şöyle olabilirdi tarzı eleştirilerinize de açığım. Sizi seviyorum 🙂
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Donuk Kukla
FantasíaNeyle karşı karşıyasın? Ya da karşılaştığın kişileri ne kadar iyi tanıyorsun? İşte tam da burada bir çelişki var. Carly hakkında pek bir bilgi veremem ama yaşadığı onca şeyden sonra nasıl ayakta kalabildi onu söyleyebilirim. Tek kelime. "creepypast...