Bölüm 21

142 7 15
                                    

Media'daki Carly'nin bilekliği

Kora Liu'yu uyandırdı ve o sırada Angel ve Zero da benimle geldi. Bütün Creepypasta orada toplanmıştı.

Jeff "go t-" cümlesini söyleyemeden Liu "Jeff kendini frenle. Şu an çok erken. Kendinden geçmek için yanlış zaman." Dedi. Ne diyorlar bunlar?

Biz fark etmeden Angel Robert'a çoktan saldırmıştı ve Rehinemiz o olmuştu.

"Mmm sarışın da fena değil." Dedi. Angel çırpınırken Bloody yanından bir maske çıkarttı. Liu "bloody zamanı değ- " cümlesi yarıda kaldı ve Bloody maskeyi takıp ışık hızında Robert'ın üzerine atladı.

Artık gözle takip edemiyorduk. Liu'ya "yardım etmeyecek miyiz?" Dedim. "Bloody şu anda kendinden geçmiş durumda. Ve Creepypasta'ların bu durumlarına Cr diyoruz. Bu duruma istedikleri gibi girebilirler ama çıkmaları o kadar kolay olmayacak. Ha şu durumda endişelenmesi gereken birisi varsa o da Robert. Bu durumda Cr ne kadar sinirli ise o kadar hırçın olur. Dikkatli bak. Robert bayağı hasar aldı ama Bloody'de tek bir çizik bile yok."

Baktığımda Bloody korkutucu görünüyordu ve Robert yavaştan da olsa tükeniyordu.

Bloody bir büyü söyledi ve bir gölge Robert'ın etrafını sardı. Robert kıvranırken elini havaya kaldırdı. Robert da havaya kalkınca "Kai" dedi ve elini yumruk yaparak sıktı. Asıl vahşet orada gerçekleşti. Robert gözümüzün önünde bir sürü parçaya ayrıldı ve kanı yağmur gibi üzerimize yağdı.

Bize doğru döndü ve sanırım bize de saldıracaktı. Angel o sırada tam atlayacakken arkasından sarıldı ve ne olduysa yerinde durdu. Kıpırdamıyordu.

Angel yavaşca yüzündeki maskeyi sıyırdı ve Bloody hareket etmeye başladı. Yaptığı ilk şey ise Angel'a sarılmak oldu.

Jeff yanıma yaklaşıp "bloody'nin eski sevgilisi bile böyle durdurmadı. Vay arkadaş" dedi. "Jeff ne ima ediyorsun?" Dediğimde "bence yakışıyorlar" dedi. Düşünür gibi elini çenesine koyarak. Ben de aynı duruşu yaparak "aslında fena bir ikili olmazlar" dedim. Angel bana Bloody'den hoşlandığını söylemişti.

Olay olup bittikten sonra dağıldık ve olay yeri inceleme ekibi falan geldi. Liu bizi odasına çağırarak "Arkadaşlar bir daha ben komut vermeden cr a dönüşmek yok. Anlaşıldı mı?" Diye sorunca herkes kafa salladı.

"Şimdi... Carly ve Sam size bir teklifim var." Birden bire bunları deyince ufak çaplı da olsa şaşırmıştık.

"İkinizi Creepypasta'ya eklemek istiyorum. Ne dersiniz?" Deyince herkes şaşkınlık içinde ufak bir tebessümle aralarında konuşmaya başladı.

"Sonsuza kadar burada bağlı kalmazsak olur." Dedim. Sam zaten onun için en doğru kararları verebileceğimi biliyordu.

Herkes çıktıktan sonra Liu'ya "aslında bu savaşa annem için giriyorum. Sam ile Creepypasta'ya sonsuza kadar bağlı kalamayız. Ben kalırım ama onun canının tehlikeye girmesine izin veremem." Dedim. "Sence onu bu savaşta kurtarabilir miyiz?" Deyince oturduğu koltuktan yavaşca kalktı ve

"Anna gibi zeki ve stratejik davranıyorsun. Onu ne zaman kurtarırız orasını bilemem ama kurtarana kadar deneyeceğiz." Dedi.

"O zaman anlaştık. Savaşa kadar ve savaşta sizinle beraber devam ederiz. Anna geri dönene ve savaş bitene kadar Creepypasta'da kalacağız."dedim ve el sıkıştık. Jeff abisine hiç benzemiyor.

"Bu arada birşey sorabilir miyim?" Dedim. Başıyla onaylayınca "en güçlü Cr kim?" Dedim. Biraz düşündükten sonra "Jeff" dedi. "Psikopat bir kişiliği olduğu için bu onu güçlü yapıyor. Aynı zamanda genlerle gelen güçler de var ama onları zorda kalmadan kullanmaz" dedi.

Teşekkür edip çıktım. Güçlenmem lazım. Birkaç gün sonra o malum gün geliyor.

Bir süre sonra Cr denemelerine başladım. Gerçekten aktif etmesi zormuş.

Jeff yanıma gelip "kendine bir tabu bulmalısın" dedi. Ne söylediğini anlamamıştım.

"İçindeki gücü ortaya çıkarmak için kendi özel nesneni bulman gerek. Mesela benimki bu bıçak. Bloody'de o maske var. Bunlar gibi."

"İyi de nereden bulabilirim ki?" Dediğimde "onu da sen bul" dedi ve dışarıya çıktı.

Akşam olduğunda spor salonu boşaldı. Ben hala devam ediyordum ama artık hareket edecek gücüm kalmamıştı.

Kum torbasını tekmelerken bir an durdum ve kendimi spor salonunun soğuk zeminine bıraktım. Artık parmağımı bile kıpırdatamıyordum.

Annemden kalan bileklikle bakıştım ve düşüncelere daldım. Belki özel nesnem o olurdu.

Bunu düşünürken Jeff başımda dikildi ve "yürü gidiyoruz" dedi. "Her nereye gidiyorsak ben kalkamıyorum." Deyince birden bire kucağına alıp soyunma odalarının oraya götürüp koltuğa oturttu.

"Şunları giyin." Diye çantamdan turkuaz t-shirt ve siyah şortumu çıkarttı. "Jeff enerjim yok. Odama gitcem yaa" diye stem edince "enerjiye gerek yok. Şimdi sen giyinir misin yoksa ben giydireyim mi" dedi. Bu çocuk harbi sorunlu.

Onu kovduktan sonra giyinip çıktım. Ayaklarım beni öldürüyordu. Birden bire kucağına aldı ve dışarıya çıktık. Gerçekten hızlı hareket ediyordu. Rüzgar süperdi.

Geldiğimiz yer yemyeşil bir tepeydi ve bizim grubun tamamı burada koltuk ve yatak karışımı yerlerde uzanıyorlardı. Benim yatağımdan daha güzeldi burası.

Biraz muhabbetten sonra uyuyakalmışım. Uyku ama ne uyku...

Donuk KuklaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin