Sabahın köründe Buse'nin telefonunun çalmasıyla kalkmıştım. Neden sabah sabah arardıki bi insan. Saatte baktığımda 11'di. Sabahın körü değilmiş. Telefonu elime aldığımda menajer unni arıyordu. Buse'nin kalkacağı yoktu o yüzden ben açtım.
Efendim unni?
Ece sen misin?
Evet benim.
Buse'ye verir misin?
Uyuyor bana söyle ben ona söylerim.
Ben daha sonra ararım. Size iyi tatiller.
Sen bilirsin ve teşekkür ederim dedim ve kapattı.
Ne olmuştu ki? Neyse hazırlanıp aşağı indim. Kahvaltı çoktan hazırdı hatta bazıları yemiş kalkıyordu. Sofradakilerin yanına oturdum ve yemeye başladım.
Sana da günaydın Ece-Chen
Günaydın.
Buse nerde?-Sehun
Uyuyor.
Kim uyuyor be?-Buse
En son uyuyordun.
Ama artık uyumuyorum ve günaydın.
Peki. Bu arada unni aradı seni onun gürültüsüne kalktım zaten.
Neden aramış?
Bilmiyorum daha sonra yine arayacakmış.
Peki Bayan uykucu.
Uyumak dünyanın en güzel şeyi.
Ece haklı.
İçeriden Kai bağırıyordu.
O yüzden ben gidip biraz daha uyuyacağım.
Hayır uyumayacaksın-Suho
Neden?
Dışarı çıkıyoruz çünkü
Off hazırlanıp inerim şimdi.
Dedi ve yukarı çıktı. Baekhyun, Tao, Kris ve Luhan da peşinden.
Bende hazırlanmaya gidiyorum-Lay
Buse'yle ben ise yeni kahvaltımızı bitiriyorduk onlar yukarı çıkarken.
Kai ve Baekhyun aşağı inmişlerdi bulaşıklar onlara kalmıştı.Biz hazırlanmaya gidiyoruz siz bulaşık makinesine koyarsınız artık dedim ve Buse'yle yukarı çıktık. Ikimizde pantolon ve tişört giymeyi tercih etmiştik. Çantamız ve ayakkabımız bi de makyajımız uyumluydu.
Kızlar hadi ya.-Kai
Bugün bağırmayı adet edinmişti sanırım.
Hadi inelim Ece.
Tamam dedim ve indik.
Niye bağırıyorsun ki?-Buse
Bağırmadım ki.
Tabi tabi-Buse
Hadi çıkalım.-Kris
Yine boş boş yürüyecektik sanırım.
Bugün bowling oynamaya gidiyoruz-Luhan
Tam da düşüncemin üstüne güzel olmuştu. Xiumin ve Luhan aralarında bişey konuştular ama pek ilgilenmedim o sıra da Buse'ye bulaşmakla meşguldüm.
Ece, hayır.
Neden ya? Bilseler nolcak?
Banane bilmesinler.
Neyi bilmemiz gerekiyor?-Baekhyun
Hiçbirşeyi. Ece boş boş konuşuyor.
Peki.
Buse'ye bulaşmaktan ne zaman geldiğimizi anlamamıştım etrafıma bakındığımda geldiğimizi görmüştüm. Bowling salonuna gittik ve gruplara ayrıldık. İlk grup: Xiumin, Chen, Suho, Lay, Chanyeol, D.o. ve benden oluşuyordu. İkinci grup ise: Kris, Tao, Sehun, Kai, Baekhyun, Luhan ve Buse'den oluşuyordu. Kaybeden kazanana ödül alacaktı. Kazanmak zorundaydık. Kazanacaktıkta. Oyun başladığında önde gidiyorduk. Sonunda ne olacaktı bir fikrim yoktu.
10 Dakika Sonra
Şu an iki grupta 5 tane vurmaya çalışıyordu. İlk vuran kazanırdı. Bizdeydi sıra, atan Xiumin'di. Vurursa çok güzel olurdu ya. Gözlerimiz onun üstündeydi. 4 tane vurmuştu. Sıra Kai deydi. Lütfen vuramasın. Dualarım kabul olsa nolurdu sanki. Onlar kazanmıştı.
Tebrik edip yukarı hediyelerini almaya çıktık onlar bizi cafe de bekliyorlardı. Sehun ve Buse'ye hediye almaya gitmiştim Chanyeol'e. Çift ayakkabısı alacaktık onlara.
D.o.dan
Suho ve Lay hyungla birlikte Baekhyun, Luhan hyung ve Kai'ye alacaktık.
Ne almalıyız?-Lay
Baekhyun'a ben alacağım.-Suho
Bende Kai'ye alırım.-Lay
Bende Luhan hyunga alam bari, dedim ve ayrıldık.
Ben forma alacaktım ama Real Madrid'in formasını. Suho hyung eyelenır alırdı büyük ihtimal. Lay hyungta spor ayakkabı alırdı.
Xiuminden
Kris ve Tao'ya Chen'le ben alacaktık. Kris'e gözlük almayı düşünüyordum.
Sen ne alacaksın?
Tao'ya wushu sopası mı alsam hyung?
Hayır alma evde daha fazla birşeylerin kırılmasına izin veremem.
Peki hyung. Tişört alacağım o zaman.
Al.
Beraber gidip ilk tişört sonra da gözlük alıp çocuklarla ayrıldığımız yere gidiyorduk.
Chanyeolden
Ece'yle çift ayakkabısı alıp bizimkilerden ayrıldığımız yere dönmüştük bile. Bizden sonra Xiumin hyung ve Chen geliyordu.
Yanımızda durduklarında Xiumin hyung sordu;
"Ne aldınız?" diye.
Söylemeyeceğiz hyung.
İyi biz de söylemeyiz.
İyi söylemeyin, dedim.
Diğerleri de geldiği zaman çocukların yanına gittik. Ödüllerini verdikten sonra oturup yemek yedik ve eve gittik.