Ani bir teklifle Türkiye'ye gelmiştik. İş yapacaktık. Yaklaşık 4 aydır sevgilimi ve diğer üyeleri görmüyorduk. Türkiye de olmamıza rağmen ailemizi de görmüyorduk. İşten başka bişey yaptığımız yoktu. Kimle mi? Buse'yle tam tamına 4 aydır beraberdik. Ne onlardan haber alabiliyorduk ne de Kore'ye gidebiliyorduk. Tek başıma kalabilirdim belki ama Buse'yle kalmak tam bir zülümdü. Neden mi? Sevgilim diye ağlıyordu. Bende ayrıyım ne olmuş yani. İşimiz de dizi de oynamaktı. Evet Türk dizisinde. Bilidiğiniz üzere Türkler dizileri uzatıkça uzatır. Aslında kabul etmeyecektim. Ama Buse sayesinde kabul ettim. Comeback yapmıştık zaten. Sorun yoktu o yüzden. Ama her gün çekimden gelip prova yapmak yoruyordu bizi. Ana karakter olmak başlı başına zordu zaten. Üstüne üstlük bir de geç kalacaktık 1 saat içinde çekime gitmemiz gerekiyordu. Ama Buse kalkmamıştı.
Buse kalk. Geç kalacağız.
Çekimin son günü değil mi?
Son günü.
Geç kalsak nolur?
Geç kalmış oluruz. Ama ben geç kalmak istemiyorum. Hadi hazırlan.
Tamam be.
Chanyeolden
Yaklaşık 4 aydır sevgilimi görmüyordum. Ona ulaşamıyordum da. Özlemiştim...
Yeol?
Efendim D.o.
Napıyorsun?
Sevgilimin gelmesini bekliyorum.
Onun gelmesine kaç milyon gün var.
Kaç milyon gün var?
Bilmem. Hadi yemek yiyelim.
Peki geliyorum.
4 aydır 2 grupta birbirinden haber alamıyordu. Exo-M ve Exo-K Koredeydi. Buse ve Ece Türkiye'deydi. Sofraya oturduğumda kızlardan konuşuyorlardı.
Ece ve Buse ne zaman geleceklermiş?-Suho
Bilmiyorum.-Kris
Anladık hepiniz özlediniz. Onlar da bizi özlemiştir. Ama şu yüzünüzü toplamalısınız. Sehun o halin ne?-Luhan
Ne varmış halimde?
Ne yok ki? Kendinize gelin.
Hyung sen de özledin.-Kai
Nolmuş yani özlemişsem?-Luhan
Bizim halimizden anla hyung. Her gün gelsinler onlara kartımı vercem onlar bir daha gitmesin diyen biz değiliz.-Tao
He he Tao-Luhan
Off. D.o. yemek ver.-Lay
Önünde hyung yemeğin.
-D.o.Aaa doğru pardon-Lay
Chen şarkı söyle.-Xiumin
Canım istemiyor.-Chen
Xiumin hyung bana kahve yapar mısın?-Baekhyun
Sonra yaparım Baek.-Xiumin
Buranın durumu vahimdi. Herkes acayip derece de özlemişti. Chen'in şarkı söylememesi, Baek'in konuşmaması, Tao'nun saçma sapan hareketlerden yapmaması, D.o.'nun naparsam yapayım bana vurmaması, Sehun'un ergenlik yapmaması, Kai'nin uyumaması, Lay'in beste yapmaması, Suho'nun ben zenginim diye orta da dolaşmaması, Luhan'ın sangnamjayım dememesi, Xiumin'in kahve içmemesi, Kris'in resim çizmemesi ve benim happy virus olmamam bu durumu özetliyordu. Bunları sadece birini ya da birilerini özlediğimiz de yapardık.
Chanyeol?-Lay
Efendim hyung.
Konuşalım mı?
Olur.
Lay'le beraber yukarı odaya çıkmıştık. Yatağıma oturdu ve beni de karşısına oturttu.
Efendim hyung.
Çok mu özledin?
Evet.
Peki konuşmak ister misin?
Evet ama nasıl olacak ki?
Sen orasını bana bırak.
Dedi ve gitti. Herhalde bu hyung sandığımız kadar saf değildi. Hepimizin telefonları onlar gelene kadar toplanmıştı. Eve telefon bağlatmıştık bu yüzden. O sırada hyung geldi. Biriyle konuşuyordu.
Tamam dedi ve kapattı. Sonra bana döndü.
Üstünü giyin ve dışarı çıkalım.
Tamam hyung dedim ve hazırlandım. Beraber dışarı çıktık ve bir parka oturduk. Birini arayıp telefonu elime verdi.
Hyung bu kim?
Sevgilin.
Neden bana peki? Aramamız yasak.
Chanyeol sen sadece sevgilinle konuş gerisini bana bırak.
Tamam dedim ve telefonu kulağıma götürdüm. Çaldı çaldı ve açılmadı.
Açmıyor.
Meşgüldür o zaman. Görünce o seni arayacaktır.
Tamam hyung.