Kaç saat geçmişti hala çıkmıyordum odadan.Sinirden tırnaklarımı bile yemeye başlamıştım.Neredeydi bu Ece!Saatte iyice geç olmuştu.Arasamıydım ki? Kesin bana kızgındı.Ne yapsam?Ya başına bir şey geldiyse?Hemen telefonu uzanıp aldım masanın üstünden.Bir hamlede çevirdim numarayı.Dudaklarımı ısırıyordum meraktan.
"Efendim"Sesi çok durgun geliyordu.
-Nerdesin kızım sen ya saat kaç oldu merak ettim!
-Ben Ayşelerde kalıcam ya.Sana haber verecektim de kusura bakma artık unutmuşum.dedi iğneleyici bir sesle.
-Birincisi sabah sana kızgın olduğumdan dolayı habersiz çıktım ikincisi de ben bu Emre'yle yalnız kalamam nolur gel ya!Hadi yalvartma beni şimdi.
-Gerçekten çok abartıyorsun ya sanki çocuk seni yiyecekmiş gibi.
-Ece bak beni kızdırıyorsun... dedim ama gerisini getiremedim çünkü telefonu yüzüme kapattı.Bunun intikamını elbet alacaktım ondan.Ama şimdi onu düşünmenin sırası değildi.Çokta acıkmıştım.Dışarı çıksam Emre'yle karşılaşacaktım.Neyse artık açlıktan ölmekten iyidir.Kapıyı hafif araladım.Televizyon açıktı.Ne izliyordu acaba.Aman ne izliyorsa izlesin bana ne!Yavaşça dışarı çıktım.Televizyon açık olmasına açıktı da Emre yoktu ortalarda.Hayır olamaz mutfağın ışığı açık.Oda acıkmış olmalıydı.Neyse bu kadar cani olmamalıydım.En iyisi ikimize atıştırmalık bir şeyler hazırlayayım diye düşünürken burnuma çok güzel yemek kokuları geldi.Evde sadece Emre olduğuna göre o mu yapmıştı yani...Merakla içeri girdim.Emre de beni görünce hemen kafasını çevirdi.Gülerek;
-Uyandın demek uykucu.
-Sen ne yapıyorsun.dedim şaşkın şaşkın.
-Bugün seni kızdırdım.Onun yerine sana şöyle güzel bir aksam yemeği hazırlayayım diye düşündüm.Tabi bu yemek kuru kuru da olmaz sana eşliķ etmem gerekecek.
-Bir dakika bir dakika Ece...
Lafimı keserek;
-Ece'den ben rica ettim.Oda bir arkadasında kalabileceğini söyledi.
-Ne gerek vardı böyle bir şeye.Ece de olsaydı.
-Ben seninle başbaşa kalmak istedim çünkü.
O öyle der demez yüz ifadem anında değişti.
-...
-Yani şey daha rahat konuşalım aramızda ki problemleri çözelim diye. Dedi elini ensesine götürerek.
-Aramızda bir problem yok.
-Pekte öyle görünmüyor.Neyse yemekte konuşuruz bunları.Hadi sen git masayı hazırla bende geri kalan işleri halledeyim.Dedi gülümseyerek.O öyle sıcacık gülümseyince lise anılarına gitti aklım, kalbim...O gülümseyince her hücremde hissederdim onu.Hayır Nisan kendine gel sen unuttun onu.Sakın sakın eskiye dönmek yok.
"Hadii!"dedi düşüncelerimi bölerek.Şimdi karşılıklı oturmuş yemek yiyorduk.Ikimizde çıt çıkarmıyorduk.Her kafamı kaldırdığımda göz göze geliyoduk.
-Tabağindakiler bittiğine göre baya lezzetli yapmışım.dedi kendiyle övünerek.
-Yoo ben acikmıstım da ondan yoksa normal yemek yani. Dedim çatalımı tabağıma götürerek ama tabak boş olduğu için birden ses çıktı.Gerçekten de çok guzel yapmıştı.Yanaklarım utanmanin verdiği duyguyla kızarmıştı.Emre'nin ise gülmekten kızarmıştı.
-Tamam güzel olmuş,ellerine sağlık. Dedim somurtarak.
-Afiyet olsun hanımefendi ne icerdiniz acaba size ne ikram edeyim.Dedi gayet kibar bir şekilde.Tam gazoz diyecektim aklıma birden Nuri Alco geldi başladım kahkaha atmaya.Emre de şaşkın şaşkın bana bakıyordu.
-Gülünecek bir şey demedim aslında ama.
Kendimi toparlayarak;
-Bir su alırım.Dedim.
Gitti getirdi ben suyumu içerken oda beni izliyordu ve bu beni çok rahatsız ediyordu.
-Imm şey..Dedi
-Neyy dedim bende bardağı masaya bırakarak.
-Dans mı etsek.Dedi birden.Bir dakika bu bana dans mi edelim demişti.Bu bana açık açık yürüyor muydu şimdi? Lan gozlerime de bir manali manalı bakıyor.Acaba bir işi düştü de bana yalakalik mi yapıyordu.Tabi ya..evde kalabilmek için yapıyordu bunu!
-Yok dostum ya ne dansı şimdi.Dedim sandelyeye yayılarak.Birden yüzü düşmüştü.
-Aslında ben sana bir hediye aldım dedi yerinden kalkarak.
-Hediye...?
-Evet dedi cebinden bir kutu çıkardı.Ayağa kalktı yanıma yaklaştı.Usulca arkama geçti.Kalbimin ritmi değişti bir anda.Saçlarımı geri iterek boğazıma bir kolye taktı.Ucunda taşlı küçük bir fil vardı.
-Lisedeyken herkes bir hayvan tablosu yapacaktı ve sen fili seçmiştin.Neden fil diye sorduklarında...Çünkü onlar uğur getirir demiştin.Bu kolyenin sana hep uğur getirmesini istiyorum.Dedi elimi tutarak.Bu gercekten bana yazıyordu şuan.Ne yapsaydım ki?Hemen elimi çektim.
-Ah ne gerek vardı ya sagol dedim kafami çevirerek.
"Nisan"dedi çenemi tutup kendisine çevirdi.
-Ben se..
Yoksa bu seni seviyorum falan mı diyecekti hayır ya olamaz.Hangi ara sevecekti ki?Hemen lafını böldüm.
-Sen gercekten iyi bir dostsun.Dedim bir anda.Şimdi gözlerime donuk donuk bakıyordu."Dost"dedi sessizce sonra güldü.
-Evet öyle.Dedi önümden kalkarak.O kalkınca bende hemen yerimden kalktım.
-Her şey için çok sağol iyi geceler. Dedim ondan cevap beklemeden hemen odama gidip yatağın üstüne attım kedimi hemen.Kolyede ki o ufak fili avucuma aldım.Gözlerimden bir yaş süzüldü.Yanlış zamandi iste.Her şey için geçti.O kadar güzel severken neredeydi aklı.Aklını bilmem ama kalbi Melisteydi.Melis demişken onu aldattığı geldi aklıma.Keske sorsaydım diye düşündüm.Aptal kafam...Acaba hâlâ deli gibi seviyor olsaydım Emre'yi aramızda iyi şeyler olabilir miydi?Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum.Sevgiyle kalın..:)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YÜREĞIME DÜŞTÜN
RomanceAlıştık değil mi? Istediğimiz aşkı arayıp bulamamaya,çok sevdiğimizin bizi de sevmesini beklemeye,karşılıksız sevmelere...Alıştık... Peki ya hiç beklemediğimiz bir anda bu alışkanlığımız bozulursa?Alışkanlığımızın dışında bulursak birden kendimizi?I...