O yeşilin her tonuna karışmış korkuyu,endişeyi görünce bir anda bende panikleyip yerimden kalktım.Bir elimlede sandelyeyi tutuyordum.Hızla yanıma yaklaştı.
-Sen iyi misin?Hadi hastaneye gidelim.Dedi
"Gerek yok hastaneye falan,ben gayet iyiyim." dedim sonra Ömer'e dönüp "Ömer sağolsun,anında yardımıma yetişti."dedim gülümseyerek.Oda bana gülümseyerek karşılık verdi.Sonra Emre bir hışımla Ömer'in üstüne yürüdü.
-Bu zibidinin ne işi vardı senin yanında?
Ömer Emre'nin bu dediğine sinirlenmiş olmalı ki ;
-Sanane lan! Hesap mı vercez sana!
Dedi öfkeyle.Anladım ki bunlar baya kavga edeceğe benziyor hemen araya girerek;
-Emre sen nerden biliyorsun tüm bunları?
-Ece söyledi.
Aman zaten söylemese şaşırırdım.
-Tamam sen hadi geri dön ben iyiyim. Dedim gözlerimi devirerek.
-Ama sen.. dedi duraksadı sonra devam etti.
-Sen tanımadığın birisiyle aynı evde nasıl kalacaksın ki! Dedi yumuşak bir tonda.Haklıydı nasıl kalacaktım ki?Ama Emre'yle gitmek istemiyordum. Saçımı karıştırarak;
-Seni de tanımıyorum sonuçta bir geçmiş var diye tanıyor sayılmam.
-Tanımıyorsun beni öyle mi? Dedi kafasını sallayarak.
"Evet" dedim bende ne diyeceğini merak etmiştim.
-Tamam eve gidelim ben sana bol bol tanıtırım kenidimi. Dedi birden kolumu tutup çekiştirerek.Ben şaşkın şaşkın bakarken Ömer'in Emre'yi anında itmesi bir oldu.
-Kız sana git dedi duymadın mı?
Dedi Ömer öfke püskürüyordu.
-Sen karışma asıl sen kimsin. Dedi Emre de Ömer'in üstüne yürüyerek.Bir anda yeniden araya girdim.
-Emre yeter git bak çok sıktın!
-Bak Nis..
-Senin dostluğuna ihtiyacım yok. Dedim sert bir ifadeyle.Sonra biraz daha yaklaştım;
-Anladım dostuz ama bana karışma yetkisini vermez sana bu.
Gözleri kızarmıştı sanki.
-Benden niye kaçıyorsun?
Bunu sormasını beklemiyordum doğrusu.Ne demem lazımdı onu da bilmiyordum.
-Şey bak Emre..
-Ben ne yaptım sana onu anlamıyorum.Bu kadar niye öfkelisin bana?Seni bu kadar incitecek ne yapmış olabilirim? Diye ardı ardına soruları yağdırdı.Gözleri de dolmuştu.Acaba şimdi açsamıydım konuyu.Melis'i aldatmış olduğunu, onu önceden deliler gibi sevdiğimi...Ama şuan hiç sırası değildi bunları konuşmanın ve onu sevdiğimi hiç bir zaman ona söylemek istemiyordum.
-Emre bak!Illaki bazı şeyleri sorgulamak istiyorsan hiç uygun zaman değil.Çok yorgunum bunları sonra konuşuruz şimdi dinlenmek istiyorum.
-Tamam sonra konuşuruz bunları ama hadi gel gidelim burda kalmanı istemiyorum.
-Bak kaç defa söylemem gerekiyor, istemiyorum seninle gelmek.
-Tamam öyle olsun. Dedi elini yumruk yapmıştı bunu söylerken.Hızla arkasını dönüp çıktı.Bir kaç dakika öylece hızla kapanan kapıya baktım.Sonra Ömer'in yanıma geldiğini hissettim ve ona yönelerek;
-Kusura bakma rahatsız oldunuz benim yüzümden.
-Bu Emre'yle sen ne alâka?!Ne evinden bahsediyo bu?
Şimdi ben ne diyecektim.Aynı evde kaldığımızı söylesem hakkımda yanlış bir şey düşünür müydü acaba?Şimdi söylemesem eninde sonunda öğrenecekti zaten ve o zaman daha çok yanlış anlayabilirdi.
-Biz Emre'yle aynı evde kalıyoruz bir kaç günlüğüne.
-Nasıl sen ve Emre..? O yeşil gözleri öfkeyle dolmuştu.
-Evet biz arkadaşız onunla ve Ece de bizimle kalıyor zaten.
-Niye birlikte kalıyorsunuz peki dedi sinirle ensesini tutarak.
-Sen niye sinirlendin ki bu kadar ben onu anlamadım?
-Sana bir soru sordum.
-Kalmaya yeri yokmuş kalmaya bir yer bulana kadar bizimle kalacakmış.
-Resmen bahane bu! Bu çocuğu hiç gözüm tutmuyor.
-Bak ben çok yorgunum daha fazla bu konu hakkında konuşmak istemiyorum.
-Tamam şimdi dinlen sen ama bu konuyu sonra konuşucaz.
-Peki sen hangi sıfatla bana hesap sorar gibi böyle davranıyorsun.Yani sana ne ben istediğim kişiyle aynı evde kalırım.
-Bu dediklerini ilerde hatırlatırım sana yanlız.
O öyle diyince onu tiğe alarak güldüm ve uyumak için odaya gittim.Yataga girince "Ne gündü ama!!"dedim kendi kendime.Annemler bugünki olanları bi bilse hem korkarlardı hemde bana çok kızarlardı.En iyisi bilmemeleriydi.Ve şuan cok yorgundum.Aklımda sadece uyku vardı ve göz kapaklarım artık daha fazla dayanamayıp kapandı.-Nisann..Hadi kalk, bak sana ne getirdim.
Bu ses Ömer'e aitti.Uykum da o kadar çok vardı ki.Yorganı kafama çekip;
-Uykum çok var. Dedim ama hızla geri çekmesi bir oldu.
-Hadi kalk bu minik seninle tanışmak için sabırsızlanıyor.
Minik mi demişti o?Merakla hemen doğruldum.Ve elinde masmavi bir muhabbet kuşu gördüm.
-Aa senin mi bu minik,ne muazzam şey böyle bu.
Gülerek kafasını iki yana salladı.
"Dün bana sinirlendiğin için düştün denize ve ben özür niyetine sana bunu aldım."dedi geri kafesine koyarak.
-Gerçekten mi ay çok tatlı ama ben buna bakabilir miyim ki?
-Hemde ne güzel bakarsın. Dedi sonra önüme gelen saçlarımı kulağımın arkasına itti.Bana bakıyordu sessizce. "Ne güzel bakıyorsun." Dedi iç çekerek demişti bunu.Aslında güzel bakan oydu.Odaya giren güneşte yüzüne vurup ayrı bir ışık katmıştı gözlerine.Konuyu dağıtmak lazımdı daha fazla boyut atlamadan.
-Peki bu miniğin adı ne? Dedim kafese parmağımı sokup kuşun kafasını okşayarak.
-Yağmur.
Parmağımı kafesten çekip Ömer'e döndüm.
-Güzel isimmiş renginden dolayı koymuş olmalısın.
-Hayır seni tamamlasın diye.
-Nisan Yağmuru diyorsun yani baya zekice.O zaman ben artık yagmurumu da alıp evime gitmek istiyorum zaten bir uyutmadın.
Dedim söylenerek.
-Kahvaltı yapmadan gidemezsin.
-Sen benimle emirli konuşamazsın!
Tam o sırada karnım guruldadı.Hemen elimle karnımı tuttum çok utanmıştım hele ki Ömer'in güldüğünü görünce utancım iki katına çıktı.
-Bak miden bile tamam diyo sen hâlâ naz peşindesin.
Kaşlarımı çatarak;
-Aman ne komik gül sen gül şimdi görürsün.
Masanın üstündeki su dolu bardağa ilişti gözüm ve hemen kaptım Ömer anlamış olmalı ki;
-Sakın! Dedi ama her şey çok geçti suratına firlatmıştım suyu.Tek eliyle yüzündeki suları sildi ve ters ters bakmaya başladı.Ay çok mu kızmıştı ki!Yatakta dizlerimin üzerinde doğruldum ve kaçmak için hemen kalktım ama Ömer beni tutup geri oturttu.
-Kaçak Nisan nereye kaçmayı düşünüyorsun acaba.Sana nasıl bir işkence yapsamki!
Iki kolumdan bir tutmuştu.Bir de işkence falan diyordu ne yapabilirdi ki.Korkmaya başlamıştım birden.
-O zaman kahvaltı yapalım ödeşelim dedim.
Ben öyle diyince kendisini yatağa atarak gülmeye başladı.
-Dediğim şeyin nesi komik? Sinirlenmiştim onun yoktan yere gülmesine.
-Sana ne yapabilirim ki bu kadar korktun?
-Of tamam ya ben gidiyorum.
-Hey dur nereye kahvaltı sözün varya dedi gülmeye devam ederek.
-Tamam o zaman çabucak kahvaltımızı yapalım ve ben artık minik yağmuru yeni yuvasıyla tanıştırayım dedim kuşun kafasını okşadım.
-Biran için muhabbet kuşu olasım geldi. Dedi yanıma gelerek tam arkamda duruyordu.Bende ona döndüm ve "Şöyle saçmasapan konuşmasan iyi çocuksun aslında." dedim.
-Hazır aklımı da sen uçuruyorsun.
O öyle diyince utanmıştım artık hiç çekinmiyordu açık açık söylüyordu benimle ilgilendiğini.
-Daha fazla karnım guruldamadan şu kahvaltıyı yapsak iyi olacak dedim gülerek.Oda güldü ve yeni minik arkadaşımı da odadan alıp çıktık.Kahvaltıyı yine Ömer'in kardeşi Yıldız hazırlamıştı.
-Canım ya sana da zahmet oldu böyle dünden beridir.
-Ay yok ne zahmeti ne var ki bunları yapmakta.
Dedi gülümseyerek gerçekten kardeşi çok iyi ve güzel bir kızdı.
Kahvaltıyı yaptıktan sonra daha fazla vakit kaybetmeden yağmurumuda alıp çıktım evden ve Ömer pesimden yetişti.
-Sana eşlik edeyim evine kadar.
"Olur" dedim gülümseyerek ve oda gülümsedi yol boyu ara ara kaçamak bakışlar attık birbirimize.Bu sefer ikimizdende çıt çıkmıyordu.Ve apartaman görünmüştü artık ayrılabilirdik.Ve bir bölümün daha sonuna geldik:)Benim için yorumlarınız ve oylarınız çok önemli.Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyor olacağım.Sabırla okuduğunuz için teşekkür ederim:)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YÜREĞIME DÜŞTÜN
RomantizmAlıştık değil mi? Istediğimiz aşkı arayıp bulamamaya,çok sevdiğimizin bizi de sevmesini beklemeye,karşılıksız sevmelere...Alıştık... Peki ya hiç beklemediğimiz bir anda bu alışkanlığımız bozulursa?Alışkanlığımızın dışında bulursak birden kendimizi?I...